Bursa kendi toprağını tüketiyor

Bursa kendi toprağını tüketiyor
27.10.2025
A+
A-

Bursa’da kentsel yapılaşma hızla ilerliyor. Peki, bu yapılaşma verimli araziler için bir sorun teşkil ediyor mu? TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, Bursa’daki kentsel yapılaşmanın tarımsal etkileri üzerine açıklamalarda bulundu. Çakmak, “Bursa’nın kentleşmesi, ne yazık ki ovaya doğru gitmiş durumda” ifadesinde bulundu.

İREM ERBAŞ / ÖZEL HABER

Bursa, sanayileşme ve kentleşme baskısıyla kendi toprağını tüketiyor. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, kentin birinci sınıf tarım arazileri üzerinde büyüdüğünü belirterek uyardı, “Sadece 2023 yılında 3300 hektar tarım arazisi tarım dışına çıkarıldı. Bursa’nın geleceği için artık yeni sanayi bölgesi kurulmasına izin verilmemeli.”

“BURSA’NIN KENTLEŞMESİ OVAYA DOĞRU GİTMİŞ DURUMDA”

Nilüfer’in yüzde 60’ının üzerinde bir bölümünün birinci sınıf tarım arazisi üzerine kurulmuş olduğunu belirten ZMO Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, “Bursa’nın Osmangazi ilçesinin büyük bir bölümü; fabrikaların olduğu bölgeler ne yazık ki verimli birinci sınıf tarım toprakları üzerine kurulmuş. Yani Bursa’nın kentleşmesi, ne yazık ki ovaya doğru gitmiş durumda” açıklamasında bulundu.

“BURSA’DA YENİ BİR SANAYİ BÖLGESİ KURULMAMALI”

Bursa’da sadece 2023 yılında 3300 hektar tarım arazisinin tarım dışına çıkartıldığını ifade eden Çakmak, Bunun 4750 futbol sahası büyüklüğünde bir araziye tekabül ettiğini belirtti. Bursa’nın geçmişte temel olarak 2 faktör üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Çakmak, “Birinci faktör tarım, ikinci faktör tarih. Bu 2 faktörün yanına ne yazık ki zaman içerisinde sanayiyi de ekledik. Sanayi evet olmak zorunda ülkemizin gelişmesi açısından, ekonomik olarak büyümesi açısından ama sanayinin doğru yerlere ikâme edilmesi gerekiyor. Yani Bursa ovasına değil. Gerçekten verimsiz olan tarımsal potansiyeli düşük veya olmayan bölgelere bu yatırımların yapılması gerekiyor. Aslında uzağa gitmemize de gerek yok. Çok yakın çevre illerimizde Kütahya, Bilecik, Eskişehir gibi cidden suyu olmayan verimsiz toprakların olduğu nice bölgeler var. Sanayi planlamasını doğru yaparsak eğer Bursa’ya göçü de engellemiş oluruz. Çünkü insanlar Bursa’ya niye göç ediyor? Sanayi var, iş var, aş var. Onun için geliyor. Eğer biz bu kadar sanayi yatırımını yoğunlaştırmasaydık, bugün Bursa’da ne ulaşım sorunundan bahsederdik, ne altyapı sorunundan, ne eğitim sorunundan ne de konut sorunundan bahsederdik. Ama ne yazık ki Bursa’yı bir sanayi kenti yaparsanız, hatta tarımın ve tarihinde önüne geçecek kadar sanayileştirirseniz, işte gelinen noktada hep şikayet eder durumda oluruz. Biz aslında kendi elimizle Bursa’yı bu hale getirdik. En azından bundan sonra bu sorunlar yumağının böyle artarak devam etmemesi için mutlak suretle artık Bursa’da yeni bir sanayi bölgesi kurulmaması için mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.

“KORKUNÇ BOYUTLARDA BİR ALAN YOK OLUYOR”

Çakmak, sanayiye karşı olmadıklarını da belirterek, “Sanayi evet olacak ama bunu doğru yerde planlanarak yapılması gerekiyor. Çünkü sanayinin gelmesi demek orada çalışan insanların konut ihtiyacı demek. Yan sanayinin de o sanayiye bağlı olarak oralarda ikâm edilmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla belki bir birim alanda sanayi kurulmuş küçük bir alanda gibi görülebilir ama bunun yan etkilerini düşündüğünüz zaman, korkunç boyutlara ulaşan bir alan yok olmasına sebep oluyor” dedi.

“YAKIN GELECEKTE SU FAKİRİ OLACAĞIZ”

ZMO Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, Türkiye’nin su fakiri ülkeler sıralamasına girmek üzere olduğunu vurgulayarak acilen önlem alınması gerektiğini belirtti. Çakmak, “Yakın gelecekte biz su fakiri olacağız. Çünkü kişi başına düşen su miktarımız artık 1200 litrelere dayandı. Bin litreler civarına düştüğünde artık biz su fakiri, su kıtlığı çeken ülkeler durumuna giriyoruz demektir. Aslında bu hesaplamada da bir hata var, bu hesaplama nüfus yoğunluğuna göre, yani 85 milyon insana göre yapılıyor. 112 milyar metreküp toplam su potansiyelimiz var. Bunu 85 milyona böldüğünüz zaman işte 1200 L civarında bir rakam çıkıyor. Bu 1200’ün altına düştüğü zaman su kıtlığı çeken ülkeler durumuna geçeceğiz. Bu hesaplama da yanlış, çünkü bizim sayısını tam olarak bilmediğimiz göçmenlerimiz var. Her yıl 60 milyon üzerinde turist geliyor ülkemize, bunların da su ihtiyaçları var. Bunları da hesaba kattığımızda belki kağıt üzerinden baktığımızda 100 milyon civarında bir insanın su ihtiyacı var, 100 milyon civarında bir insanın doyurulmaya, gıdaya ihtiyacı var anlamına geliyor, işte biz bütün bu hesaplamaları yaparak su kıtlığı çeken ülkeler konumuna gelmeden acilen önlemlerimizi almamız gerekiyor. Masaya oturup önümüzdeki gerçekleri saptırmadan doğru verilerle konunun uzmanlarıyla bir araya gelip nasıl çözülebiliri birlikte araştırmamız gerekiyor” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.