Yeşil sahaların ötesine geçen adam: Pele
Futbolun bir ruhu varsa, o ruhun en saf hali Pele’nin ayaklarında vücut bulmuştur. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin; bir çocuğun tekmeye kalktığı plastik topun içinde, Brezilya’nın yoksul mahallelerinden yükselen bir melodinin içinde ya da bir stat tribününde yankılanan sevinç çığlıklarında mutlaka Pele’den bir iz bulursunuz. Pele sadece bir futbolcu değildi. O, futbolun ne olabileceğini tüm dünyaya gösteren ilk büyücüydü.
Henüz 17 yaşında Dünya Kupası finalinde gol atmak ne demek? Bugünün fiziksel devlerinin cirit attığı arenada bile düşüncesi titretiyorsa, 1958’de bunu dünyaya kabul ettiren o çocuğun nasıl bir yetenek olduğunu tahmin edebilirsiniz. Pele, yalnızca rakiplerini değil, futbolun kendisini de şaşırtabilen adamdı.
Sahada kimi zaman bir sambacı, kimi zaman bir satranç ustası gibiydi. Bir anda hızlanır, sonra oyunu yavaşlatır, aradan bir pas sızdırır ve futbolun matematiğini bozardı. Onu izleyen herkes, futbolun aslında sadece bir spor değil, ritmik bir dans olduğuna inanırdı.
Brezilya’nın sarı forması Pele’nin üzerinde bir milli takım kıyafeti olmaktan çıkıp dünyanın en tanınan spor sembollerinden biri haline geldi. Sanki o forma onun için üretilmişti, onun adımlarıyla genişliyor, onun golleriyle ışıldıyordu. Futbolun yeşil sahalarında “sambanın” karşılığı varsa, bunun adı Pele’ydi.
Bugün futbol ekonomisi milyar dolarlarla ölçülüyor, teknoloji oyunun içine her geçen gün daha fazla giriyor, hücum setleri bilgisayar programlarında çiziliyor. Ama yine de dünyanın dört bir yanında genç bir çocuk topu ayağına aldığında, attığı ilk çalımdan sonra hissettiği şey hala Pele’nin hatırasıdır.
Pele hiçbir zaman yalnızca geçmiş bir efsane olmadı; o, her yeni neslin başlama düdüğüdür. Bir formanın sırt numarası, bir gol sevincinin mütevazı tebessümü, bir çocuğun ilk futbol hayalidir.
Kimilerine göre Maradona daha büyüktür, kimilerine göre günümüz yıldızları oyunu başka seviyelere taşımıştır. Ama tek bir gerçek var: Futbolu evrensel bir dil yapan ilk adam Pele’dir. Ve belki de bu yüzden futbolun tarihine baktığımızda hala onu başka bir kategoride değerlendiriyoruz. O bir efsane değil; o efsaneleri başlatan kişi. Yeşil sahalara vurulan her imza, bir nebze olsun Pele’nin hikayesini taşımaya devam ediyor.
