YÜZYÜZE EĞİTİM VE PANDEMİ!!!

07.09.2021
A+
A-

Korona virüs sürecinde 18 ay boyunca eğitim, EBA üzerinden dijital ortamda yapılmaya çalışıldı.

Hiçbir teknik alt yapıya dair önlemler alınmadan, eğitim çağındaki çocuklara EBA üzerinden eğitim almaları için gerekli olan bilgisayar tabletler tam olarak sağlanmadı.

Bazı özel okullar imkanları dahilinde 5- 10 kişilik sınıflarda yüzyüze eğitimi bir şekilde devam etmeye çalıştılar.

Pandemi sürecinde bir kuşak sağlıklı eğitim almadan eğitimlerinin bir dönemi tamamlamak zorunda kaldılar.

Varlığı ile yokluğu belli olmayan eski Milli Eğitim Bakan Ziya Selçuk’un bakanlığı sanal başlayıp sanal bir şekilde bitti.

Yeni atanan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer görevi devir alır almaz, kesinlikle yüzyüze eğitimin yapılacak dedi.

Yüzyüze eğitim kararıyla birlik hala devam eden pandemi sürecine dair ne gibi önlemler alınacağına dair yetkililer açıklamalarda bulundu.

Aşı olmayan öğrenci velileri haftada iki PCR testi yapılmasını ön görüyor, okulda çocukların birbirilerine bulaş yapmaları için sınıflarda, teneffüste mesafe, maske kurallarına uygun davranmaları yönünde uyarılacak.

Açıklamalar baktığımızda önlemler alınmış görünüyor.

Maalesef okullardan aldığımız bilgilere göre, gerekli önlemlerin alınmadığı yönünde olduğu iddiaları var.

Bursa Eğitim- İş Şube Başkanı Yeliz Toy, yeni yüzyüze eğitime ilişkin bazı önerileri talepleri olduğuna dair açıklamaları var.

Başkan Toy, uzaktan eğiti m sürecine ilişkin yaşananlara dair yaşanan sıkıntıları dair açıklaması:

Çocuklarımız iyi eğitimli bir azınlık ve nitelikli eğitime erişemeyen bir çoğunluk olarak ayrıştırılmıştır.

Bu süreçte;

  • Ek öğretmen, sağlık ve temizlik görevlisi ataması yapılmamış, okulların fiziksel ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanamamıştır.
  • Milli Eğitim Bakanı 2 milyon öğrenciye ulaşmakta zorlandıklarını, 1 milyon öğrenciye hiç ulaşamadıklarını ifade etmesine rağmen tablet ve bilgisayar ihtiyacı olan öğrencilerden sadece 664.157’sine tablet dağıtımı yapılabilmiştir.
  • Açık ortaokul-liseler ve özel okullar haricinde resmi okullarda eğitim gören 2 milyon 316 bin 139 öğrenci EBA’ya ulaşamamıştır. Özel okullar ile açık ortaokul-lise dahil edildiğinde EBA’ya erişemeyen öğrenci sayısı 5 milyon 368 bin 142’ye ulaşmaktadır.

Ülkemizde 221 bin tarımda, 171 bin sanayide, 328 bin hizmet sektöründe olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. Bu sayıya eğitime erişemeyen öğrencilerde dahil edildiğinde 6 milyon 88 bin öğrencinin dezavantajlı grupta yer aldığı görülmektedir. Başka bir deyiş ile üç öğrenciden biri sağlıklı bir şekilde eğitim imkanına erişememiştir.

Bu şartlarda LGS’ye giren öğrencilerimizin başarısı ciddi oranda düşmüştür.

  • LGS 2019-2021 karşılaştırması yaptığımızda Yabancı Dil hariç diğer tüm testlerde doğru cevap ortalaması düşmüştür. 2019 yılana göre %15,51, 2020 yılına göre ise %4,76 gerileme olduğu tespit edilmiştir. Başka bir deyiş ile tüm öğrenciler 2020’ye göre ortalama 1,9, 2019’a göre ise 7,01 oranında daha az doğru yapabilmişlerdir.

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan OECD eğitim istatistiklerinde;

  • Türkiye eğitim materyali eksikliğinde 35 ülke arasında 1 inci olmuştur. (2018)

Öte yandan 2010 yılında vatandaşlarımızın yüzde 62’si eğitim sisteminden memnun olduğunu belirtirken, bu memnuniyet oranı 2020 yılında yüzde 25’e gerilemiştir.

  • Türkiye’deki öğrencilerin sadece yüzde 66’sının bilgisayara erişiminin olduğu OECD raporunun çarpıcı başka bir verisidir. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı okullarda bulunan öğrencilerin bilgisayara erişimin oranının yüzde 40, avantajlı okullarda bulunan öğrencilerin ise yüzde 82 seviyelerinde bilgisayar erişimi olduğu görülmektedir. (2018) Bu oran farkı OECD ortalamasına göre oldukça yüksektir.

Eğitim ve istihdamda olmayan gençlerin oranı 2020 yılında yüzde 31 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran ile Türkiye OECD ülkeleri arasında en başarısız ülke olmuştur.

  • Öte yandan okulların kapalı kalması nedeniyle öğrenme kayıpları ciddi oranda artmıştır. Öğrenme eksikleri nedeniyle yaşam boyu elde edilecek gelir kaybı en az yüzde 3 olacaktır. 2021-2022 yılında da okullar açılamaz ise bu kayıp yüzde 6’nın üzerine çıkacaktır.
  • Dünyadaki en yüksek akademik özgürlük endeksinin 100 üzerinden 97,2 olduğu sıralamada Türkiye 6,4 ile 175 ülke arasında 170 inci olabilmiştir.
  • Yükseköğretimde 7 milyon 940 bin 133 öğrenci bulunuyor. Öğrenci sayısı üzerinden yapılan hesaplamaya göre yükseköğretim düzeyinde yaklaşık 1 milyon 349 bin öğrencinin uzaktan eğitime erişim için gerekli elektronik cihazının bulunmadığı, 238 bin öğrencinin ise internet erişiminin yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır.
  • Zorunlu eğitim kapsamında ise öğrencilerin yaklaşık yüzde 20’si internete erişimi bulunmamaktadır. Öğrenci sayısı üzerinden yapılan hesaplamalara göre 3 milyondan fazla çocuğumuz internet erişimi hususunda sorunlar yaşamaktadır.

 

Eğitimin geldiği vahim durum açısından özeleştiri vermek, hataları telafi etmek, önlem almak, açıkları kapamak için koca bir yaz dönemi olmasına karşın MEB yine gereken adımları atmamıştır.

Eğitim-İş Sendikası olarak kesinlikle yüzyüze eğitimden yana olduklarına, fakat sürece dair kaygılarının da olduğunu dile getiriyorlar.

Yüzyüze eğitimin sağlıklı bir şekilde yapıla bilmesi için taleplerini madde madde yetkililere iletiyorlar…

Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Son iki yıldır ağır yara alan eğitim, yeni dönemde mutlaka yüz yüze yürütülmeli ve yeni olağanüstü durumlar baş göstermedikçe öyle sürdürülmelidir. Ancak bunun sağlıklı olabilmesi için atılması şart olan adımlar konusunda uyarılarımıza MEB kulaklarını tıkamıştır.

MEB’e tekrar çağrımızdır:

  • MEB’in kaynaklarının verimli kullanılması ve MEB’e acilen ek kaynak aktarılması sağlanmalıdır.
  • İhtiyaç olan 44 bin dersliğin yapımına derhal başlanmalıdır.
  • Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Pedagojik formasyona uygun olarak sınıf mevcutları oluşturulmalı ve bu ihtiyaca göre yeterli sayıda kadrolu öğretmen ataması acilen yapılmalıdır.
  • Tüm okullara kadrolu temizlik görevlisi ve sağlık personeli ataması yapılmalıdır. Yıllardır yalnızca öğretmenlerin yararlandığı eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, eğitim sisteminin tüm eksiklerine rağmen yoğun emek harcayan ancak ödenek almayan eğitim çalışanlarına mağduriyet yaşatmakta, harcadıkları emeğin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bu da hem çalışma ortamlarında huzursuzluk yaratmakta, hem de eğitim ve öğretim hizmetlerinde yetersizliklere yol açmaktadır.

Eğitim ve bilim çalışanları arasında ayrılık yaratan bu uygulamanın düzeltilerek, hazırlık ödeneğinin yardımcı hizmetler personelinden memuruna, akademisyeninden idari personeline, kadar eğitim ve öğretim alanında çalışan herkese ödenmesi sağlanmalıdır.

  • Okulların ihtiyaç duydukları temizlik malzemeleri eksiksiz karşılanmalıdır.
  • MEB, geçen eğitim döneminde mağdur ettiği öğrencilerden bir ders çıkararak, bir yandan olağanüstü bir durumun meydana gelme ihtimaline karşın uzaktan eğitim hazırlıklarını sürdürmelidir. EBA’yı güçlendirmeli, canlı ders konusunda öğretmenleri güvenilmez programlar kullanmaya mecbur etmemelidir. Örgün eğitim süresince öğrencilere ara ara uzaktan eğitime ilişkin bilgiler verilmeli, bir yandan da MEB’in söz verip yerine getirmediği ihtiyaç sahibi öğrencilere bilgisayar/tablet dağıtılma işi tamamlanmalıdır.
  • Öğretmenlerin tamamına diz üstü bilgisayar verilmelidir.
  • Bütün çocukların eğitim-öğretim imkanlarına erişimi konusunda var olan eksiklikler ivedi olarak giderilmelidir.
  • Öğrenme eksiklerinden kaynaklı ekonomik ve sosyal kayıplar, öğrenme uçurumları telafi edilmelidir.
  • Öğrencilerin sosyal ve fiziksel gelişimsel sorun yaşamamaları için gerekli tedbirler alınmalıdır. PDR hizmetlerinin verimli bir şekilde tüm öğrencilere ulaştırılması gerekmektedir.
  • Sınıflar bölünmeli, sınıf başına düşen öğrenci sayısı pandemi hesap edilerek belirlenmelidir. Oturma sıralarının arasındaki mesafe bilim insanlarının uyarıları dikkate alınarak belirlenmeli ve sıralar arasına çizgi çekilerek bu mesafenin aşınmaması sağlanmalıdır.
  • Sınıf sayısının çoğalmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan öğretmen sayısında artış meydana gelecektir. Bu hesaplamaları önceden yapmak, gerçekçi rakamı belirlemek ve öğretmen atamalarını bu ihtiyaç doğrultusunda eğitim başlamadan gerçekleştirmek birçok sorunu çözecektir.
  • Sınıflara eskisi kadar öğrenci alınamayacağı düşünülürse zaten yaz boyu bitirilmesi gereken ama ihmal edilen yeni derslik inşalarına hız verilmelidir. Daha önce depreme dayanıksız okullar tespit edilerek bu binaların bir bölümü yıkılmış bir bölümünde de güçlendirme çalışmaları tamamlanamamıştır. Çözüm olarak okulların birleştirilmesiyle çocuklar üst üste eğitim almak zorunda kalacaktır.
  • Vakit kaybetmemek için fiziki koşulları uygun olan okullarda okul bahçelerine ya da geniş spor salonlarına geçici portatif derslikler yapılabilir. Bu konuyla ilgili MEB, yeni derslikler bitene kadar yerel yönetimlerle işbirliği içinde olabilir ve onların nispeten atıl olan binalarını geçici derslikler olarak kullanabilir. Vakıf adı altında faaliyet gösteren her tarikatla koşa koşa protokol imzalayan Bakanlık için bu, en fazla 1 haftada halledilebilecek bir iştir.
  • Okullarda herkesin maske kullanması zorunlu kılınmalı ve periyodik olarak denetlenmelidir. Yoksul öğrencilerin bir maskeyi koruyucu özelliğini yitirdikten sonra dahi takmak durumunda kaldığı, öğretmenlerimizden geçen dönem gelen bilgiler arasındadır. Bunun önüne geçmek için maske temini bizzat devlet tarafından sağlanmalıdır.
  • Her okulda Covid-19 semptomu gösterdiğinden şüphelenilen çocukların bekleyebileceği özel bir oda olmalıdır. Ayrıca her okulda bir hemşire odası oluşturulabilmesine ilişkin yakın gelecek için adımlar atılmalı, bu konuyu MEB ile Sağlık Bakanlığı akılcı biçimde masaya yatırmalıdır.
  • Öğrenciler ve velilerin belli periyodlarla salgın ve hastalığın semptomları konusunda bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Toplum içinde nasıl öksürüp hapşırılacağından, temel hijyen kurallarına kadar gerekli tüm bilgiler öğrencilere kısa sürede aktarılabilmelidir. Semptomları gösteren öğrencilerin okula gelmemesi gerektiği bilincini oluşturmak şarttır.
  • Teneffüs saatleri okul bünyesindeki belli sınıflar için ayrı ayrı belirlenmelidir. Böylece teneffüs saatlerindeki kalabalık nispeten engellenmiş olacaktır. Her ders sonrası sınıfların havalandırılması sağlanmalıdır.
  • Üniversitelerde durum daha vahim hale gelmiştir. Örneğin, ön lisans öğrencileri son 2 yılda sadece bir dönem yüz yüze eğitim alarak mezun olmuşlardır. Diş hekimliği, tıp fakültesi gibi alanlarda eğitim gören öğrenciler uygulamalı eğitimden faydalanamamışlardır. Özellikle bu alanlardaki öğrenme eksiklikleri ivedi olarak giderilmelidir.
  • Acil olarak özellikle yükseköğretim düzeyinde tüm öğrencilere yetecek düzeyde yurt ihtiyacı karşılanmalıdır.
  • Öğrencilerin KYK borçları silinmelidir.
  • Yükseköğretim düzeyinde burs ve kredi ücretleri yükseltilmelidir.

 

Eğitim özveri, disiplin ve istikrar işidir. Hiçbir başarı nasıl tesadüf değilse, MEB’in şimdiye dek sergilediği başarısızlıklar da tesadüf ve sürpriz değildir. Yakın geçmişte yapılan hatalardan ders alınmalı, bir ulusun geleceği olan eğitim daha fazla heba edilmemelidir.

Eğitim-İş olarak söz konusu eksikliklerin yüz yüze eğitim başladığında da yakından takipçisi olacağımızı ve bu konuda kamuoyunu bilgilendirme görevimizi sürekli olarak ifa edeceğimizi ilan ediyoruz.

Umarız yeni yüzyüze eğitim döneminde eğitimin bileşeni olan Eğitim iş kolunda faaliyet gösteren başta sendikalar olmak üzere talepleri önerileri dikkate alınır!!!

 

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.