Thailand-name: Bangkok’ta 3 gün

Phuket’in etkileyici doğası, masmavi denizi, büyüleyici adaları ve çeşitli aktivitelerin ardından bu sefer yolumuz Tayland’ın başkenti ve en büyük şehri olan Bangkok’a çevrildi. Bangkok, Phuket’in aksine yoğun bir şehir hayatına sahip. Bangkok, gökdelenlerin, alışveriş merkezlerinin ve adeta bir sanat eseri olan tapınakların şehri…

İREM ERBAŞ / KENT BURSA GAZETESİ 

Tayland’ın başkenti ve en büyük şehri olan Bangkok, yoğun ve hareketli bir şehir hayatına sahip. Renkli ve ışıl ışık sokakları, geleneksel sokak pazarları, lüks semtlerin gölgesinde kalmış gecekondu mahalleleri, alışveriş merkezleri, büyük küçük adım başı karşınıza çıkan tapınakları ile Bangkok geleneksel ve modern hayatın birleştiği bir nokta. Şehrin Tayca ismi ise dünyanın en uzun yer adı olma özelliğine sahip. Şehrin Tayca resmi adı “Krung Thep Mahanakhon Amon Rattanakosin Mahinthara Yuthaya Mahadilok Phop Noppharat Ratchathani Burirom Udomratchaniwet Mahasathan Amon Piman Awatan Sathit Sakkathattiya Witsanukam Prasit”. Halk arasında Krung Thep (Melekler şehri) olarak da anılır.

Bangkok için bizim 3 gün gibi kısıtlı bir zamanımız vardı. Seyahatimizin büyük çoğunluğunu Phuket’e ayırmıştık bu sebeple de Bangkok’ta 3 gün içerisinde ne yapabilirsek yapmaya çalıştık diyebilirim. 3 günümüzü de yine dolu dolu geçirdik. Bol bol tapınak gezisi, Çin mahallesi, sokak pazarları, alışveriş merkezleri derken koşuşturmacalı ancak keyifli bir 3 gün geçirdik.

China Town 

MELEKLER ŞEHRİ’NDE BİR GÜN

Bangkok’taki ilk günümüzü şehir merkezine ayırdık. Bangkok’un yoğun ve hareketli sokak pazarlarını gezerek, alışveriş merkezlerine doğru yol aldık. Bangkok, alışveriş tutkunları için tam bir cennet diyebilirim. Lüks AVM’lerden, renkli sokak pazarlarına, modern tasarım ürünlerinden, el sanatlarına kadar geniş bir alışveriş imkanı bulunuyor. Yerel halk ve turistlerin yoğun olarak uğradığı AVM’lerin olduğu bölgede birinden diğerine geçerken zamanın nasıl geçtiğini fark edememiştik. Bu uzun soluklu turun ardından iyice acıktığımızı düşünerek yemek için yine bir Türk restoranının yolunu tuttuk. Tayland gerçekten bu konuda çok rahat yemek bulabileceğiniz bir ülke. Eğer yerel yemekler size uymuyorsa kolaylıkla bir Türk restoranı bulabiliyorsunuz. Yemek ve çay faslının ardından tabii ki hemen otelimize dönmedik. Dedim ya kısıtlı zamanımız vardı ve bu zamanı iyi kullanmamız gerekiyordu. Yakınlardayken Çin mahallesini de gezelim dedik. Işıl ışıl sokaklar, sokak yemekleri ve pazarını gezdikten sonra biraz da hediyelik eşyalar alarak bu günümüzü otelimizin 43. katından görünen Bangkok manzarası eşliğinde bitirdik.

Wat Rong Khun (Beyaz Tapınak)

CHİANG RAİ’NİN BÜYÜLEYİCİ TAPINAKLARI

İkinci günümüzde günü birlik Tayland’ın kuzeyinde yer alan Chiang Rai şehrine uçtuk. Burada önce Tayland’ın simgelerinden biri olan Beyaz Tapınak olarak da bilinen Wat Rong Khun’u gezdik. Benzersiz bir Budist tapınağı olan bu mimari yapı geleneksel ve modern sanatın birleşimi ile adeta insanı büyülüyor. Bir sonraki durağımız ise Mavi Tapınak olarak bilinen modern bir mimari örneği olan Wat Rong Suea Ten oldu. Bu tapınağın ismi ise eski bir efsaneye dayanıyormuş. ‘Suea Ten’ kelimesi Tay dilinde “dans eden kaplan” anlamına geliyor. Efsaneye göre bir zamanlar tapınağın bulunduğu alanda kaplanların yaşadığına inanılıyormuş. Bu iki eşsiz mimari gerçekten çok etkileyiciydi. Bir tapınak değil de bir sanat eserini gezer gibi gezdim ben açıkçası büyüleyici bir havaya sahiplerdi.

Wat Rong Suea Ten (Mavi Tapınak)

MASALSI BİR MOLA

Sıcak havanın da etkisi ile biraz yorularak soğuk bir şeyler içmek ve dinlenmek için Chiang Rai’nin Tayland sınırlarını da aşarak sosyal medya sayesinde yurt dışında da bir popülariteye sahip olan meşhur kafesine gitmeye karar verdik. Konsept kafeleri sevdiğim için daha Türkiye’deyken bu kafeyi görünce mutlaka gitmemiz gerek dedim. Kafenin girişi ücretliydi bize bir tık pahalı gelse de oraya kadar gitmişken girmeden olmazdı e zaten heyecanla burayı bekliyordum. İçeriye adım atar atmaz kendinizi adeta başka bir boyuta geçmiş gibi hissediyorsunuz hatta şöyle söyleyeyim sanki Cennete adım atmış gibi bir atmosfer.

Konsept kafe

MERHAMET TANRIÇASI’NI SELAMLAMAK

Bu masalsı kafede geçen keyifli zamanın ardından Chiang Rai’deki son durağımız olan Wat Huay Pla Kang’a geçtik. Buradaki tapınak ise Tayland’ın geleneksel Lanna mimarisi ile Çin mimarisini harmanlayan bir tasarıma sahip aynı zamanda “Merhamet Tanrıçası Tapınağı” olarak da bilinen bu yapı, Tayland’ın en büyük Guan Yin heykeline de ev sahipliği yapıyor. Burada Merhamet Tanrıçası’nı selamladıktan sonra tapınağı gezdik ve Chiang Rai gezimizi sonlandırarak Bangkok’a geri dönmek üzere buradan ayrıldık.

Wat Huay Pla Kang (Merhamet Tanrıçası Tapınağı)

TAYLAND’DA SON GÜN

Bangkok’taki son günümüz için aslında şehrin en popüler turistik noktalarından biri olan Mahanakhon SkyWalk ve SkyVerse için bilet almıştık. Myanmar’da meydana gelen 7,7’lik depremin ardından önlem amaçlı bu binayı kısa süreliğine kapatmaları nedeniyle maalesef biletimiz iptal edildi. Tayland’ın en yüksek gözlem güvertesi olan Mahanakhon SkyWalk’ta 360 derece panoramik şehir manzarasını seyretmek, cam zemin üzerinde yürümek; SkyVerse’de ise yenilikçi bir dijital sanat ve deneyim şansını kaçırmak bizim için üzücüydü.

Wat Arun (Şafak Tapınağı)

ŞAFAKTAN NİRVANA’YA

Modumuzu çok düşürmeden yeni plan ile ‘Şafak Tapınağı’ anlamına gelen Wat Arun’u görmeye karar verdik. Wat Arun, görkemli ve zarif tasarımı ile dikkat çekerken aynı zamanda Tayland’ın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası ve Budist hacılar için kutsal bir yerdir. Wat Arun’un ardından kayıkla Chao Phraya Nehri’nden karşıya geçerek ‘Yatan Buda Tapınağı’ olarak da bilinen Tayland’ın en ünlü tapınaklarından biri olan Wat Pho’ya geçtik. Devasa büyüklükteki altın kaplama Yatan Buda heykeli, Nirvana’ya ulaşmayı sembolize ediyormuş. 46 metre uzunluğunda, 15 metre yüksekliğindeki bu heykelin ayak tabanlarında ise ince işçilikle işlenmiş 108 kutsal sembol bulunuyor. Burada dileklerimizi dileyip ardında tapınağı da gezerek tapınaklar gezimizi sonlandırdık.

Yatan Buda Heykeli

SENİ ÖZLEYECEĞİM TAYLAND

Tayland’da geçirdiğimiz keyif dolu 10 günün ardından buradan ayrılmak ne kadar zor olsa da buranın eşsiz güzelliklerini görmek, egzotik doğasıyla iç içe olmak, tropikal meyveleri ve yerel lezzetleri tatmak; fil yıkamak, onunla yüzmek, maymunları beslemek gibi macera dolu ilginç deneyimler edinmek, adrenalin tutkusunu doyasıya yaşayabildiğimiz rafting, zipline ve atv turu gibi etkinliklere katılmak, tertemiz plajlarında masmavi sularda yüzmek, renkli ve ışıl ışıl sokaklarını gezmek, modern ve geleneksel kültürün harmanlandığı bu ülkeyi keşfetmek kesinlikle muazzam bir deneyimdi.