YENİDEN YAPILAN AKM AÇILIŞI VE İKİYÜZLÜLÜK

Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul’da Taksim Meydanı’nda bulunan opera, bale, tiyatro, konser ve kongre amacı ile kullanılan yapıdır. Adını daha çok gezi olaylarında bölücü grupların afiş ve pankartlarını astıkları bir yapı olarak duyduğumuz ve eskimiş bir yapı olan Atatürk kültür merkezi yıkılmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; gezide,  Atatürk kültür merkezini üst olarak kullanan, bölücü tayfaların sanat mabedi adını verdikleri AKM’nin yıkılıp, yerine daha modern bir kültür merkezi yapılacak dediğinde adeta linç edilerek, yıkılıp yerine AVM yapılacak diye propaganda yaptılar. Ülkeyi karıştıranların ekmeğine yağ süren sanat camiası ise sanat düşmanı ilan ettikleri Cumhurbaşkanını eleştirmekten bir an olsun geri durmadılar. Çıktıkları ve gittikleri programlarda sürekli sanat adına bu ülkede çok kötü adımların atıldığını, kültür merkezlerinin yıkılıp, kapatıldığı yalanlarını yaymaktan geri durmadılar.

Bir düşünceye, bir oluşuma, bir partiye, bir yöneticiye karşı olabilirsin. Herkes, herkesi veya her şeyi beğenmek zorunda değil ama bulunduğu konumdan dolayı tahammül etmek zorunda. Saygı duymayabilirsin ama tahammül etmek zo-run-da-sın. Tahammül edemiyorsan o değil, sen gideceksin. Birilerinin komple özgür olmak istediği nokta da birilerinin özgürlüğü sınırlanır. Kurallar, yasalar o yüzden var.

Tahammül edemediğin kişilere veya yöneticilere, iftira atmak, yasadışı yollar ile alaşağı etme çabası acizliğin göstergesidir. Senin gibi düşünmeyene yalaka diyeceksin, senin yanında yer alana işte asıl sanatçı bu diyeceksin. Senin gibi düşünmeyenleri tehdit etmek de ayrı bir acizliktir. Bunun adı ikiyüzlülüktür. Yalanı utanmadan çok rahat servis edip doğrusunu öğrendikten sonra da hala o yalanı sahiplenen ikiyüzlüler maalesef toplumumuz tarafından normal karşılanmaya başlandı. Oysaki tepki göstermiş olsak dışlasak bir daha yalana tevessül etmeyecek, edemeyecekler.

Onca iftira ve kara propagandaya karşı İstanbul’a muazzam bir kültür merkezi kazandırılmıştır. Amaçları gerçekten sanat olan, sanatçı unvanını almış olan birisi çalışma alanını bu kadar güzel yapanlarla aynı fikirde olmasa bile teşekkür eder. Eğer, yıkılıp yerine kültür merkezi değil başka bir şey yapılacak dediyse bile özür diler. Amaçları sanat olan kişiler kendi alanlarında yapılan doğruların arkasında durur. Hani biz toplumun örnekleriyiz tabi ki yanlışları söyleyeceğiz diyen asıl yalakalıkları ülkeyi bölmek isteyenlere yapan o tayfa o zaman doğru yapılanları da söylemek zorunda değiller mi? Hani örnekler ya topluma.

    Ülkemize kazandırılmış çok güzel bir eser varken, birkaç kişi dışında konuşanın olmaması, aslında sanatçı dediğimiz o tayfanın, bizden ne kadar uzakta kaldığını göstermek adına iyi bir örnektir.

Bu sanatçı (!) tayfası, bizden o kadar uzakki bir tanesi çıkıp ülkemizde teröristlikten yatan birileri hakkında sanki normal suçtan yatıyormuş gibi “Evrensel standartlarda, bir ülkede böyle şeylerin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Başka ne düşüneyim. Çünkü elimde gerçekten dediğin gibi en yalın hali ile evinde oturan bir vatandaş olarak, kim olduğu, ne olduğu bilinen, ne yaptığı bilinen bir insanın böyle gizemli bir suçu varmış gibi gösterilmesini biz oturduğumuz evden anlayamıyoruz.” Türünden beyanat verebiliyor.

İnsanların gizemli bir suçu varmış gibi gösterilmesi dediği olay ne ve kimler? Ülkeyi kaosa sürükleyen Gezi Parkı olaylarını finanse ettiği gerekçesiyle tutuklu olan Osman Kavala ile terör örgütü PKK propagandası yapan Selahattin Demirtaş. Tepki geldiğinde de ben siyaset yapmıyorum diye sitem ediyor.  Hayır. Tam da siyaset yapıyorsun. Bu ülkeye hainlik etmiş içeri atılmış birilerini savunuyorsun.

    Sizin ne olduğunuzu ve ne olmadığınızı biliyoruz. Sadece herkesin görmesi için bu gibi davranış, eylem ve söylemlerinizin toplumun her kesiminin duyması ve görmesi gerekir. Çünkü ne kadar çok kişi bunu görürse o kadar çok kişi sizi ve neyin ne olduğunu anlar.