Türkçe Öğretmeni Kardelen Özlen: Eski Bursa’daki 19 Mayıs ruhu şimdilerde yerini sadeliğe bıraktı

Mustafa Kemal Atatürk, “Tüm ümidim gençliktedir” sözünü hafızalara yazarak, gençlere olan güvenini açık bir dilde ifade etmiştir. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak Türk gençliğine armağan etmiştir. Her sene coşkuyla kutlanan bayram, ‘günümüzde nasıl kutlanır oldu ve büyük farklar yaşandı mı?’ diye merak ettik. Özel Nilüfer Bursa Büyük Kolej Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Kardelen Özlen’e Kent Bursa Gazetesi olarak, eski ve yeni Bursa’daki 19 Mayıs coşkusunu sorduk.
YASEMİN ÖZKEREM / RÖPORTAJ
Eski Bursa’daki 19 Mayıs kutlamalarıyla günümüzdeki kutlamalar arasında büyük farklar olduğunu belirten Özel Nilüfer Bursa Büyük Kolej Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Kardelen Özlen, kutlamaların tekrar stadyumlarda kutlanmaya başlaması ‘19 Mayıs’ ruhunun güçlenmesi açısından önemli olacağını söyledi.
“ESKİ BURSA’DAKİ 19 MAYIS İLE YENİ BURSA’DAKİ 19 MAYIS FARKLI”
Eski Bursa’daki 19 Mayıs kutlamalarıyla şimdiki Bursa’da yapılan 19 Mayıs kutlamaları arasındaki farkları söyleyebilir misiniz?
Eski Bursa’daki 19 Mayıs kutlamalarıyla günümüzdeki kutlamalar arasında hem içerik hem de coşku açısından belirgin farklar var tabii ki. Eskiden, özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve 1980’lere kadar olan dönemde, 19 Mayıs çok daha geniş katılımlı, daha halkla iç içe ve törensel yönü güçlü bir şekilde kutlanırmış. Atatürk Stadyumu’nda yapılan gösteriler günlerce prova edilir, okullardaki hazırlıklar aylar öncesinden başlar, öğrenciler folklor gösterileri, jimnastik hareketleri, şiir ve konuşmalarla programa katkı sağlarmış. O dönemlerde neredeyse tüm Bursa halkı bu törenleri izlemeye gelir, stat dolup taşarmış. Bayraklarla süslenen sokaklar, marş sesleri ve öğrenci kortejleriyle tam anlamıyla bir bayram havası olurmuş. Şimdiki kutlamalar ise daha sade, daha sınırlı katılımlı. Kutlamalar genellikle protokol konuşmaları, çelenk sunma törenleri ve bazı okulların hazırladığı programlarla sınırlı kalıyor ne yazık ki. Büyük kitlelerin bir araya geldiği stadyum gösterileri artık yapılmıyor. Öğrencilerle bu bayramı yaşamak yerine, çoğu zaman sınıf içi etkinliklerle yetinmek zorunda kalıyoruz. Bu durum da açıkçası biz eğitimciler için biraz buruk bir tablo oluşturuyor. Yine de 19 Mayıs’ın anlamını öğrencilerimize aktarmak, Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe olan güvenini onlara hissettirmek bizim için her zaman en önemli görevlerden biri olmaya devam ediyor.
“19 MAYIS GEÇMİŞTEN GELECEĞE BİR KÖPRÜ”
19 Mayıs ruhu deyince aklınıza ne geliyor?
19 Mayıs ruhu deyince aklıma; bağımsızlık sevdasıyla yanan bir milletin, umutsuzluğun en koyu anında bile ayağa kalkabilme gücü geliyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak yaktığı bu kurtuluş meşalesini, sadece bir direnişin değil, aynı zamanda bir milletin yeniden doğuşunun simgesi olarak görüyorum. Bu ruh; cesaret, inanç ve birliktir. Gençliğe olan güvenin, geleceğe olan inancın adıdır aslında 19 Mayıs. Dolayısıyla ben de bir Türkçe öğretmeni olarak, bu ruhu öğrencilerime sadece bir tarih bilgisi olarak değil; bir karakter, bir duruş ve bir bilinç olarak aktarmayı kendime görev edindim. Çünkü 19 Mayıs, geçmişten geleceğe uzanan bir bağımsızlık ve özgürlük köprüsüdür.
“OKULLARDAKİ ETKİNLİKLER YETERLİ DEĞİL”
Okulların 19 Mayıs yıldönümlerinde yaptıkları etkinlikler yeterli mi ve 19 Mayıs kutlamaları ile ilgili daha neler yapılabilir?
Bu soruya samimiyetle cevap vermem gerekirse, yapılan etkinlikler tabii ki kıymetli ancak pek yeterli olduğunu düşünmüyorum. Törenlerde şiirler okunuyor, konuşmalar yapılıyor, öğrencilerimize bu özel günü anlatmaya çalışıyoruz. Ancak 19 Mayıs ruhu yalnızca protokole sıkışmış bir kutlama değil; gençliğe aşılanması gereken bir bilinçtir diye düşünüyorum. Ben öğrencilerimin bu günü sadece bir anma olarak değil, kendilerini ifade edebildikleri, tarihsel bilinçle donandıkları bir gelişim süreci olarak yaşamalarını istiyorum. Çünkü 19 Mayıs, yalnızca bir kutlama değil; daha önceden de belirttiğim gibi bir milletin ayağa kalkışını genç dimağlara kazımak için güzel bir fırsattır. Sorunun daha neler yapılabilir kısmına gelirsek de naçizane birkaç şey söylemek isterim elbette. Öğrencilerin kendi hikâyelerini yazdığı, Atatürk’ün Samsun’a çıkışını hayal gücüyle yeniden canlandırdığı kompozisyon yarışmaları düzenlenebilir. Sokak röportajları, belgesel çekimleri ya da kısa film projeleriyle öğrencilerin halkla etkileşime geçmeleri sağlanabilir. Sporun ve gençliğin ön planda olduğu bu bayram için tematik atletizm yarışmaları ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni ezberleyip yorumlama yarışmaları yapılabilir. Ayrıca 19 Mayıs’ı yalnızca geçmişte kalmış bir tarih olarak değil, bugünün gençliğiyle bağ kuran bir ilham kaynağı olarak ele alan paneller ve söyleşilerle de bu kutlamalar zenginleştirilebilir.
“BAYRAMLAR YENİDEN STADYUMLARDA KUTLANMALI”
Özellikle stadyumlarda yıllarca bu tarz kutlamalar tarihe damgasını vurdu ve akıllarda kaldı. Yeniden milli bayramlar stadyumlarda kutlanmalı mı?
Bu soruya yürekten kocaman bir “evet” demek istiyorum. Çünkü stadyumlarda yapılan kutlamalar, sadece bir tören değil; bizlerin bir araya gelip ortak değerlerini coşkuyla yaşadığı, birlik ve beraberliğin hissedildiği güçlü bir simgedir. Elbette bayramların stadyumlara sığdırılması değil, milletin ortak coşkusuyla yüceltilmesi önemlidir. Öğrencilerimizin haftalar süren hazırlıklarıyla, öğretmenlerin emeğiyle ortaya çıkan gösteriler; hem tarihe sahip çıkmanın hem de geçmişten güç alarak geleceğe yürüyüşün sembolüdür bir noktada. Yapılan bu kutlamalar çocuklar için bir hatıra değil, bir aidiyet duygusunun mihenk taşıdır. Marşların hep bir ağızdan söylendiği, al bayrağımızın dalgalandığı o anlar; yalnızca bir ritüel değil, olmamalı da zaten! Bir milletin hafızasını canlı tutan anılardır. Ben inanıyorum ki, stadyumlarda yapılan bu büyük kutlamalar; gençlerimizin yüreğinde vatan sevgisini büyütür, onları geçmişine daha sıkı bağlar. Milli bayramlar, milletle kutlandığında gerçek anlamına kavuşur. O yüzden, evet, milli bayramlar yeniden stadyumlarda, halkla iç içe ve büyük bir coşkuyla kutlanmalıdır.
“19 MAYIS RESMİMİZ VE ‘EY TÜRK GENÇLİĞİ ve TÜM ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR’”
19 Mayıs ile ilgili bir resim çizmenizi istesek; hem siz hem de öğrencileriniz o resme neler yerleştirmek istersiniz?
Bu soruyu çok sevdim hatta öğrencilerime de sorduğumda çok güzel fikirler geldi. Böyle özel bir gün için bir resim çizecek olsak, resmimize anlam ve duygu katacak şu unsurları mutlaka yerleştiririz diye düşündük: Aklımıza ilk gelen Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gemi denizin üstünde, dalgalar arasında ilerlerken, Atatürk ve silah arkadaşlarının kararlı bakışları oldu. Bu, başlangıcın umudunu simgeler diye yorumladık. Samsun kıyısında dalgalanan Türk bayrağımızı bağımsızlığımızın en güçlü sembolü halinde resmin odak noktalarından biri olacak şekilde yerleştirmek istedik. Resmimize Atatürk’ün arkasında gençler eklemeyi düşündük. Bu da farklı yaşlarda ve farklı özelliklerde olan Türk gençleri; kitap okuyan, spor yapan, bilimle uğraşan, el ele tutuşan genç figürleriyle yer alırdı. Bunun 19 Mayıs’ın aynı zamanda bir Gençlik ve Spor Bayramı olduğunu hatırlatmasını istedik. Son olarak da resmimize Atatürk’ün “Ey Türk gençliği!” ile başlayan hitabesinden bir alıntı ya da “Bütün ümidim gençliktedir” Sözünü resmin bir köşesine anlamlı bir yazı olacak şekilde ekleyerek resmimizi tamamlamayı düşündük. Bizim için bu resim sadece görsel bir anlatım değil; aynı zamanda tarihimizin, değerlerimizin ve umudumuzun sanatsal bir ifadesidir.