Ekonomi Notları: Ekonomi konkordatodan çıkış arıyor!
2025’in ikinci yarısında işletmelerin özellikle sabit giderlerini daraltması gerektiği ve nakit akışına veya yönetimine dikkat etmelerinin önemli olacağı bir zaman dilimi olacaktır. İkinci çeyrekte hissedilen talepteki daralmaya karşı fiyatlandırma politikalarının esnek olması gerekmektedir. Çoğu işletmenin ‘kar’ı maksimize etmek bir tarafa, maliyetlendiği birim fiyatları sabit tutma niyetinde olduğunu izliyoruz. Zor bir süreç. Yüksek faiz ortamı piyasayı beklenenden daha geç etkiledi. Buna rağmen aylık %1,5 enflasyonun altında çok fazla duramadık. Açıkçası bu faiz ortamının piyasayı daha erken etkilemesini beklerdim.
Temmuz itibariyle Merkez Bankası’ndan faiz indirimleri bekleniyor. Yaklaşık 200 ile 350 puan arasında beklentiler mevcut. Siyasi bir değişim veya risk olmadıkça yıl sonu 35 civarında bir faiz oluşacaktır.
Peki, faiz indirim sürecine yavaş yavaş girilirken piyasada ard arda ilan edilen konkordatoların sebebi nedir?
Sebebi açık. 19 Mart operasyonları faiz indirim sürecini geciktirince işletmelerde nakit sıkışıklığı üst noktaya ulaştı. Sürecin devam etmesini bekleyen işletmeler temmuz ayında faiz indirimi gelse dahi kredi maliyetlerinin kısa vadede beklenen seviyeye düşmeyeceğini öngörmesi ile konkordatoya başvurdular.
Şimdi faiz indiriminin risk seviyesini düşünelim. Yıl sonu enflasyonun 30’un hafif altında olabileceğini düşünüyorum. Bunu daha önceki yazılarımda da ifade etmiştim. Kira enflasyonunda stabil hareketler oluşuyor. Yakın zamanda hizmet enflasyonunda da bu hareketleri göreceğiz. Ancak 2026 yılbaşı kamu zamlarının devamı gelirse enflasyonda katılaşmayı hissedeceğiz. Aylık %2’ye yakın bir enflasyon faiz indirimsiz bir sürece bizi götürür. 2025 sonu itibariyle uzun bir süre düşemeyen bir faiz indirim sürecine girebiliriz. Kamu zamları devam ederse 2026 ilk yarı yılda gelebilecek minimum faiz ortamı oluşacaktır.
Kredi maliyetlerinde düşme olmadıkça piyasa bozulmaya devam edecektir. Şunu söyleyebiliriz işletme sahiplerine:
Düşük faizden edindiğiniz zenginliği yatırım yapmak yerine gayrimenkule yatırdınız. Gayrimenkulleriniz 10 kat değer kazandı. Şimdi ya gayrimenkulleri satıp işletme sermayesine ilave edeceksiniz. Ya da piyasadan çekileceksiniz.
Bu yoldan bir çıkış yok mu? Elbette var. Dolar kurunu serbest bırakmak. Ancak ekonomi yönetiminin mevcut ortamda bunu yapabilmesi zor gözüküyor. Enflasyona geçişkenlik nedeniyle geç kaldık bile diyebiliriz. Kur bazında asgari ücret yüksek. Korkarak yazıyorum ama emekli maaşları bile yüksek. Hani alan da satan da memnun değil derler ya. Artık süreci yönetmiyoruz. Yönetilen süreçte savruluyoruz.
Sağlıcakla kalın!