Marangoz oğluna sesleniyor: Beni özgür bırak, oğul
Her ebeveyn kendi çocuğunun iyi ve ideal evlat olması için çaba gösterir, ilk anne ve babadan beri böyledir. Bir evladın kendi kanından olması önemli mi? Değil mi? O ayrı bir tartışma konusu.
Pazartesi günü basın lansmanında seyrettiğim “Oğul” filmi 21 Kasım 2025’te vizyona girdi. Hikayesi ise Milat’tan beri anlatılan bir hikaye ve bu konu üzerine birkaç film de çekilen bir konu.
Başrolde Oscar ödülü almış oyuncu Nicolas Cage var. Film korku ve gerilim kategorisinde değerlendirilmiş, ama ben korku unsurları görmedim; gerilim had safhada idi diyebilirim. Filmin yönetmeni, 2022 yılında “Harka” adlı filmin yönetmeni Lofty Nathan imzasını taşıyor.
Filmin hikayesine gelince: “Marangozun oğlu, Roma Mısır’ında saklanan bir ailenin karanlık öyküsünü anlatıyor. Sadece ‘Çocuk’ olarak bilinen Oğul, başka bir gizemli çocuk tarafından şüpheye düşürülüyor ve koruyucusu marangoz’a isyan ederek içsel güçlerini ve kavrayışının ötesinde bir kaderi ortaya çıkarıyor. Kendi gücünü kullanırken, çocuk ve ailesi doğal ve ilahi dehşetlerin hedefi haline geliyor.”
Film, Thomas İncil’inde yer alan İsa’nın çocukluğu üzerine yapılmış anlatıdan ilham alan bir senaryosu var.
Aslında film Milat ile başlıyor ama esas hikaye M.S. 15 yılına atlayarak devam ediyor.
Filmde kan ve inanç ve mağara insanları gibi tasvir edilen insanların yaşadığı köye marangoz, karısı ve oğlunun gelmesi ile ilerliyor, köyde putperest kilisesine put yapma işi bulan marangozun köye yerleşmesi ve oğlunun halk ile sosyalleşmesi ve Oğul’a arkadaşlık eden güzel kız onu tuzağa çekerek cüzzam hastalığı bulaştırıyor. Ama mucize oluyor ve cüzzamlı iyileştiğini fark edince seçilmiş insan olduğunu anlıyoruz. Sonra güzel kız ile mücadele devam ediyor. Hasta insanların kuytu bir köşede ölüme bırakılması ilginç bir sahneye yol açıyor; filmde çarmaha gerilen insanlar, zincir ile bağlanmış acı içinde kıvranan insanları gösteriyor. Filmde din, tarih, şiddet ve sevgi duyguları iç içe geçmiş ve dengesi ölçülü ve tutarlı olmuş.
Filmde en çok beni etkileyen sahne ise marangoz Joseph’in oğluna, güzel kız yani şeytan o kadar temiz gözükürken babaya net şeytan olarak gözüküyor olması ve oğlunu korumak için kendini feda etmesi. Babanın erdemi, bilgeliği oğluna hayat veriyor. Şeytan babayı yaralarken, oğlu mucizesi ile kurtarmaya çalışıyor ve marangoz Joseph sesleniyor: “Beni özgür bırak oğul.” Ve anne oğul yeni dünyaya yolculuğa başlıyorlar.
Oyunculuklar ve yönetmen ve kurgu çalışması harika. Filmde dikkatimi çeken en büyük anlatım şekli ise, o kadar dikkat çekici olan olaylar silsilesini naif bir anlatım tarzı ile anlatması; bence yönetmenin başarısı diyebilirim.
Filmi seyrederken adeta beyaz perdeye kilitleniyorsunuz ve film sizi içine alıyor.
Gerek filmin görsel yönetimi ve sanat yönetimini başarılı buldum, filmde altyazılar ise orijinaline uygun Türkçeleştirilmiş. Filmde Nicolas Cage sahnesinin az olması beni üzdü ama o az sahnelerde verdiği duygu ise çok başarılı idi.
Bu arada film hakkında spoiler verdim ama ne olursa olsun spoiler, filmin atmosferini anlatmaya yetmez; seyretmek lazım.
İyi seyirler…
(The Carpenter’s Son)
Yönetim ve Senaryo: Lofty Nathan
Görüntü: Simon Beaufils
Müzik: Lorenz Dangel
Oyuncular: Nicolas Cage, Noah Jupe, FKA Twigs, Isla Johnson, Southeila Yacoub

