Ernst Ingmar Bergman-32

15.07.2022
A+
A-

Bergman,  1991’de, Bille August’un yönettiği, Ingrid Dahlberg’in finanse ettiği Den godaviljan (İyi Niyetler)ın senaryosunu kaleme almıştır.

Kısaltılmış versiyonu dört bölümlük televizyon dizisi formatında ekrana taşınan, yine otobiyografik özellikler taşıyan bu dram, Bergman’ın ebeveyninin tanışması, dünyaya gelmesi ve bu arada yaşanan çalkantılar üzerinde yoğunlaşmıştır.

Pernilla Augusut, Samuel Fröller ve Maxvon Sydow gibi isimleri kamera önünde buluşturan bu yapımdan bir sene sonra Bergman, Yukio Mishima’nın Madame de Sade adlı tiyatro oyunundan uyarladığı Markisinnan de Sade’ı çekmiştir.

Senaryosu Gunilla Lindberg-Wada ile Per Erik Wahlund’un ellerinden çıkan bu çalışmanın ilham aldığı eser, Sade’ın karısı Rénee de Sade’ın hayatına odaklanmıştır.

Karısının, demir parmaklıklar ardına bırakılan kocasını beklemesini sorgulayan, erkek karaktere yer vermeyen tiyatro oyunu Bergman’ı, kadın erkek ilişkilerine bir de Sade ve onu yeniden gündeme getiren Mishima’nın  gözleriyle bakmayı istediği için ilgilendirmiştir.

Karakterlerin insan doğasının simgesi olduğunu düşünen Mishima’ya göre tiyatro oyunu alegorinin diğer adıdır. Buradan hareketle karısının bağlılığı; Madame de Montreuil’in hukuku, Rénee’nin küçük kız kardeşi Anne’nin kadın kurnazlığını ve tutarsızlığı sembolize ettiğini vurgulamıştır.

Bergman’ın önce tiyatro sahnesine taşıdığı bu eseriyle Mishima, immoralitenin izini sürmesi bağlamında Bergman’a mihmandar olmuştur.

Türkçeye Nilgün Tutal’ın Korkunun Güçleri İğrençlik Üzerine Bir Deneme adını vererek kazandırdığı Pouvoirs de Thorreur’da Julia Kristeva, Sade’ın immoralliğinin yüzeyde kaldığını altını çizerken, isimlerini zikretmese de Mishima ile Bergman’ın eserlerinden haberdar olduğunu, satır aralarını okuyabilen okura söylemiştir.

Karşısında perspektifi geniş, metinler arasında seyahate çıkmayı önemseyen okur görme arzusuyla cümlelerini kuran Kristeva’nın bu yolu bilerek tercih ettiğini söylemek mümkündür.

Sade’ın Mishima’yı tersinden silkelediği, Bergman’ın  da bu fiili yeniden ve hızını artırarak pratiğe döktüğü Markisinnan de Sade’la aynı sene izleyici,Söndagsbarn(Pazar Çocuğu)’la buluşturulmuştur.

Oğlu Daniel Sebastian Bergman’ın yönettiği bu sinema filmi, Bergman’ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

Türkçeye Şükran Yücel’in çevirdiği eserinde Bergman, babasıyla geçirdiği bir Pazar gününü, aralarındaki gerginlikten söz etmeyi es geçmeden ayrıntılandırmış, oğlu da babasının dilini beyaz perdeye, dejenere etmeden aktarmıştır.

Bergman’ın 1993’te çektiği Backanterna ile Euripides’in   Bakkhalar’ını yirminci yüzyıla taşımıştır.

Temsil edilişini yazarının göremediği bu eser, insan doğasının iki zıt kutbunu ele almıştır.

Teb kralı Pentheus, rasyonel ve uygar; Dionysos ise içgüdüsel yönünün temsilcileridir.

İçgüdüsel yön; şehvetli olmanın yanında, insanla hayvan arasında bağlantı olduğunu hissetmesi, kutsal ve spritüel gücün potansiyel kaynağı olmasıyla  ön plana çıkmıştır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.