Bursaspor ve nesiller boyu aktarılan tutku

Eğer bir çocuk, babasının tuttuğu bir futbol takımıyla büyüyorsa, genellikle küçük yaşlardan itibaren o takımı tutmaya başlar. Babasını örnek alır, tutkuyu beraber paylaşırlar. Bu çocuk Bursa’da yaşıyorsa, büyük olasılıkla Bursasporlu olacaktır; çünkü şehirde bir nesil, yeşil-beyaz aşkını çocuklarına aktarmaya çalışır.

İLK FORMA, İLK MAÇ VE İLK HEYECAN

Bu geleneğin en özel anlarından biri, babaların çocuklarına aldıkları ilk yeşil-beyaz formadır. İkisi de formalarını giyer, maç gününe hazırlanırlar. Stada yürüyüş sırasında klasik bir köfte-ekmek molası verilir, ardından stada girilir. Çocuk, etrafı izler; babasının ve tribündeki diğer taraftarların tepkilerini gözlemler. Maç başladığında tezahüratlar, sallanan atkılar, kaçırılan goller ve gol sonrası coşku, çocuğun ruhuna işler. Böylece küçük yaşta bile, maç heyecanının tadını ve tribün kültürünü öğrenir.

ZAMANLA BÜYÜYEN TUTKU

Çocuk bundan sonra babasıyla birlikte her maçı stadyumdan ya da televizyondan takip eder. Her sezon yeni formayı alıp giymek ister, tezahüratları öğrenir ve kalabalığın bir parçası olur. Yıllar geçip büyüdüğünde ise babasından öğrendiği bu tutkuyu kendi çocuğuna aktarır.

BENİM BURSASPOR HİKÂYEM

Ben de 7 yaşımdan beri tıpkı bu yazıda anlattığım gibi babamın bana aktardığı yeşil-beyaz tutkuyla bugünlere geldim. Bu yüzden o anılar benim için her zaman çok kıymetli. Babamla birlikte yaşadığımız duyguları tarif etmek zor. Bir baba ve çocuğun yaşayabileceği en özel anları yaşadığımı düşünüyorum. Ve biliyorum ki, gün gelecek ben de aynı tutkuyu kendi çocuğuma büyük bir mutlulukla aktaracağım.

BİR TAKIMDAN FAZLASI

İşte bu yüzden Bursaspor, sadece bir futbol takımı değil; baba ile evlat arasında kurulan özel bir bağdır.

Herkese merhaba, Bugün itibarıyla Kent Bursa Gazetesi’nde köşe yazılarımla siz değerli okuyucularla  buluşacağım. Sevgi ve saygılarımla.