Popüler kültürün yeni ortak dili: Labubu

Son dönemde sosyal medyanın ve popüler kültürün en gözde öğesi olan ‘Labubu bebekleri’, tuhaf ama sevimli olarak dile getirilen halleriyle dünyayı kasıp kavuruyor. Çocuklardan yetişkinlere, koleksiyonculardan ünlü isimlere kadar geniş bir kitlenin ilgisini çeken bu figürler, sadece bir oyuncak olmanın ötesine geçerek modern toplumun estetik tercihlerini, aidiyet arayışını ve tüketim kültürünü yansıtan bir fenomene dönüştü. Peki, Labubu bebekleri nasıl ortaya çıktı ve neden bu kadar popüler oldu? Sosyolojik açıdan bu ilginin nedenlerini Prof. Dr. Celalettin Yanık ile konuştuk.
İREM ERBAŞ / RÖPORTAJ
Son zamanlarda isimlerini sık sık duyduğumuz, kendilerini her yerde gördüğümüz ‘Labubu bebekleri’ popüler kültürün şu anki en gözde öğesi konumunda. Öyle ki daha konuşmayı yeni öğrenmiş bebeklerden, yetişkin bireylere kadar herkesin dilinde ve elinde bu bebekler. Peki, bu Labubu bebekleri nasıl ortaya çıktı? Labubu bebeklerini bu kadar popüler yapan şey neydi? Sosyolojik açıdan bu bebekler neler ifade ediyor?
LABUBU NEDİR, NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Labubu’nun tarihi aslında 2015 yılına dayanır. Hong Kong’lu sanatçı Kasing Lung bu bebekleri “The Monsters” (Canavarlar) adlı resimli çocuk kitabı için tasarlamıştır. Pelüş gövdelere tutturulan plastik yüzler ve sivri kulaklar, büyük gözler ve tam dokuz diş gösteren yaramaz bir sırıtışla dikkat çeken bu bebekler 2019 yılında Çin merkezli oyuncak üreticisi Pop Mart tarafından figürleştirilmiştir. O günden itibaren popüleritesi giderek artan Labubuların asıl patlama noktası ise pandemi sonrasına dayanıyor.
LABUBU BEBEKLERİNİ BU KADAR POPÜLER YAPAN ŞEY NEYDİ?
2019 yılında Pop Mart’ın ürettiği peluş bebekler piyasaya çıktığında zaten ilgi görüyordu ancak Çin ve daha çok Güneydoğu Asya üzerinde popülerdi. Bu bebekler asıl patlamasını 2024 yılında yaptı. Dünyaca ünlü Kpop gruplarından Blackpink üyesi Lisa’nın paylaşımları ile bu bebeklere olan ilgi dünya çapında artmaya başladı. Lisa’nın ardından Rihanna, Kim Kardashian, David Beckham gibi isimlerde görülen Labubu bebekleri artık dünyayı etkisi altına almıştı.
Tabi popülerliğin sebepleri sadece buna da dayanmıyor. Labubular, “blind box” (kör kutu) formatında satılmaktadır; yani alıcı, kutuyu açmadan hangi karakteri alacağını bilemez. Bu sürpriz unsuru, insanlar arasında heyecan yaratarak, bebeklere olan ilgiyi arttırmıştır.
Çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir kitleye hitap eden Labubu bebeklerinin popüleritesi dünyayı kasıp kavururken bizde sosyolojik açıdan bu bebeklerin neler ifade ettiğini, gösterilen yoğun ilginin sebeplerinin neler olabileceğini Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celalettin Yanık ile konuştuk.
‘Labubu’ gibi ‘tuhaf ama sevimli’ olarak ifade edilen bir karakterin bu kadar popüler olmasının toplumsal nedenleri sizce nelerdir? Sosyolojik olarak nasıl değerlendirirsiniz?
Prof. Dr. Celalettin Yanık, “Labubu gibi ‘tuhaf ama sevimli’ olarak ifade edilen karakterlerin popülerliği, günümüz toplumlarının sosyolojik dinamikleriyle yakından bağlantılı görünmektedir. Akışkan modern hayatın belirsizlik ve yabancılaşma üreten yapısı, bireyleri nostaljik ve gerçeklikten uzak figürlere yöneltebilmektedir. Bu noktada Labubu bir açıdan hem grotesk hem de sevimli özellikleriyle bu yaşantıya uygun çelişkili duyguları bir arada barındırarak geniş bir kitleye hitap etmektedir. Aynı şekilde “Labubu” gibi figürler, Pierre Bourdieu’nün kültürel kapital kavramıyla da açıklanabilir. Çünkü daha önce marjinal, “çocuksu” ya da “oyuncak kültürü” olarak küçümsenen alanlar, günümüzde yetişkinler için de kültürel tüketimin parçası oldu. Özellikle retro kültür, figür dünyası, bugünün dünyasında bireylere hem farklılaşma hem de ait olma imkânı vermektedir. Böylece “tuhaf ama sevimli” figürler, bir ayrıcalık göstergesi, yani bir anlamda kültürel zevk haline geliyor.
Sosyolojik açıdan bu tür figürlerin popülerliği, üç farklı açıdan değerlendirilebilir: Birincisi, günümüz toplumlarındaki estetik normların değişimidir. Bu şu açıdan önemlidir; özellikle bugünün dünyasında klasik güzellik yerine farklılık, ironik ve sıra dışı olan öne çıkmaktadır. İkincisi, akışkan bir toplumda sosyal aidiyet ihtiyacıdır. Labubu etrafında oluşan hayran toplulukları, bireylere kimlik ve ait olma duygusu sunabilmektedir. Üçüncüsü ise ekonomik yöndür. Ekonomik açıdan geliştirilmiş olan sınırlı üretim stratejileri, bu figürleri bir tüketim nesnesi haline getirmekte, benzer şekilde bunların popülerliği de piyasa tarafından pekiştirilmektedir.
Sonuçta Labubu, tek başına sevimli bir oyuncak değildir, o bir şekilde de olsa modern toplumun estetik dönüşümünü, aidiyet arayışını, kültürel zevk anlamında ayrıcalık göstergesi olmasını ve tüketim pratiklerini yansıtan bir sosyolojik göstergedir.”
“POPÜLER KÜLTÜR, TUHAF UNSURLARI ‘SEVİMLİ’ KATEGORİSİNE DAHİL ETMEKTEDİR”
Popüler kültür ‘şirinlik’ algısını nasıl dönüştürüyor?
Prof. Dr. Yanık, “Sorokinvari perspektiften bakıldığında, mevcut estetik algısını dönüştürmektedir. Açıkçası toplumsal hayatın olağan akışı içerisinde değerlendirdiğimizde “şirin” olan şey geçmişte masumiyet, sadelik ve uyumla tanımlanırken, bugünün dünyasında popüler kültür, grotesk ve tuhaf unsurları “sevimli” kategorisine dahil etmektedir. Algıdaki ve sosyal hayattaki bu değişme hem tüketim kültürünün farklı olanı pazarlanabilir kılma stratejisinden-ki bu durum özellikle ekonomik öğeyi niteler görünmektedir- hem de bireylerin sıra dışı olanla kurdukları kimlik bağından beslenmektedir.
Zygmunt Bauman’ın akışkan modernite olarak adlandırdığı günümüz toplumlarında insanlar, belirsizlik ve kaygı ortamında “ciddi” olan yerine hafif, ironik ve eğlenceli olanla bağ kurmaktadır. Belirtilen bu çerçevelerden bakıldığında “şirinlik”, açıkçası sadece estetik anlamda değerlendirilecek bir şey olmamakla birlikte, bir kaçış ve güvenlik alanı işlevi görmektedir.
Bugünün toplumsal dünyasında popüler kültür, “şirinlik” algısını tekil açıdan güzelliğe indirgemek yerine, tuhaflığı, ironiyi ve farklılığı da kapsayan bir toplumsal göstergeye dönüştürmektedir. Yaşanan bu dönüşüm, kültürel sermaye, modernite ve estetik dalgalanmalar gibi sosyolojik teorilerle daha anlaşılır hale gelmektedir.”
“NOSTALJİ NESNESİ”
Yetişkinlerin bu bebeklere yoğun ilgi göstermesinin nedenleri nelerdir?
Prof. Dr. Yanık, “Yetişkinlerin Labubu gibi bebeklere yoğun ilgi göstermesi, farklı sosyolojik dinamiklerden yola çıkılarak açıklanabilir. Açıkçası bu ilgi, modern toplumda çocukluk nostaljisi ve masumiyet arzusuyla ilişkili olduğu burada ifade edilebilir. Çünkü günümüzün yetişkinleri, hızla değişmekte olan ve stres üreten bir dünyada, çocukluk döneminin güvenli ve kaygısız hatıralarını sembolik olarak yeniden üretebilmektedir. Süreç bu kapsamda gelişim gösterdiğinden Labubu, yetişkinler için bir tür “nostalji nesnesi” işlevi görmeye başlamaktadır.
İkinci olarak, günümüzün oluşturulan veya benimsenen tüketim kültürü ve anlayışı bu ilgiyi sürekli canlı tutmaktadır. Bu açıdan konu değerlendirildiğinde karşımıza Bourdieu’nün “kültürel sermaye” yaklaşımı çıkmaktadır. Özellikle kültürel sermaye noktasında bu tür figürleri koleksiyon yapmak veya sosyal medyada sergilemek, bireylere “ayrıcalıklı bir beğeni” imkânı sunmaktadır. Dolayısıyla Labubu sadece bir oyuncak olarak karşımıza çıkmamakta, bir sosyal statü ve aidiyet göstergesi konumuna da gelmektedir.
Üçüncü olarak, bu ilginin kaynağına Bauman’ın “akışkan modernite” perspektifinden bakıldığında, bireylerin sürekli belirsizlik ve güvensizlik içinde yaşadığı günümüz toplumsal hayatında, bu tür sevimli ama tuhaf figürler bir kaçış ve güvenlik alanı sağlamaktadır. Akışkan bir toplumsal hayatta yetişkinler, ciddiyet ve sorumluluklarla çevrili yaşamlarında, bu bebeklerle kurdukları ilişki aracılığıyla oyun, hafiflik ve eğlenceyi tekrar ve tekrar tecrübe etmeye çalışmaktadırlar.
Tüm bu açılardan bakıldığında yetişkinlerin Labubu’lara ilgisi sadece sevimlilikle açıklanabilecek bir potansiyele sahip değildir. Bu ilgi, nostalji, aidiyet, statü ve kaçış birleşiminden doğan çok katmanlı bir sosyolojik olgudur.”
“TOPLUMSAL İLETİŞİMİN ORTAK KODU”
Labubu bebekleri üzerinden popüler kültürün toplumlarda ortak bir dil oluşturma gücünü nasıl değerlendirirsiniz?
Prof. Dr. Yanık, “Labubu bebekleri, popüler kültürün toplumlarda ortak bir dil oluşturma gücünü görünür kılan güncel bir örnek olarak görülebilir. Aslında bu ortak dil oluşturma anlamında popüler kültürü yorumlama durumu, Benedict Anderson’un “hayali cemaat” kavramında olduğu gibi, birbirini hiç tanımayan bireyleri aynı semboller etrafında buluşturarak ortak bir aidiyet hissi yaratması şeklinde düşünülebilir. Bu perspektiften durum değerlendirildiğinde Labubu, farklı ülkelerden, sınıflardan veya yaş gruplarından insanların aynı figür üzerinden duygusal bağ kurmasını sağlayarak bu işlevi yerine getiriyor gibi.
Konuyu bir başka açıdan değerlendirdiğimizde, belirtilen bu süreç, Pierre Bourdieu’nün kültürel sermaye yaklaşımıyla da okunulabilecek potansiyeldedir. Çünkü Labubu bebeklerini tanımak, koleksiyon yapmak veya sosyal medyada paylaşmak, bireylere belli bir “ortak beğeni alanı” kazandırmaktadır. Böylece figür, mutlak anlamda bir oyuncak olarak görülmemekte, o benzer şekilde toplumsal iletişimin bir ortak kodu haline de gelebilmektedir.
Bu ve benzeri açılardan durum değerlendirildiğinde Labubu bebekleri, popüler kültürün toplumlarda ortak bir dil oluşturma gücünü temsil eden bir araç şeklinde düşünülebilecek bir potansiyeli barındırmaktadır. Çünkü bu figür, farklılıkları bir kenara bırakarak bireyleri aynı “şirinlik – tuhaflık” ekseninde buluşturabilmekte, hem estetik hem de duygusal düzeyde ortak bir toplumsal ifade biçimi yaratabilmektedir.”
“İNSANLAR, SOSYAL KABUL ARAYIŞINA GİRMEKTEDİR”
Sosyal medyada yaygınlaşan tüketim trendleri psikolojik bir ihtiyaç mı doğuruyor?
Prof. Dr. Yanık, “Sosyal medyada yaygınlaşan tüketim trendlerini bir arz-talep dengesinin sonucu olarak görmemek gerekiyor. Bu durum benzer şekilde bireylerde psikolojik ihtiyaçları tetikleyen de bir süreçtir. Modern toplumlarda tüketim, nesnelerin satın alınması açısından değerlendirildiği gibi, kimliğin, aidiyetin ve statünün inşa edilmesinin de bir aracı konumundadır.
Bu açıdan konuya yaklaşıldığında karşımıza George Ritzer’in “tüketimin katedralleri” kavramı çıkmaktadır. Zira günümüzde Instagram, TikTok veya YouTube gibi platformlar artık birer “dijital tüketim katedrali” işlevi görmektedir. Bu türden platformlarda insanlar ürünleri görmekle kalmamakta, onların nasıl tüketildiğine dair ritüelleri, sembolleri ve gösterileri izlemekte ve yeniden üretmektedir. Sosyal medya, fiziksel mekânlardan farklı olarak tüketimi sürekli görünür kılmakta ve bireylerde “ben de bu ritüele katılmalıyım” duygusunu pekiştirmektedir. Açıkçası sosyal medya, günümüzde bireyler tarafından bilgi paylaşımının mekânı olmasının yanı sıra gösterişçi tüketimin sergilendiği bir alan haline de gelmiştir. Bu durum Thorstein Veblen’in tanımladığı “gösterişçi tüketim” olgusunu günümüzde daha görünür kılmaktadır. Çünkü günümüzde insanlar, sosyal medya aracılığıyla sahip oldukları nesneler üzerinden “ben de buradayım” diyerek sosyal kabul arayışına girmektedir.
Psikolojik açıdan söz konusu durum, bireylerin sürekli değişen trendleriz izleme dürtüsü, bireylerde eksiklik hissi ve kaçırma korkusu yaratabilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde söz konusu durum, yani tüketim trendlerini takip etmek, buna ilişkin mevcut kaygıyı azaltmaya yönelik bir psikolojik telafi mekanizması haline de dönüşebilmektedir.
Sosyal medyada yaygınlaşmakta olan tüketim trendleri, bireylerde “bir şey satın alma” isteğini uyandırmakla kalmamakta, bunun yanı sıra görülme, onaylanma, eksiklik hissini giderme ve aidiyet kurma gibi hem psikolojik hem sosyolojik bir takım ihtiyaçları da doğurmaktadır.”