“Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim” Gökçeada’da seyirciyle buluştu

03.10.2025
A+
A-

Hiç düşündünüz mü? Kelebekler nasıl uyurlar? Kelebekler genelde yaprakların altında, korunaklı yerlerde yarı uyku hâlinde uyurlar. Aslında kelebekler için önemli olan şey, güvenli ve dış etkenlerden uzak, stabil bir yer olmasıdır. Bizde de öyle değil mi? Hiçbir yer, evimizdeki uykunun yerini tutmaz.

“Bu soru şimdi nereden çıktı?” derseniz anlatayım. Gökçeada Belediyesi, Gökçeada’nın Lozan Antlaşması ile kazanılmasının 102. yılını özel birçok etkinlikle kutladı.
Bu kutlama kapsamında Prof. Dr. Ceyhan Kandemir’in filmi “Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim” de gösterildi. Filmi Düzce Film Festivali’nde seyretmeme rağmen tekrar izledim. Film, açık hava amfi tiyatroda gösterildi; halkın ilgisi çok iyiydi. Aslında bu kadar izleyici beklemiyordum. Herkesin dijital platformlarda film izlediği günümüzde, yazdan kalma günlerde amfi tiyatroda filmin sonuna kadar kalmaları çok etkileyiciydi. Bence eylülden kalma bir havada film seyretmenin zevki harikaydı.

Filmin hikâyesi Gökçeada’da geçiyor. Adanın en güzel köşelerini senaryonun motifine uygun bir dille seyirciye aktaran filmin konusuna gelince; 14 yaşına gelen Karla, yurt dışında kısa süreliğine bir resim kursuna başvurmak ister. Karar vermeden önce Gökçeada’da yaşayan teyzesini ziyarete gider ve olaylar gelişir.

Filmin oyuncu kadrosunda Karla Kandemir, Yeliz Gerçek, Kubilay Karslıoğlu, Emre Kızılırmak, Aslıhan Kandemir, İrem Kahyaoğlu, Cansu Özdenak, Nuri Karadeniz, Celalettin Demirel, Mehmet Şimşek ve Mete Yasin Demirok yer alıyor. Profesyonel oyuncuların yanı sıra adalılar da filmde rol alıyor.

Film, Karla’nın adaya gelmesiyle başlıyor. Adayı manzaralı yerleriyle gösterirken aynı zamanda hikâyeyi destekleyen mekânlarda ilerliyor. Hikâye içinde yan hikâyeler de var ve bunlar Karla’nın öyküsünü zenginleştiriyor. Ada’yı “modernleştirme” adı altında doğayı bozmaya çalışan kapitalist iş adamlarıyla mücadele eden halk ve muhtarın çabası dikkate değer. Eski aşklar ve yeni mutlulukları sergileyen film, adada insanlığın hâlâ devam ettiğini yardımlaşma örnekleriyle gösteriyor. Karla’nın kayboluşu tüm adayı seferber ederken yardımlaşmanın önemini vurguluyor. Karla’nın bulunması ise sanki eski Türk filmlerindeki Neşeli Günler filminden mutlu aile tablolarını çağrıştırıyor.

Film; gerilim, endişe ve mutluluk duygularını başarıyla betimliyor. Günümüzde drama dizileri ve becerilemeyen korku filmleri arasında naif bir yapım olarak Türk sinema tarihinde yerini alıyor. Bu tarz gerçekçi filmlere ihtiyacımız var.

Bu arada, bu film bir üçlemenin son filmi. İlk film Karla (2019), ardından Ruhun Lekesi (2022) ve son olarak Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim (2024). Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim filmi, prömiyerini Adana Altın Koza Film Festivali’nde özel gösterim bölümünde yaptı ve birçok ödül aldı.

Sinema salonlarında ve dijital platformlarda gösterileceği günü merakla bekliyorum. Hocam, yeni filmi merakla bekliyorum. İyi seyirler…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.