“ENERJİ ZAMLARINI DÜNYA ENERJİ BORSASI BELİRLİYOR”

24.03.2022
A+
A-

Limak Enerji Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac ile dünyada ve ülkemizde yaşanan global ekonomik krizin enerji piyasalarında tüketiciye yansımaları üzerine söyleyişi yaptık. Sokaktaki vatandaşın doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlardan dolayı tepkileri olduğunu sorduğumuzda Ali Erman bey’in daha farklı bakış açısıyla küresel olarak yaşanan enerjideki daralma doğal olarak başta elektrik dağıtım sektörlerine yansıyor. Enerjideki yüksel fiyatları Limak Enerji Uludağ Elektrik olarak kendilerinin belirlemediğini dünya enerji borsası tarafından belirlenen fiyatlar üzerinden yansıtıldığını ifade ediyor. Diğer taraftan tüketicilerin yüksek oranda yansıyan faturalara ilişkin ise  Aytac, evlerde bilinçsiz bir şekilde enerji tüketimi yapılıyor. Pandemi döneminde yaşamımızın büyük bölümü evlerimizde geçti. Sosyal medya üzerinde evde elektrikli mutfak gereçlerimizi kullanarak ekmek başta olmak üzere her türlü becerilerimiz sergiledik. Doğal olarak bu süreçte başlayan yoğun tüketim de yüksek oranda faturaları şişirdiğini belirtti.

Enerjide yaşanan sorunların teknik bilimsel boyutunu işin uzmanı olan yetkili bir kişi olarak,  Limak Enerji Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac’ın sorduğumuz sorulara verdiği mülakattan öğrenelim…

Küresel enerji krizinin yansıması ülkemizde hangi boyutta?

Pandemi sonrasındaki süreçte dünyadaki tüm emtialar gibi enerjideki emtialarda da fiyat artışları oldu. Özellikle Avrupa ülkelerinde doğal gaz ve elektrik fiyatları son aylarda ciddi bir şekilde yükseldi. Bu duruma etki eden neden ise enerji emtialarının fiyatlarının global çapta belirlenmesi yani bir yerde kömür fiyatı neyse dünya borsalarındaki satışının da o fiyat üzerinden belirleniyor olması. Pandemi öncesi aylarda 50 Dolar civarında olan kömür fiyatları geçtiğimiz yılın sonunda 200 Doları geçti. Ukrayna – Rusya geriliminin yaşandığı bugünlerde kömür fiyatları400 Doların üzerine çıktı, sonra tekrar geriledi. Doğal gaz fiyatları pandemi öncesi dönemde 200-250 Dolar seviyesinde seyrederken geçen senenin ikinci yarısında 2000 Dolarları geçkin bir bedele tırmandı. Avrupa’da bazı borsalarda doğal gaz alım fiyatları 4000 Dolarlara çıkmış durumdaydı. Tabii bu fiyat fırlayışları siyasi gelişmeler, ülkelerin tedarik stokları, enerji kontratları gibi durumlarla bağlantılı. Diğer yandan da tüm dünyada iklim krizi etkilerinin hissedilmesi ve kurak bir yıl geçirilmesi doğal gaza olan talebi artırıyor, artan talebe yetemeyen arz ise borsada gelgitli bir fiyat mekanizmasının oluşmasına neden oluyor. Sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de bu fiyat dengesizliğinin yansıması oldu. Fakat ülkemizin doğal gazdaki avantajı şu;biz doğal gazın yüzde 70’lar mertebesini boru hatlarıyla alıyoruz ve boru hatlarındaki fiyatlama belirli formülasyonlara dayalı ve burada daha stabil fiyat mekanizması işliyor. Yukarıda bahsettiğimiz dalgalı fiyat seyri, enerji borsalarını kapsıyor. Bizim bu borsadan tedarik ettiğimiz sıvılaştırılmış doğal gaz yani LNG tüketimimiz yaklaşık yüzde 20-30’lar seviyesinde. Dolayısıyla bu durumdan Avrupa’daki ülkeler kadar fazla dozda etkilenmemiş olduk. Türkiye’nin arz güvenliği noktasında kaynak çeşitliliği ise bu durumdan daha az etkilenmemizi sağlayan diğer avantajımız oldu. Türkiye’nin fosil yakıtlarda ithalata dayalı bir enerji tedariki olmasına rağmen son yıllarda artan yenilenebilir kurulu gücünün üretimdeki etkisi ve keşfi yapılan gaz sahasındaki gaz potansiyelinin, iktisadi olarak ve arz güvenliği anlamında ülkemiz açısından büyük avantajları var.

Elektrik perakende, üretim ve dağıtım sektörleri bu süreçten nasıl etkilendi?

Elektrik tarafına dönünce, Türkiye’de geçen sene kurak bir yıl yaşadık. Hidroelektrik santrallerden yüzde 25’ler seviyesinde üretimimiz varken bu oran kurak senelerde 16-17’lere düşüyor ve aradaki fark da hemen doğalgazdan üretilen elektrik paylarına yansıyor. Bunun sebebi ise yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi mevsim koşullarına göre değişim gösterdiği için, oluşabilecek dengesizliğin doğal gaz ve kömür santralleriyle giderilmesi. Geçtiğimiz yıl doğal gaz ve kömürün elektrik üretimindeki payı yüzde 50’ler mertebesindeydi. Dolayısıyla biz ithal kaynaklardan elektrik üretmiş olduk. Hem bu fiyat artışları hem kurdaki yükselme nedeniyle de Türkiye’de elektrik üretim maliyetleri artmış oldu. Bu etkinin geçen senenin ikinci yarısında neredeyse hiç yansımadığını söyleyebiliriz. Çünkü Temmuz’da ufak bir zam yapılmıştı. Ondan sonra yıl sonuna kadar hiçbir zam yapılmadı. Devletimiz elektrik fiyatlarını sübvanse etmeyi tercih etti. Hem doğal gaz hem de ithal kömür fiyatlarında 4-5 kata varan artışların, bir kısmı yeni yıl itibariyle tarifelere yansıtılmak zorunda kaldı. Devletimiz tarafından bu artış hala sübvanse ediliyor olsa da bugün etkilerini görmemiz kaçınılmaz hale geldi.

Limak Enerji Uludağ Elektrik olarak Güney Marmara Bölgesi’nde faaliyet yürütüyorsunuz. Bölgenin ne kadarına hizmet veriyorsunuz?

Bizim hizmet bölgemiz Güney Marmara. Bursa merkez olmak üzere; Balıkesir, Çanakkale ve Yalova illeri hizmet alanımızda yer alıyor. Bizim gibi Türkiye’de görevli 21 tane tedarik şirketi var. Bahsettiğimiz bu 4 şehir de büyüme potansiyeline sahip. Bursa ihracatın kalbi. Tarımda da, turizmde de önemli. Yine Balıkesir, Çanakkale ve Yalova yeni yatırımlarla birlikte değeri artan şehirlerden. Güney Marmara Bölgesi’nde yaklaşık 3 milyon aboneye ve 5 milyonu geçkin bir nüfusa hizmet veriyoruz.

Vatandaşın son zamanlarda yapılan zamlara tepkileri oluştu. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da devreye girmesiyle 240 kilovata çıkan bir limit yapılandırması var. Limak Enerji Uludağ Elektrik olarak bu konuyu nasıl yorumlarsınız?

Bu soruya yanıt verirken öncelikle görevli tedarik şirketlerinin hizmet alanlarından bahsetmek isterim. Limak Enerji Uludağ Elektrik olarak bizler, müşterinin abonelik sözleşmesinin imzalanmasından sonlandırılmasına kadar geçen süreçte elektrik tedariki, faturalama gibi ticari faaliyetleri yürüten tarafta hizmet veriyoruz. Yani bizim gibi tedarik şirketleri bu işin fatura kesen kısmında. Tarifeleri biz belirlemiyoruz. Ulusal bir tarife var. Bursa’da da Trabzon’da da Urfa’da da aynı tarife uygulanıyor. Bu tarifenin düzenleyicisi de EPDK. Onlar da enerji maliyetlerindeki durumu baz alarak 3’er ay aralıklarla tarifeleri belirliyorlar. Şirketlerin, EPDK’nın belirlediği tarifenin ne 1 kuruş altında ne 1 kuruş üstünde fatura kesme yetkisi yok. Ben biraz marketteki kasiyere benzetiyorum bu durumumuzu. Bu işin tartısı sayaçlar. Sayaçtan ne kadar elektrik geçtiyse onu yazıyor. 100, 300, 500 neyse tüketim sayaçtan o geçiyor. Bizim gibi şirketler de sadece bunu baz alıp toplam tutarı yazmaktan, takibini yapmaktan sorumlular. Bizim fiyatı artırma veya azaltma durumumuz yok. Sosyal medyada bir ara popülerdi, elektrik tedarik şirketleri, elektriğin birimini 1’e alıp, 5’e 6’ya satıyorlar deniliyordu. Bu mümkün değil. Zaten tarife birim bedelleri şeffaf bir şekilde yayınlanıyor. Bu tutarlar, ilgili web sitesinde herkesin görebileceği tutarlar. Şirket olarak biz de web sitemizde bir alan oluşturarak, ayrıntılı bir hesap makinası konumlandırdık. Müşterilerimiz, fatura ve tarife danışmanı hesaplama modülümüz üzerinden tüketimlerini girerek, faturalarını hesaplayabilirler. Ayrıca bütün müşterilerimiz EPDK’nın web sitesindeki karşılaştırmaları da yaparak faturalarının doğruluğunu kontrol edebilirler. Kademeli tarife elektrikte yeni bir sistem. Suda vardı ama elektrikte yeni başladı. Bu uygulama ilk olarak meskenlerde devreye alındı. Ocak ayı itibarıyla EPDK günlük 5 kilovatsaat diye bir limit belirledi. 5 kilovatsaatin altında tüketenler daha ucuz bir fiyattan elektrik alacaklar, 5 kilovatsaatten yukarıda bir tüketim varsa, 5’i aşan kısım için daha pahalı bir tarife kullanılacaktı. Buradaki amaç da özellikle enerji fiyatlarının arttığı dünyada enerjinin daha verimli kullanılması, tasarrufun özendirilmesiydi. İlk ay vatandaşlardan gelen tepkilerden sonra 5 kilovat saat önce günlük 7 kilovat saate çıkarıldı. Mart itibarıyla da günlük elektrik tüketim limiti 8 kilovatsaat oldu. Yani 30 günlük bir aybaz alındığında faturadaki birim bedel, 240 kilovatsaate kadar “düşük tüketim” tarife birim bedeli üzerinden fiyatlanıyor. Eğer 240 kilovatsaatin üzerinde bir tüketim varsa 240 kilovatsaati aşan tüketimler o zaman da “yüksek tüketim” tarife birim bedeli bazalınarak fiyatlanmış oluyor. Burada günlük baz esas alınıyor. Faturalar 30 gün yerine 32 gün de 28 gün de hesaplanabilir ama burada tüketicinin hak kaybı olmuyor. 32 günlük bir faturaysa limit 240 değil de 256 olmuş oluyor. O 2 günün farkı da ekleniyor. Bizim hizmet alanımızdaki tüketici gruplarında baktığımızda da yeni limitle beraber tüketicilerinin yüzde 85’inin kapsama alanına girdiğini, yüksek kademeye girmeden de düşük kademeden fiyatlama yapılarak, faturaların oluşturulduğunu görüyoruz. Küçük esnafın da bu noktada şikayetleri vardı. Bu beklentilerden sonra yeni bir adım atıldı ve orada da günlük 30 kilovatsaat olarak bir limit belirlendi. Bu sınır, 30 günlük bir ay için 900 kilovatsaate tekabül ediyor. Bu yeni limitle beraber ticari müşterilerin yüzde 80-85 civarında bir kısmı da düşük kademede kalıyor.

Vatandaşın sürekli dile getirdiği bir şey var. Kaçak kayıp bedeli. Doğu bölgelerindeki kayıp- kaçak bedelinin de tüm vatandaşlardan alındığını söylüyorlar. Bunun nedeni nedir?

Tüm Türkiye’de ulusal tarife olarak adlandırdığımız tek bir tarife uygulanıyor. Faturada ise pek çok kalem de yer alıyor. Elektrik fatura tarife kalemlerinin bir unsuru da kayıp kaçak bedeli. Bu bedel, Türkiye ortalaması üzerinden hesaplanıyor. Dolayısıyla Bursa’daki kayıp kaçak oranı da buna dahil. Diyarbakır’da, Adana’da, Trabzon’daki kayıp kaçak oranı da dahil. Biz bölge olarak Türkiye’nin en düşük kayıp kaçak oranına sahip bölgelerinden birisiyiz. Sıralamada zaman zaman birinci zaman zaman üçüncü oluyoruz. Diğer bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin de bizim de kayıp kaçak oranını düşürme hedefimiz var. Güneydoğu’da daha öncesinde yüzde 80’lerden başlayıp şimdi yüzde 50’lere inen bir kayıp kaçak oranı var. Orada eğer şirket kayıp kaçağı daha aşağıya çekerse lehine bir durum oluyor. Bu hedefi yakalamak için gerçekleştirdiği hizmet ve yatırımların bedelini alıyor. Eğer hedefi tutturamazsa kayıp kaçak oranına tekabül eden bedelşirketin cebinden çıkıyor. Türkiye ortalaması özelleştirmeler öncesi yüzde 25-26 civarındayken,  şimdi 12-13’lere inmiş durumda. 10’un da altına inilmesi gerekiyor ama bu bir anda oradaki şirketlerin hemen yapabileceği bir hamle değil. 30-40 senelik süregelen bir durum bu. Sosyal, kültürel, ekonomik bir sorun ama iyiye doğru bir gidişat olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ortalaması yüzde 10’ların altına geldiğinde bu sorun artık gündemimizden yavaş yavaş çıkacak.

Bir vatandaş olarak evinize çok yüksek bir fatura gelse tepkiniz ne olur?

Faturam beklentimin üzerinde gelse, firmayla irtibata geçip bu durumun altyapısını araştırma yoluna giderim. Evlerde her bulunduğumuz anın bir maliyeti var. ‘Evde hiçbir şey yok, ben de çok fazla bir şey yakmıyorum ama fatura yüksek geliyor’ deniliyor. Evde buzdolabını açıp kapattığımızda bile bir maliyeti var. Açtığımızda sıcak hava geliyor ve kapattığımızda soğutmak için motor yeniden çalışıyor ve bunun da bir maliyeti oluyor. Pandemi sonrası mutfakları çok daha fazla kullanır olduk. Evlerimizi ofise çevirdik. Öğrenciler online ortamda derslerini almaya başladılar. Pandeminin getirdiği alışkanlıklar ve hava muhalefetleri nedeniyle hafta sonları çok fazla dışarı çıkmıyoruz. Evlerde daha çok vakit geçiriyoruz. Bazen bu gözden kaçarak, sayaçlar fazla yazıyor sanıyoruz. Oysa evdeki tüm aktivitelerin elektrik tüketimindeki rolü aşikar. Biz kendi web sitemizde elektrikli aletlerin tüketimiyle ilgili bir hesaplama modülü yaptık. Akla gelebilecek tüm cihazları da oraya koyduk. Çamaşır, bulaşık makinesinden tutun da saç kurutma makinesine, su ısıtıcısına, kombisine, tost makinesine kadar elektrikli aletlerin tüketimleri burada yer alıyor. Evdeki elektrikli cihaz kullanım alışkanlıklarınıza göre bu hesaplama modülüne değerleri girdiğinizde takribi bir fatura tutarını hesaplıyoruz. Buzdolabı günde 24 saat çalışıyor. Bunun yanında fırını haftada 3 saat çalıştırsak bir buzdolabının 24 saat bir ay çalışmasına denk. Çünkü fırınlar, elektrikli ısıtıcılar, saç kurutma makineleri, ütüler çok yüksek güçlere sahip ve kısa süreli çalışsa bile yüksek tüketime sebep oluyor. Faturayı elimize aldığımızda bu bilgileri gözden kaçırmamamız gerekiyor. Web sitemizde sadece hesaplama modülümüz yok, tasarruf ve verimlilik tavsiyeleri de var. Şirket olarak müşterilerimize cihazların faturalarındaki etkisini uygulamalı olarak gösteriyor ve ne yaparlarsa bu etkinin düşebileceğini de söylüyoruz. Sorduğunuz soruya dönecek olursak ben de bir müşteri olarak bu tavsiyeleri de inceleyip tüketimimi gözden geçiririm çünkü sadece şikayet edersek önümüzdeki ay yine faturam yüksek gelecektir. Bu konuda bilinç ne kadar artarsa o kadar gelecek tutarı dizginlemek mümkün. Buradaki yüksek çok göreli bir kavram. Gelire göre yüksek denmesi daha uygun bence.  Genelde dünyadaki kriter, enerji harcamalarının kişilerin geliri içindeki payının yüzde 10’unun altında kalması gerektiği yönünde. Gelirin içinde bu paylar daha yüksek seviyelere ulaşmışsa da daha ekonomik çözümlere geçmek anlamında çareler bulunması gerekiyor. Bizim müşterilerimiz içerisinde bu oranı, bölgesinde doğalgaz olmayıp elektrikle ısınanlar daha çok aşıyor. Bu bölgelerdeki yüksek faturalar, ana şikayet kaynaklarımızdan birisi. Asgari ücret ve bu skalayı karşılaştırdığımızda standart bir kullanım varsa bizim faturaların 250-300 liralar seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz. Doğalgaz da kış ayları yükseliyor yazın neredeyse sıfırlanıyor. Yani ülke açısından yüzde 10’luk baremi koruyor gibiyiz.

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.