Çanakkale’den Ankara’ya vicdan yolculuğu

Çanakkale’den Ankara’ya vicdan yolculuğu
02.10.2025
A+
A-

SEMA NUR ÇINAR 

Çanakkale’den Ankara’ya, Filistin’deki katliamlara dikkat çekmek ve toplumsal vicdana çağrı yapmak amacıyla 12 Eylül’de yola çıkan Kamile Manav ve Nergis Eker, seslerini duyurmak için bedenlerini yola koydu. Kent Gazetesi’ne konuşan Manav, “Sadece üzülmek yetmiyor; artık bir şeyler yapmamız gerekiyor” diyerek yürüyüşün vicdani gerekçelerini anlattı.

1. Bu yürüyüş fikri nasıl doğdu? İlk adımı atmaya sizi ne motive etti?

Yürüyüş fikri, arkadaşımın önerisiyle doğdu. Hem ülkemizdeki hem de dünyadaki gelişmeler karşısında uzun süredir derin bir üzüntü içerisindeydik. Özellikle Filistin’de yaşanan insanlık dramı vicdanlarımızı fazlasıyla yaraladı. Birlikte geçirdiğimiz zamanlarda bu duygularımızı sık sık dile getiriyor, kendimize “Biz ne yapabiliriz?” sorusunu soruyorduk.

ZALİME KARŞI, MAZLUMUN YANINDA: “ADALET YÜRÜYÜŞÜ”

Bir gün, haberleri izledikten sonra yine çok üzülmüştük. O esnada arkadaşım “Ankara’ya kadar yürüyelim” dedi. Bu fikir önce bizi şaşırttı, ama ardından derin bir anlam kazandı. Artık evde oturup üzülmek, dua etmek ya da sadece izlemek yetmiyordu. Elimiz kolumuz bağlı oturarak devam edemeyeceğimizi anladık ve karar verdik: Artık harekete geçmemiz gerekiyordu!

Arkadaşım teklif etti, ben de tereddütsüz “Evet” dedim. Biz vatandaş olarak ne yapabiliriz diye düşündük ve elimizden bu geldi: Yola çıkmak… Bedensel varlığımızı ortaya koyarak bir farkındalık yaratmak, toplumsal vicdana ses olmayı amaçladık.

2. Sizi bu yürüyüşte en çok ne ayakta tuttu?

Bu yürüyüşü bir amaç uğruna başlattık ve bu amaca ulaşma kararlılığımız bizi her adımda güçlü tuttu. Şunu çok iyi biliyorduk: Evde oturarak, sadece üzülerek ya da sosyal medyada paylaşım yaparak bu sesi yeteri kadar duyuramayız. Bu yüzden, Ankara’nın Yenimahalle ilçesine bağlı olan Beştepe’ye gidip yaşanan acıları, üzüntülerimizi dile getirmeyi ve bir çağrı yapmayı hedefledik. Yola çıktıysak, bu yolu tamamlamalıyız. Çünkü başladığımız işi yarım bırakmak, inandığımız davayı da yarıda bırakmak olurdu. Bu bilinçle her gün yeniden güç bulduk.

3. Toplumu harekete geçirmek için birey neler yapabilir?

Şu an yaptığımız bu yürüyüş, aslında bireysel bir eylemin nasıl kitlesel bir farkındalık oluşturabileceğine dair somut bir örnek. Malcolm X’in bir sözü vardır:

“Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.”

Biz de bu bilinçle yola çıktık; Küçük bir kıvılcımın geniş bir farkındalığa dönüşebileceğini gösterme niyetindeyiz. İki kadının, vicdani bir dava için uzun bir mesafeyi yürüyerek gündeme taşıması, ülkemizde nadir görülen bir eylemdir. Açıkçası benzerine sık rastlamadım belki ilk biz olacağız. Ancak temennimiz, bunun yalnızca bir başlangıç olması, başka bireylerin de sorumluluk alarak benzer adımlar atmasıdır.

4. Filistin için yola çıkarken hangi mesajı vermek istediniz?

Bu yürüyüşle vermek istediğimiz ana mesaj, dünya gündeminden düşmeyen Filistin meselesine ülke genelinde yüksek bir farkındalık kazandırmak ve yaşanan zulmü mümkün olduğunca geniş kitlelere duyurmaktır.  Bireysel olarak hedefim; Mazlumun yanında durmayı öğrenmek ve zalime karşı dimdik ayakta durmaktır. Hem yönetim hem de toplum olarak zalime giden yolları kapatmalıyız.

SESSİZ KALDIĞIMIZ HER ZULMÜN ORTAĞIYIZ!

Dil, din, ırk, renk, ideoloji veya siyasi görüşü ne olursa olsun, mazlum mazlumdur. Onların haklarını korumak, zalimlere geçit vermemek hepimizin görevidir. Dünya barışı için elimizden geleni yapalım. Her gün kendimize şu soruyu soralım: “Bugün insanlık için ne yaptım?” Artık lütfen bir şeyler yapalım…

Günümüzde dünyadaki zulümler artarak devam ediyor. Bu zulmün şiddeti sınırlarını çoktan aştı bile… Eğer yönetim ve toplum olarak gerekli tedbirleri almazsak, bu ateşin dumanı yarın hepimizi sarabilir.

Küreselleşen dünyada artık her olaydan haberdar oluyoruz. Uzak coğrafyalar eskisi gibi ulaşılmaz değil. Bu nedenle kayıtsız kalmamız mümkün değil. Bildiğimiz ve duyduğumuz haksızlıkları düzeltmediğimiz sürece, biz de bu haksızlığın ortağıyız, biz de SORUMLUYUZ!

 “BU YÜRÜYÜŞ, BİR VİCDAN ÇAĞRISIDIR”

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan yürüyüşün diğer katılımcısı Nergis Eker, arka plandaki motivasyonu ve taşıdıkları insani çağrıyı şu sözlerle dile getirdi:

“Bu yürüyüş fikri, aslında bir çaresizliğin ve içimizde büyüyen sessiz çığlığın sonucudur. Uzun zamandır haykırdığımız ama karşılık bulamadığımız duyguların bir dışavurumudur. Her gün karşılaştığımız soykırım ve vahşet görüntüleri karşısında artık bir şeyler yapma sorumluluğu hissettik. Bu konuda farkındalık oluşturmak ve kamuoyunu harekete geçirmek amacıyla yola çıkmaya karar verdik.

Bizi bu uzun ve zorlu yürüyüşte en çok ayakta tutan, Allah’a olan inancımız ve Filistin’deki masum insanların bizden yardım beklediğine dair derin inancımızdır. Bu kadar büyük zulüm ve acı karşısında sessiz kalmak, bizler için mümkün değildi. Toplumu harekete geçirmek için her birey, kendi potansiyelini ve yeteneklerini kullanarak farkındalık ve duyarlılık oluşturabilir. Herkesin yapabileceği bir şey vardır: Çevresini, kamuoyunu, hatta karar alıcıları uyandırmak. Çünkü bu yangın, sadece bir bölgeyi değil, insanlığı yakabilir.

Bu, bir insanlık görevidir. Yardım etmek, elimizden geleni yapmak zorundayız. Filistin için yola çıkarken en temel mesajımız; insani ve vicdani bir talep olarak soykırımın ve zulmün durdurulmasıydı. Çünkü Filistin sadece orada yaşayanların değil, hepimizin meselesidir. Zulme karşı çıkmak, direniş göstermek ve adaleti savunmak hepimizin sorumluluğudur” şeklinde konuştu.

ETİKETLER: , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.