Tercihler ve ergenlik

07.07.2022
A+
A-

Günümüz gençlerinden çok yüksek beklentisi olan ebeveynlerin, bu gençlerin yaşam tarzı, ergenliklerini uç noktalarda yaşamaları ve aldıkları kararlar ile yaptıklar tercihler üzerindeki etkisi oldukça fazla.

Ben buna her ne kadar etki tepki olarak baksam da toplumun standartlarının değişmesiyle birlikte gençlerin farkındalığının da yükseldiğini kabul etmek gerekir. Her yeni nesil daha bilinçli, daha meraklı, daha ayakları yere basan nesil olarak yetişiyor. Ki bu yüzden ebeveynler ve çocuklar arasındaki çatışma büyüyor.

Bugün ben yol gösterici olmak mahiyetinde kendi ergenliğimden, ortaokuldan üniversiteye ve bugünkü ben oluşumun sancılı sürecine değinmek istiyorum.

Liseye kadar her çocuk gibi normal bir eğitim hayatı, ortalama notlar… Liseye geldiğimde işte o ergenlik dediğimiz dönemi dibine kadar, en yoğun gelgitlerle yaşadım. Dersleri ve sınavları pek de takmadığımdan mı bilmiyorum LGS sınavlarında çuvalladım, haliyle iyi bir liseyi kazanamayan her çocuk gibi ben de o dönemin sisteminin müsaade ettiği şekilde evime yakın bir liseye kaydoldum. 90’lı yıllarda doğmuş ve eğitim hayatını Bursa’da tamamlamış olan yaşıtlarımın tahminine bıraktığım  dönemin sicili en berbat liselerinden biriydi. Önünden polisin eksik olmadığı, sürekli kavga gürültülü bir ortama sahipti. E ben de biraz kavgacı, çokça pasif agresif tavırlar sergileyen bir ergen olarak üstüme düşeni yaptım. (Yazar burada hınzırca gülümsüyor.) Sonuç olarak altı 0’lı bir karne almak üzereyken, devamsızlıktan kalmaya da ramak kalmışken annem beni okuldan aldı.

Tabi o dönem yaşadıklarım burada aktardıklarımdan çok daha fazlası. Sınıf içinde çıkan kavgalarda soda şişesini parçalayıp camla birbirini yaralayan sınıf arkadaşları mı dersiniz, okul çıkışlarında bıçaklı yaralamalara şahit olmalar mı dersiniz, bu arada iftirasına uğradığım sözde yakın arkadaşımı kızlar tuvaletinde haşat etmem mi dersiniz… Ki bunlar sadece aklımda kalanlar…

Buraya kadar anlattıklarım ebeveynlerin en büyük korkularını yaşadığı o kötü arkadaş ve kötü okul çevresinin tam anlamıyla bir yansımasıydı. Derken o yaz gittiğim bir kampta tanıştığım ve adının sadece Zeynep olduğunu hatırladığım bir kız bana mezun olduğum Emirsultan Lisesi’nden bahsetti. Büyük uğraşlar sonucu kaydolduğum o okuldan, bol 0’la başladığım lise hayatımı dereceyle tamamlayarak mezun oldum. Bu arada ders çalışmaktan nefret eden ben yaz tatilinde bile ciddi manada keyif alarak test çözen bir ineğe dönüştüm. Şaka değil.

Yazıma tercihler diyerek başladım, tercihler bunun neresinde diyebilirsiniz. Buna da açıklık getirmek istiyorum. İlk gittiğim liseyi kendi isteğimle tercih etmemiştim. Biraz mecburiyet, biraz aile tercihleri. Ki laf arasında hala anneme sataşırım o okulu ben istememiştim diye.

Sözün özü, zaten tabiri caizse kafası karışıklıktan ibaret bir dönem olan ergenliği ve o dönemde yaşanan olayların, olayların gençlerde karşılığı olan duyguların doğru anlaşılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ve de önsezi mi demek daha doğru olur bilmiyorum, gençlerin ‘istemiyorum’ dediği şeylerin gerekçesinin de dinlenmesi gerektiğine inanıyorum. Başarısız bir eğitim hayatını bir şekilde başarılı şekilde tamamlamış olmamın devamında üniversite hayatımda nasıl çuvalladığımı ve tercihlerin hayatımızdaki etkilerini  cesaret edip anlatırım başka bir yazımda, belki…

Son söz: Başarısızlığımı başarıya dönüştürmemde yardımcı olan dönemin müdürü Tevfik Rüştü Orhan’a, mezun olurken ricam üzerine yazdığı hatıra notunda bana ne kadar destek olduğunu tahmin bile edemeyeceği halde ‘Sana yeterince elimi uzatamadığım için özür dilerim’ yazarak beni o günlerde minnet gözyaşlarına boğan sınıf öğretmenimiz Özkan Işık’a, kalben beni edebiyata bağlayan saygıdeğer Talat Erdoğan’a sonsuz sevgimle… Umarım her gencin hayatına ışık tutan böylesi değerli öğretmenler girer.

Sağlıcakla.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.