Bir dokun bin ah işit II

08.11.2021
A+
A-
  • Günümüzde Halkoyunları’nın temel sorunları nelerdir ?

Halkoyunları camiasının temel sorunu “Halkoyunları”nın temelde Milli Eğitimin ve Kültür Bakanlığının esastan konusu olduğu ve özellikle gelecek nesillere aktarılması hususunda da Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda özel bir politika üretmesi gerekliliğidir.

 

Bu etkinlikler özel ve resmi kuruluşlarla birlikte tüm yörelerde, kişilerin kendi bilgi ve deneyimleri doğrultusunda yapılmaktadır.Halk oyunları, bugün okullarda, genel olarak “Sosyal Çalışma” programları içinde ya okul öğretmenleri, ya öğrenci başı ücretlendirilerek bir antrenör/usta öğretici veya “dernekler” de yetişmiş oyuncu elemanlar tarafından yapılmaktadır. Maddi yetersizlikleri dayanak olarak kullanan dolayı pek çok okul çalışmalara yanaşmamaktadır.

 

Hâlbuki halk oyunları öğretiminin Milli Eğitim konusu olarak “yaygın” değil “örgün” olarak ele alınması, çağdaş bir eğitim sisteminin oluşmasına sebep olacaktır.

 

Halk oyunlarının en önemli özelliklerinden olan “Milli Duygu” anlayışı içinde, öğrencilerin dostluk, arkadaşlık, sorumluluk, sanat, sevgi, estetik, kendini tanıma, kendine güven gibi duyguları geliştirir. Gelecek yaşantılarında gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarına büyük çapta olanak sağlayacaktır.

Ayrıca halk oyunlarının bir sportif yönünün de hazine niteliğinde olduğu düşünülürse bu tarz eğitimin ne derece yararlı olacağı kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

 

Bu eğitim ilköğretim çağında başlamalı. Halk oyunlarımızın renkli ve görkemli görünümü ile çocuksu gönüllerde bir sevgi yaratılmalıdır. Ortaöğretimdeki gençlerimiz, ilköğretim alışkanlığı ile daha da bilinçlenmiş olarak, halk oyunları öğrenimine devam ettirilmelidir.

Halk oyunlarımızın öğretimini en mükemmel seviyeye çıkarmak şüphesiz hepimizin arzusudur. Diğer ülkelerin halk danslarına verdiği değer, ortaya koydukları eğitim ve öğretim metotlarına bakıldığında açıkça görülmektedir.

Okullara, mutlaka sportif ve kültürel faaliyetleri için bakanlık tarafından ödenek aktarılmalıdır. Bu faaliyetlerin çoğaltılarak düzenli yapılması sağlanmalıdır.

Bakanlığımıza bağlı tüm okul ve yaygın eğitim kurumlarında yönetim ve idari kadroda bulunan yöneticiler kültürel faaliyetlere önem vermelidir. Bilinmeli ki kültürlerini kaybeden milletler “ millet “ olma vasfını da kaybederler. Onun için bu faaliyetlerden biri olan halkoyunlarına bakış açılarını değiştirmeli geliştirmelidirler. .

  • Halkoyunları çalışmalarının dünü bugünü ile ilgili bilgi alabilirmiyiz ?

2000’li yıllara  dek Bakanlık uhdesinde kurulmuş olan Okul İçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Daire Başkanlığı görev ve sorumluluğunda, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı örgün ve yaygın eğitim kurumları arasında yapılan sosyal ve kültürel faaliyetlerle ilgili (Halk Oyunları, Halk Müziği vb.) etkinlikler, eğitim çalışmaları, yarışmalar ve bu yarışmalarda uygulanacak usûl ve esasları belirlemiş olup ülke genelinde bu faaliyetleri nitelik ve nicelik bakımından mükemmel ölçülere ulaşmış,

Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antalya’ya memleketin her ilinde, bölgesinde ve final olarak bakanlıkça tespit edilen bir yerinde her yıl yüzbinlerce halkoyuncu ve halk müziği ile uğraş içinde olan genç yetenek bir araya gelmiş, kardeşlik duyguları içinde bizi biz yapan değerleri, nitelikli bir rekabet ortamında, festival klasmanında organizasyonlarla birbirlerine sunma ve değerlendirme imkânına sahipti.

 

“Bursa”bu konuda ülkeye örnek temsil edecek bir yapıdaydı mesela.

İl çapında 200 üzerinde halkoyunları ekibi (örgün ve yaygın eğitim kurumları) eğitim ve öğretim çalışmalarının ardından “il” klasmanındaki yarışmaya katılmış,

Aynı dönemde düzenlenen halk müziği koroları yarışmasında 30 üzerinde koro ve solo rekabet etmiş,

Dönem itibariyle yönetmelikler gereği en fazla 32 kişilik ekipler olması gereği ortalama 7000 üzerinde aktif sahne hareketi içinde halkoyuncu,

10.000 ortalamasında yedek ve yönetmelik gereği sahnede bulunamayan ekip üyeleri,

12 müzisyen sınırlamasıyla  profesyonel/yarı profesyonel yüzlerce müzisyen,

Bilimsel kurul ve komisyonlarda incelenerek bakanlık denetimi ve onayından geçmiş kostüm ve aksesuar ile halk oyunculara ulaşmasını tedarikini sağlayan kostümcü,

On binlerce aile ferdi, halkoyunları sever ile Atatürk Kapalı Spor Salonunun 5 gün tahsisiyle kültürümüzün en müstesna ürünlerinden olan Halkoyunları coşkusunu kardeşçe, barış ve hoşgörü içerisinde, nefes kesen bir rekabet ortamında kanalıyla solunmasına Bakanlığımız denetim ve himayesinde imkân veriyordu.

 

Aynıdönemde ;  Türkiye genelinde;  3 milyon ortalamasında aktif, yan faktörleri ile 5 milyon ortalamasında halkoyunları faaliyetleri içinde bulunanlara, Devlet denetim ve hassasiyetleri ile koordine edilmiş organizasyonlara ev sahipliği yapılıyordu.

 

Her ilimizde büyük bir coşku ve mutlulukla kutlanan özel gün ve haftalarda düzenlenen törenlerde sunum yapma gurunu taşımak için başvuran veya görevlendirilen ekip sayısı 40lı rakamlarda idi.

Okullarımızda niteliği yüksekokul ekipleri ve THM koroları vardı.

 

Bugün bırakın okul bazında görüş vermeyi nerdeyse her sınıfta bir halkoyunları çalışması yapılmaktadır.Fakat yapılan faaliyetlerin ölçme ve değerlendirmesine baktığımızda çıkan sonuç çelişkili ve şaşırtıcıdır.

Bugün Milli Eğitim Bakanlığının bünyesinde bulunan ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında yapılan halkoyunları çalışmaları maalesef istenilen düzeyde değildir.

 

YORUMLAR

  1. Ahmet Şenol dedi ki:

    Bilindiği üzere ;

    Dans ve Oyun kavramları birbirinden farklıdır. Hala, halk oyunları ve/veya halk dansları tartışmasının yanında, halk dansları ve/veya geleneksel dans tanımlamaları da tartışmaya açık durmaktadır.
    Yükseköğretim kurumlarındaki lisans programı Türk Halk Oyunları Bölümü ile yüksek lisans programları ve doçentlik uzmanlık alanlarının tanımlamaları göz önüne alındığında, halk oyunları alanının isimlendirilmesi konusunda, halen bir terminolojik birlikteliğe varılamadığı görülmektedir.
    Halk Oyunları alanının, kültürel, sportif ve sanatsal bağlamlarının da bulunduğu ve bu nedenle de tek bir çatı kavramın altında ele alınmasının, günümüz disiplinler arası bilimsel yaklaşım anlayışına uygun olmadığı bilinmektedir. Ülkemiz de kurumsal halk oyunları hafızası, güncel yazılı kaynaklar eksik ve yetersizdir. Halk Oyunları ile ilgili yabancı dilde yazılmış, çeviri kaynak eksikliği bulunmakta ve bu eksikliğin giderilmesi hususunda sistematik bir çalışma yapılması gerekmektedir. Halk oyunları ile ilgili etkinlik göstermekte olan dernek, vakıf ve kurum vb. sivil toplum kuruluşları, kuruluşlarındaki işlevlerini kaybederek yeni işlevler kazanmışlardır. Bu nedenle misyonları konusunda yeniden değerlendirmeye gitmeleri gerekmektedir.
    Hareket analizi ve notasyonunun, yalnızca bir arşivleme aracı olarak görülmemesi
    gerekmekte, hareketin daha doğru ve sağlıklı bir şekilde kavranabilmesi ve analiz
    edilebilmesi için, halk oyunlarının
    sınıflandırılabilmesi hususunda, bilimsel bir kaynak yöntem olarak kullanılmasının
    gereklidir. Hareket analizi ve notasyon alanında farklı yöntemler (Laban, Benesh, HPNS vb)
    kullanan ve ilgili diğer alanlardan da (dans, antropoloji, spor bilimleri, sağlık bilimleri vb.)
    uzmanların daha yoğun ve etkin çalışmalar yürütebilmesi için bir Koreoloji
    Enstitüsü kurulmalıdır.
    Halk Oyunlarının “tür”, “yöre” ve “bölge”ye dayalı sınıflandırmaların bilimsel olarak eksik ve
    yetersiz olduğu, bu nedenle de yeni, daha geçerli ve güvenilir bir bilimsel sınıflandırma
    çalışması yapılmadır. Bu sınıflandırma çalışmasında, önceliğin beden analizine verilerek, hareket analizi, notasyon sistemlerinin bir alternatif olarak kullanılması yöntemiyle, önemli verilerin elde edilebilecektir.
    Hareket analizi notasyon sistemlerinin, eğitim süreci içerisinde daha geniş ve detaylı yer bulmasının gerekmektedir.
    Halk oyunları alanı ile ilgili araştırma, derleme hatta uygulama çalışmalarında, özellikle sosyoloji, antropoloji, arkeoloji gibi alanlardan uzmanların, disiplinler arası bir takım çalışması
    yürütmelerinin daha bilimsel sonuçlara ulaştıracağı gözden kaçırılmamalıdır.
    Halk Oyunlarının, farklı kültürler temelinde, ortaya çıkartılmış kuramlar çerçevesinde
    değerlendirilmesi yerine, kendimiz tarafından oluşturulacak kültürel kuram veya kuramlar çerçevesinde ele alınarak, evrensel, bilimsel bilgi dağarcığına katkıda bulunulması, daha doğru bir yöntem olabilecektir.
    Halk Oyunları ile ilişkili, özellikle de antropoloji, arkeoloji, tarih ve sanat tarihi gibi diğer
    disiplinlerin içinde de halk oyunlarına ilişkin çalışma dallarının açılması gerekmektedir.
    Ülkemizde halk oyunlarına dair, yaşayan somut olmayan kültürel miras unsurlarının belirlenmesi ve UNESCO listelerine dahil edilmesi hususunda çalışmaların eksikliği göz önünde bulundurularak, bu konudaki
    araştırmaların yürütülmesi gerekmektedir.
    Ulus devlet bilincinin yerleştirilmesi işlevine hizmet eden “Türk Halk oyunları ”
    isimlendirmesinin, günümüzde bu işleve cevap verip veremediği hususunda fikir ayrılıkları olduğu; Orta Asya’da yaşayan dansların neden bu sınıflandırma içerisinde yer
    almadığının net bir dayanağının olmayışı, dolayısıyla da isimlendirmenin bağlamı ve konusunda terminolojik bir netliğin olmadığı bilinmektedir. O nedenle, Toplumsal cinsiyet eşitliği vb. gibi farklı bakış açılarına da özellikle halk oyunları alanındaki kimlik tartışmalarında, söz hakkı tanınması gerekmektedir.
    “Otantik”, “Geleneksel”, “Yerel”, “Düzenleme”, “Stilizasyon”, “Koreografi” vb. gibi birçok kavram ve bağlamları konusunda ciddi bilinmezliklerin var olduğu, kullanılmakta olan kavramların alışkanlıklar yoluyla ezbere kullanıldığı ve bu nedenle alanda kullanılan terminoloji konusunda, baştan başlayarak yeniden çalışmalar yapılması gerekmektedir.
    Uygulama çalışmalarının ve bu çalışmaları gerçekleştirilen kişi ve/veya kişilerin
    isimlendirmesinin doğru yapılması ( eğitmen, koreograf vb.) gerekmektedir.
    Halk Oyunları yarışma etkinlikleri ve kriterleri, halk oyunları uygulama çalışmalarına etki etmektedir. Halk Oyunlarının ülkemizdeki imajı, arzu edilen noktada değildir.
    Bu nedenle; halk oyunlarının mesleki tanımlamasının olmadığı ve dolayısıyla da devlet tarafından tanınmadığı bir gerçektir.
    Mesleki tanınma ihtiyacının ise devlet tarafından beklenmesi yerine, ilgili paydaşların
    aynı amaç kapsamında bir araya gelerek, yapacakları geçerli ve güvenilir, yani bilimsel
    bir tanımlama ortaya konması yoluyla giderilmesi daha sağlıklı olacaktır.
    Mesleki tanımlamanın yanı sıra deontolojik yani mesleği uygularken uyulması gereken ahlaki değer ve etik kuralların da belirlenmesi gerekmektedir.
    Halk oyunları alanında eğitim veren yüksek öğretim kurumları ile alandaki birincil işlevi yarışma düzenlemek olan federasyonların, halk oyunları alanı ile ilgili bir fikir birliğin de bulunmamaktadır. Kurumların, halk oyunları alanı ile ilgili işlevleri kapsamında, kendilerini değiştirmeleri ve geliştirmeleri gerekmektedir.
    Halk Oyunları akademisyenlerinin, hem kurumsal hem de bireysel olarak, kongre, konferans, panel, seminer, çalıştay vb. çeşitli bilimsel toplantılar yoluyla daha sık bir araya gelerek ortak çalışmalar ve tartışmalar yürütmesi gereklidir. Halk oyunları özelinde yayın yapacak, bilimsel bir dergi ihtiyacı ortadadır.

    Saygılarımla..