Adriana Hölszky-1

02.02.2022
A+
A-

30 Haziran 1956’da Romanya’nın başkenti Bükreş’te dünyaya gelen ve 1976’dan beri Almanya’da ikâmet eden; kompozitörlüğünün yanında; müzik eğitimciliği ve piyanistliğiyle de hatırı ziyadesiyle sayılır bir konum elde eden AdiranaHölszky, eserlerinde sıklıkla aidiyet kavramını sorgulamıştır.

Bükreş’teki müzik lisesinde piyano eğitimi alan, müziğe ebeveyni tarafından yönlendirilen Hölszky, rahat bir ortama gözlerini açmıştır ama yaşadığı rahatlık onun, sekterlik ve özellikle konformizmle hesaplaşmasını engelleyememiştir.

On iki yaşına geldiğinde armoni ve kontrpuan dersleri alan kompozitör, hem Atonal Müzik adına ilerleme perdesini aralamış, hem de yıllar sonra gün yüzüne çıkaracağı estetik derinliğe sahip eserlerin zeminini hazırlamıştır.

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de, 1972 ile 1975 arasında, Müzik Yüksek Okulu’nda müzik ve kompozisyon derslerini alan, 1976’da Almanya’nı altıncı büyük kenti ve Baden- Württemberg eyaletinin başkenti olan Stuttgart’a ailesiyle göçen Hölszky, buradaki aynı ismi taşıyan okulda; kompozisyon, Oda Müziği, Elektronik Müzik ve piyanoda yoğunlaşmıştır.

Oda Müziği’ne Johann Sebastian Bach’ın ve sadık takipçilerinin yörüngesinden çıkan bir stil oluşturmak, Elektronik Müzik’e de, aidiyetin mekanikleştirdiği insanın trajikomik durumunu irdelemek için kapı aralamıştır.

Avrupa’nın doğusuyla batısı arasında sürekli mekik dokuyan Hölszky, bu tavrıyla, aynı zamanda yaşadıklarını porteye yansıtan bir kompozitör portresi çizdiği için, benzer ruh hâliyle hayatı idrak etmek için ter döken edebiyatçılarla daha fazla ilgilenmiştir.

İkiz kız kardeşi Monica ve çello sanatçısı HerthaRosaHerseni’yle bir tiroya imza atan Hölszky, bu grubun, Klasik Batı Müziği’nin içini boşaltan, bugün esamesi okunmayan Bond adlı gruptan farklı bir yerde durması için çaba sarf etmiştir.

1977’de, davul ve bir solo kadın sesi için Monolog adını verdiği bir eseri gün ışığına çıkararak cinsiyet meselesine, JudithButler’ı ve onun, Başak Ertür tarafından Türkçeye kazandırılan (GenderTrouble: FeminismandtheSubversion of Identity (Cinsiyet Belası: Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi) adlı, birçok nitelikli eser gibi hakkında çok konuşulan ama yine de hak ettiği değeri göremeyen çalışmasını müjdelercesine mercek tutan Hölszky, müzikle plastik sanatlar arasında bağ kurarak; boyalı, oymalı ve tahta panoları, eserlerine uyarladığı baskılara model olarak kullanmıştır.

Hölszky’nin de dâhil olduğu Çağdaş Klasik Müzik’in kompozitörleri, modernizmin insanı, BertoltBrecht’ten ilhamla, (AlienationEffect (Yabancılaşma Efekt)e maruz bıraktığını, tuhaflaştırdığını, biçimsizleştirdiğini, kimliksizleştirdiğini, bireyciliğin cenderesine mahkûm ettiğini ve primitifleştirdiğini vurgulayarak, saf dışı bırakılan kültürlerin incelenmesini, asıl, dejenerasyona uğramamış ve hakiki tınının orada bulunduğunu iddia ederek Afrika’nın Balta Girmemiş Ormanları’na, Amerika kıtasında White Man Beyaz Adam ve George Orwell’ın benzetmesiyle BigBrother (Büyük Birader)ın gayretiyle üzerlerine ölü toprağı serpilmiş yerlerine, Asya ve Avrupa’nın haritalarda görünmeyen ücra noktalarına odaklanmışlardır.

Antropolojinin, ClaudeLévi- Strauss sayesinde yapısalcılıkla buluşması ve ÉmileDrukheim’ın yeğeni MarcelMauss eşliğinde armağan ve potlaç kavramlarını yeniden konumlandırması, Bororo özelinde Afrika’nın kabilelerinin incelenmesi ve bu bilime ırkçılığın artık musallat olamaması, bu türde eser çoğaltan isimlerin çalışmalarına yön vermiştir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.