Bürokrasi ve bilim penceresinden folklor II

09.12.2021
A+
A-

Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini araştırma genel müdürlüğü 8.2.2002 tarihli  ve 481 sayılı konuyu izah eden yazısında;  Halk oyunlarımızın ulusal ve uluslar arası boyutta tanıtımı, araştırılması, yarışma, şenlik ve festivaller düzenlenmesi, bilgilerin arşivlenerek gelecek kuşaklara aktarılması konusundaki görev ve sorumlulukların,

Kültür Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 354 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 ve 2. maddeleri ile 468 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12/a maddesi uyarınca,    Kültür Bakanlığı ana hizmet birimlerinden “Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü”ne verildiği belirtilmektedir.

Ayrıca; Halk Oyunlarımızın bir Spor dalı ve faaliyeti olmayıp, Türk Halk Kültürünün bir parçası olduğu, oyun-müzik-adım olarak öyküsünü anlattığı olayların bütününü ifade eden, ülkemiz halkının yörelere göre karakteristik özelliklerini taşıyan, yüzyıllardır süre gelen ve halkımızın yaşamının, duygu ve düşüncelerinin ifadesi olan kültürel bir birikim olduğu; belirtilmektedir.

Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 18 Mart 2002 günlü ve 1431 sayılı yazılarında; “Halk Oyunlarımızın Millî, Manevî ve Tarihî değerlere sahip kültürel bir değer olduğu; gençlerimizin boş zamanlarının değerlendirilmesi, kötü alışkanlıklardan korunması ve Millî, Manevî, Tarihî ve Kültürel değerlerin geliştirilmesi açısından büyük önem arz eden Halk Oyunlarımızın tanıtılması, yaygınlaştırılması, yaşatılması ve bu faaliyeti sürdüren kurum, okul ve üniversitelerin yönlendirilmesinin kaçınılmaz bir gereksinim olduğu, ifade edilmektedir.

Türkiye’de ilk kez diğer bölümlerden ve ana bilim dallarından tamamen bağımsız olarak sadece Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde 1993 yılında kurulmasına YÖK tarafından karar verilen HALK BİLİMİ (FOLKLOR) Bölümünün kurucusu ve ilk başkanı olarak, memleketimizdeki bu bilim dalıyla ilgili konularda bir otorite olarak tanınan Prof.Dr.Nevzat Gözaydın’ın 16.11.2006 tarihli yazısında ;

…Tamamen bir kültür konusu olan Halk Oyunlarının, “bir  spor dalı” olarak nitelendirilmesi yanlış olmuş, bu yolda başlatılan çabalar da bilime, öğretilere ve akla uygun düşmeyen bir biçimde sübjektif değerlendirmelerle gündeme getirilmiştir.

Bilimsel ve objektif ölçütlere ve değerlere aykırı olan bu girişim, yani bir federasyon kurulması düşüncesi, ne bilimsel ölçütlere sığar, ne yurt içince ve dışında gereken gelişmeyi sağlar, ne de kalitesiz ve gereken eğitimi almamış kadroların elinde politik bir uğraş olmaktan öteye gidebilir.

Bu bir spor dalı değildir. Bir maç havası yaratılarak yapılan yarışmalar tatsız ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Gençlerimizin içinde bulunacağı şartlar iyice araştırılmadan, çocuklarımızın siyasi, fikri ve hatta anarşik bir ortamın içine girebileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Eğiticilerinin büyük bir çoğunluğu ÖĞRETMEN olan yetiştiricilerin, böyle karmaşa yaratan bir ortamda, diğer asli görevlerinde de aksaklık yaşayacağı doğaldır.

Gereken verim onlardan alınamayacak, gruplara ayrılan öğretmelerin verimi de düşecektir. Yıllardan beri gerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen, gerek Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü eliyle hazırlıkları yapılan, Halk Oyunları Yarışmaları, hangi kademe   de olursa olsun, hemen hemen sıkıntı ve uzun boylu şikayetlere konu olmamıştır.

Çünkü her iki kuruluş da, yine yıllardan beri mevcut yönetmeliklere uygun düşen değerlendirme belgelerini iyi eğitilmiş seçici kurul üyeleriyle sonuca ulaştırmış ve tartışmaların oluşmasına yol açılmamıştır.

Halk Oyunları bir kültür müessesidir, spor değildir. Türk kültürü içince özel bir yeri vardır. Bu yer Halk Bilimi dalları arasında en canlı ve güncelliği olan bir konudur. Milli Eğitim Bakanlığı Halk Oyunları Merkez Danışma Kurulu üyesi olarak yıllardan beri öğrendiğim, biriktirdiğim ve uyguladığım bilgi, deneyim ve gözlemlerim dolayısıyla bu kesin hükümlere varmış bulunuyorum. Bu yol yanlış bir yoldur. Konu bir federasyon çatısı altına giremeyecek kadar çok yönlüdür.Prof.Dr.Nevzat Gözaydın   21.04.2008 tarihli Ankara 6.İdare Mahkemesi Başkanlığına verdiği  raporunda;“ Halk oyunları konusunda bilimsel araştırmalar ve derlemeler yapma işinin bu yolda çalışan üniversitelerin görevi olduğu malumlarınızdır. Üniversitelerde görevli bilim adamları taraf tutmadan, bilimsel gerçeklere, yöntemlere ve tekniklere uygun olarak düzenledikleri araştırma raporlarını yerinde yaparak kamuoyunu aydınlatma görevinde bulunurlar.

Türk kültür hayatı diyorum, spor hayatı demiyorum bilinçli olarak… Çünkü bu halk oyunları (SPOR) değildir, bir (KÜLTÜR) olayıdır. Çünkü içinde ve bağlantılarında (olimpiyat düşüncesinde yatan) “DAHA HIZLI, DAHA YÜKSEK, DAHA GÜÇLÜ” düşüncesi bulunmamaktadır.

Tam aksine bu bağlantılarında Halk Edebiyatı ürünleri (mani, türkü, destan, hikaye, efsane), Halk Giysileri, Halk Etnografyası (çalgılar, kap kacak, aksesuarlar), Halk Müziği (türküler, destanlar, besteler, âşıklamalar), Halk İnançları ve daha bazı yardımcı dallar yer almaktadır. Spor bunların hiç birisini içermez ve bunlarla asla İLGİLENMEZ…

Dolayısıyla Halk Oyunlar  dünya ülkelerinde  sadece Türkiye’de (SPOR) başlığı altındadır, başka bir yerde asla spor olarak görülmez, bir (kültür) olayı olarak değerlendirilir.” Demektedir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.