Adonis ve Kör Kâhin-1

11.10.2021
A+
A-

Edward Wadie Said ve haleflerinin çalışmaları sayesinde Türkiye’de, Yakın ve Orta Doğululaştırılmış coğrafyaya yönelik ilgi yoğunlaşmış ve boyutlanmıştır ancak Türkiye entelektüelinin bu yerlere modernizm hatta postmodernizmin argümanlarıyla bakma alışkanlığında bugüne kadar hakikaten bir değişiklik yaşanmamıştır. Bu vurgu Kemalist söyleme bel bağlayanlar için geçerlidir. DOĞUBATI Yayınları’ndan çıkan, editörlüğünü Şerif Mardin’in üstlendiği Orta Doğu’da Kültürel Geçişler ve yine aynı yayınevinden okurlara, Aytaç Yıldız’ın editörlüğüyle ulaşan Oryantalizm üst, Tartışma Metinleri alt başlıklı eser, bu bağlamda önemli bir aşama kaydederek, Kemalist söylemin sözü edilen coğrafyalara bakışını dolaylı olarak tartışmaya açmışlardır. Değişikliğin hakikaten yaşanmamasında, sadece modernizm ve postmodernizmin değil, onlara eğilen bakıştaki sorunun da büyük bir payı vardır. Batı’ya bu anlayışları tanımak için yönelen entelektüel, yüzeyde kaldığı ve derinleşemediği için, bu anlayışların dallanıp budaklanma sürecinde ve sonrasında, Batı’nın bu hareketlerle ve onların rahimlerinden düşen püriten ve viktoryen zihniyetlerle nasıl hesaplaştığını görememiş, gözlemleyememiş ve bu hareketleri, bünyelerinin ruhlarına inmeden, Batılılaşma sürecinin hızına ayak uydurarak Türkiye’ye getirmiştir.

Yakın ve Orta Doğululaştırılmış coğrafyaların, politika başta olmak üzere, kültürel, sanatsal ve edebi atmosferini soluklanırken de hâkim olan bu bakıştır. Politikada Cemal Abdünnasır, edebiyatta Necib Mahfuz, müzikte Natacha Atlas gibi simaları ön planda görmeye kendisini ayarlamış bu bakış, açısını genişletmediği için, onların hizmetkârlıklarına soyundukları modernizm ve postmodernizm sayesinde bu coğrafyaların, viktoryen ve püriten anlayışlardan nasıl nasiplendirildiği sorusu, doyurucu karşılığını bulamamıştır.

Kemalist söylemin izini takip eden Özdemir İnce gibi isimlere göre Modern Arap Şiiri’nin Öncüsü olan Adonis, Kör Kâhin adını verdiği kitabını, bu ve benzeri nitelemelerden ne kadar rahatsız olduğunu dile getirmek için okurlarıyla buluşturmuştur.

Gelecekten haber verme misyonuna körlüğü yakıştıran şair, hayata gözlerini açtığı yerlerin, modern ve postmodern kurgulardan önce, bu kurgulara zemin hazırlama, ilham verme becerileriyle hesaplaşmak istemiştir.

Sadece geleceğe odaklanmanın, kâhinliğe özenenleri de olumsuz etkileyebileceği gerçeği söz konusuyken, bu özelliği taşımayanların, geçmişlerini görmezden gelerek, kâhin dillenmeden, bulundukları konumu değiştirmemelerinin onları, bu tür sorunlarla cedelleşmek zorunda bırakacağını hatırlatan Adonis, kâhinin dillenmesini beklemenin hatta kâhinin kendisinin gereksizliğini belleklere kazımak istemiştir.

Dünyaya geldiği yerin ve çevresinin insanları Adonis’e göre; dillerini, bir kâhin bekleyerek ve ona uyarak ve sıklıkla gelecekten söz ederek kekemeliğe mahkûm etmişlerdir. Dillerinin çözülmesi içinse, modernist ve postmodernist reflekslere izin vermeyen, bulunulan yerlerin hakikatini hasıraltı etmeyen, çok yönlü arkeolojiye gereksinimleri vardır. Bu çok yönlü arkeolojiye girişirlerken karşılarına öncelikle kuşkusuz tarih çıkacaktır. Gerçekleştirilecek tarihsel arkeoloji, tarihin yeniden yazılması, tanımlanması, konumlandırılması ve yorumlanması gerçeğiyle onları yüzleştirecektir. Malûm reflekslerden icazet almadan ve gerçekliği simülasyona uğratmadan sonuçlandırılacak olan bu arkeoloji, tarihi, belirli sınırlara mahkûm etmeyeceği gibi, tarihle sınırlandırılmış bütün alanların önünü de açabilecektir.

Teoloji bu yerlerde, yine modernist ve postmodernist reflekslerin izi takip edilerek tanımlanmaktadır. Onun üzerinde yoğunlaşacak ve bu reflekslerden olabildiğince uzakta tutulacak olan arkeoloji, teolojinin, Dinler Çatışması gibi sığ ifadeleri saf dışında bırakarak yeniden ele alınmasını sağlayacaktır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.