3. ULUSLARARASI MİTOLOJİ FİLMLERİ FESTİVALİ

3. ULUSLARARASI MİTOLOJİ FİLMLERİ FESTİVALİ
13.07.2025
A+
A-

 

M.HALUK YALÇINKAYA

Mitoloji denince aklıma genelde, Zeus, Loki, Athena, Medusa ve Afrodit geliyor. Mitoloji oldum olası merak ettiğim bir konu olmuştur.

Aslında çok merak ettiğim Olympos dağının ngerçekte nerde ve hangisinin olduğu.Nasıl oluyor da, hem Bursa/Uludağ Olympos dağı oluyor? aynı zamanda Yunanistan’da Teselya dağı Olympos dağı oluyor?

Bu yazıyı yazarken araştırdım. Olympos ne anlama geliyor ?  tanrıların dağı anlamına geliyormuş. Olympos; eski zamanlarda (Antik Çağda) yüksek dağlar tanrıların izlediği tepeler anlamında kullanılan bir kelime.

Gerçek Olympos, Yunanistan’daki Teselya dağıdır, aynı zamanda Mysia/Bithynian Olympos olarak anılan Uludağ’ında Olympos (Tanrıların dağı) olduğunu  antik zamanı kaydeden tarihçi yazarlar,  Heredot ve Strabon’un notlarından öğreniyoruz. Bir de, Truva savaşını Uludağ Olympos’dan tanrıların izlendiğini tarihe not düşmüşler.

 

Konumuza gelelim, Gülşah Elikbank’ı uzun zamandır tanırım, kitaplarını ve seminerlerini takip ettiğim değerli bir yazardır. İki yıldır düzenlediği Uluslararası Mitoloji Filmleri Festivalini yakından takip ediyorum. Bu sene (2025) Üçüncüsünü gerçekleştireceği festivalde yeni surprizler olduğunu öğrendim ve festival hakkında bilgi almak istedim. Önce arkadaşım Sümeyra Gümrah Teltik ile irtibata geçtim ve Galata İstanbul’da buluştuk.

Ben de kendisinden hem Mitoloji hakkında harika bilgiler alırken 3. Uluslararası Mitoloji Filmleri Festivalinde neler olacağı hakkında güzel bir söyleşi yaptık.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festivalin çıkış fikri oldukça özgün. Neden mitoloji?

Gülşah Elikbank: Aslında ben edebiyatçıyım. 11 romanım yayımlandı, yaklaşık 15 yıldır yazarlık yapıyorum. Aynı zamanda psikoloji yüksek lisansı yaptım. Bu iki alan birleşince mitoloji kaçınılmaz oldu. Çünkü mitoloji de tıpkı edebiyat ve psikoloji gibi insanı, evreni anlamaya çalışan bir yol. Bir de turizm geçmişim var, yöneticilik yaptım. Türkiye’yi kültürel olarak doğru temsil edecek, evrensel ama bize ait bir tema arıyordum. Mitoloji bu arayışın tam karşılığı oldu.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festivalinizin merkezine neden kadın mitolojik karakterleri aldınız?

Gülşah Elikbank:  Çünkü bu karakterlerin çoğu tarih boyunca yanlış anlatıldı ya da sessizleştirildi. Mesela Medusa… Herkes onun ‘kötü’ olduğunu sanır. Oysa Medusa’nın hikâyesine onun gözünden bakarsanız, adaletsizlikle yüzleşirsiniz. Cezalandırılan bir kurbandır o. Biz bu festivalle, bu kadın karakterlerin gözünden anlatılmamış hikâyeleri görünür kılmak istiyoruz. Madalyonun diğer yüzünü gösteriyoruz aslında.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Bu bakış açısı yarışma içeriğine de yansıyor mu?

Gülşah Elikbank:  Kesinlikle. Bu yıl festivalimizde kısa film ve dijital oyun yarışmaları düzenliyoruz. Temamız “İyilik” ve “Bilgelik”. Katılımcıların mitolojik kadın figürlerle bağ kurarak bu temaları yorumlamalarını bekliyoruz. Yarışmaya başvurular 15 Ağustos’a kadar sürecek, ödül törenimiz ise 30 Ağustos’ta Troya Antik Kenti’nde yapılacak. Yarışmalar bizim için sadece araç. Asıl olan, birlikte düşünmek, üretmek ve tartışmak.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festivalin jürisi ve danışma kurulu oldukça güçlü isimlerden oluşuyor. Bahseder misiniz?

Gülşah Elikbank: Elbette. Jüri başkanımız Prof. Dr. Ali Parsa, Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı. Danışma kurulunda çok değerli akademisyenler yer alıyor:

Prof. Dr. Pınar Fedakar (Ege Üniversitesi, Halkbilimi),

Prof. Dr. Akın Ersoy (Agora Antik Kenti Kazı Başkanı),

Prof. Dr. Yasemin Polat (Arkeolog),

Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu (Hacettepe Üniversitesi, Halkbilimi).

Ayrıca dijital oyun yarışması için farklı alanlardan kreatif profesyoneller de jüride yer alıyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festivalin bu yılki rotası nasıl şekillendi?

Gülşah Elikbank:  Bu yıl beş şehirdeyiz: İzmir, Manisa, İstanbul, Aydın ve finalde Çanakkale. İzmir’den yola çıktık; orası bizim için çok özel çünkü Agora Antik Kenti’nde, yani İzmir’in kurulduğu yerde başladık. Aydın’daki Tralleis Antik Kenti’nde etkinliğimiz var. Burası aynı zamanda dünyada ilk müzik notasının bulunduğu yer olarak biliniyor. Final ise Troya’da, 30 Ağustos’ta olacak. Her durakta başka bir mitolojik iz peşindeyiz.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festival uluslararası bağlantılara da açık mı?

Gülşah Elikbank: Evet, hem de gururla söylüyorum ki çok güzel bir işbirliği ağı kurduk. İsveçli Juliet kolektifi geliyor. Sessiz film eşliğinde sahnede canlı müzik performansı yapacaklar. Daha önce ben yazar olarak İsveç’teydim, oradan bu bağ kuruldu. İtalyan Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü gibi kurumlarla da iş birliklerimiz var. Festivalin gezici yapısına uluslararası boyut da ekleniyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Dijital oyun alanına yönelmeniz dikkat çekici. Bu kararın arkasında ne var?

Gülşah Elikbank: Çünkü artık büyük gişe filmlerinin çoğu oyunlardan çıkıyor. The Witcher bunun tipik örneği. Ama o oyunlardaki yaratıklar, figürler aslında Orta Asya ve Türk mitolojisinden alınma. Karabasan, Umay Ana, Tepegöz gibi karakterler kullanılıyor ama hiçbirinde “Türk mitolojisinden aldık” denmiyor. Biz bu festivalle bir anlamda kendi mitolojimizin fikri mülkiyetini de savunuyoruz.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki mitoloji sizin için nedir?

Gülşah Elikbank: Mitoloji bence insanın evreni kavrama biçimidir. Eski insanlar doğayı, yıldızları, afetleri anlamak için sembolik hikâyeler yaratmış. O yüzden mitoloji sadece “efsane” değil; evrensel sembol diliyle yazılmış kolektif bilinçtir. Yazıyla birlikte bu hikâyeler edebiyat oldu. Ben bir yazar olarak mitolojiyi, insanı anlamanın ilk yolu olarak görüyorum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: M.H.Y.: Türk mitolojisinden bazı örnekleri bizimle paylaşır mısınız?

Gülşah Elikbank: Umay Ana çok kıymetlidir. Anadolu’da hâlâ “Umay eli değsin” denir, çünkü doğurganlık ve şifanın sembolüdür. Tepegöz Dede Korkut’ta geçer ama Yunan mitolojisine mal edilmeye çalışılır. Kayra Han diye bir yaratıcı tanrı figürü vardır, bilinemezdir. Bizim mitolojimizde gökyüzü ve yeryüzü eşit düzlemdedir. Tanrılar yukarıdan emir yağdırmaz. Kamlar, yani şamanlar, bu iki düzlem arasında iletişim kurar. İlk şamanlar kadındır bu arada, zamanla erkekleşmiş. Yani bizim mitolojimiz kadın merkezlidir.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Festivalin bu kadar çok şehre yayılması zor olmadı mı?

Gülşah Elikbank: Hayır, tam tersine. Biz gezici bir festival olarak yola çıktık zaten. Her yıl başka antik kentlerde, başka şehirlerde olacağız. Ulusal bir mitoloji festivali hayal ettik; Türkiye’nin kültürel zenginliğini dünya ile paylaşmak istiyoruz. Bence bu toprakların hikâyeleri anlatılmayı bekliyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Son olarak, bu festivalin sizin için en büyük anlamı ne?

Gülşah Elikbank: İnsanların yan yana gelmesi. Geçen yıl bir halkbilimci ile güzel sanatlar hocası festivalde tanışıp ortak makale yazmaya başladılar. İşte bu, benim için festivalin en güzel meyvesi. Çünkü biz artık çok yalnızız, kopuğuz. Sosyal medyada değil, sahici buluşmalarda üretim var. Hikâyelerimizi birlikte anlatırsak, kendimize sahip çıkmış oluruz.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Gülşah Hanım, hem festival hem de bu anlatılar adına çok kıymetli bir iş yapıyorsunuz. Teşekkür ederim.

Gülşah Elikbank: Ben teşekkür ederim, bu değerli sorular ve duyarlılığınız için.

 

Mitoloji Filmleri Festivali, tarihleri belli, sinemacı arkadaşlara burdan sesleniyorum, Bu film festivaline katılmalarını tavsiye ederim. Özen ile hazırlanmış ve tarihe not düşecek bir film festivali. 3. Mitoloji Filmleri Festivalinde buluşmak üzere. İyi Seyirler..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.