Bir dokunduk, işte işittiklerimiz II

25.11.2021
A+
A-

Ahmet Şenol hocanın metninin devamı…..

Halk oyunları alanı ile ilgili araştırma, derleme hatta uygulama çalışmalarında, özellikle sosyoloji, antropoloji, arkeoloji gibi alanlardan uzmanların, disiplinler arası bir takım çalışması  İçinde yürütmelerinin daha bilimsel sonuçlara ulaştıracağı gözden kaçırılmamalıdır.

Halk Oyunlarının, farklı kültürler temelinde, ortaya çıkartılmış kuramlar çerçevesinde değerlendirilmesi yerine, kendimiz tarafından (Halk oyuncular) oluşturulacak kültürel kuram veya kuramlar çerçevesinde ele alınarak, evrensel, bilimsel bilgi dağarcığına katkıda bulunulması, daha doğru bir yöntem olabilecektir.”

Halk Oyunları ile ilişkili, özellikle de antropoloji, arkeoloji, tarih ve sanat tarihi gibi diğer disiplinlerin içinde de halk oyunlarına ilişkin çalışma dallarının açılması gerekmektedir.

Ülkemizde halk oyunlarına dair, yaşayan somut olmayan kültürel miras unsurlarının belirlenmesi ve UNESCO listelerine dahil edilmesi hususunda çalışmaların eksikliği göz önünde bulundurularak, bu konudaki araştırmaların yapılması gerekmektedir.

Ulus devlet bilincinin yerleştirilmesi işlevine hizmet eden “Türk Halk oyunları ” isimlendirmesinin, günümüzde bu işleve cevap verip veremediği hususunda fikir ayrılıkları olduğu, Orta Asya’da yaşayan dansların neden bu sınıflandırma içerisinde yer almadığının net bir dayanağının olmadığı, dolayısıyla da isimlendirmenin bağlamı ve  konusununda terminolojik bir netliğinin olmadığı bilinmektedir.

O nedenle, Toplumsal cinsiyet eşitliği vb. gibi farklı bakış açılarına da özellikle halk oyunları alanındaki kimlik tartışmalarında, söz hakkı tanınması gerekmektedir. Başka bir hususa da dikkat çekmek gerekirse, “Otantik”,  “Geleneksel”, “Yerel”, “Düzenleme”, “Stilizasyon”, “Koreografi” vb. gibi birçok kavram ve bağlamlar konusunda ciddi bilinmezliklerin var olduğu, kullanılmakta olan kavramların alışkanlıklar yoluyla ezbere kullanıldığı ve bu nedenle alanda kullanılan terminoloji konusunda, baştan başlayarak yeniden çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Bu nedenle, Uygulama çalışmalarının ve bu çalışmaları gerçekleştirilen kişi ve/veya kişilerin isimlendirilmesinin doğru yapılması ( eğitmen, koreograf vb.) gerekmektedir. Kanayan bir yara olarak gördüğümüz

Halk Oyunları yarışma etkinlikleri ve kriterleri, halk oyunları uygulama çalışmalarına etki etmektedir. Bunun için, Halk Oyunlarının ülkemizdeki imajı, arzu edilen noktada değildir. Ayrı bir konuda, halk oyunlarının mesleki tanımlamasının olmadığı ve dolayısıyla da devlet tarafından tanınmadığı bir gerçeğidir. Bizce, halk oyunlarının meslek olarak tanınması ihtiyacının,  devletten beklenmesi yerine, ilgili paydaşların aynı amaç kapsamında bir araya gelerek, yapacakları geçerli ve güvenilir, yani bilimsel bir tanımlama ortaya koyması yoluyla giderilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Mesleki tanımlamanın yanı sıra,  mesleği uygularken uyulması gereken ahlaki değer ve etik kuralların da belirlenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi, Halk oyunları alanında eğitim veren yüksek öğretim kurumları ile alandaki birincil işlevi yarışma düzenlemek olan federasyon, arasında halk oyunları ile ilgili bir fikir birliği yoktur.

Bunun için, Kurumların, halk oyunları alanı ile ilgili işlevleri kapsamında, kendilerini değiştirmeleri ve geliştirmeleri gerekmektedir.

Halk Oyunları akademisyenlerin de, hem kurumsal hem de bireysel olarak, kongre, konferans, panel, seminer, çalıştay vb. çeşitli bilimsel toplantılar yoluyla daha sık bir araya gelerek ortak çalışmalar ve tartışmalar yürütmesi  gereklidir. Son olarak, Halk oyunları özelinde yayın yapacak, bilimsel bir dergi ihtiyacı ortadadır.

 

Saygılarımla..

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.