ANLAMAK

Hiçbir şeyi tam anlamıyoruz. En açık şeylerde bile sisli, karanlık, gölgeli noktalar vardır. Etrafımız sırlarla çevrili. Kimsenin bir şeyi anladığı yok.  Bir şey anladığını sananlar da bir şey anlamıyor. Acıktığımızı ve acı çektiğimizi ve bir gün öleceğimizi bilmekten başka hiçbir şey net ve kesin değil. Bizim bu yetersizliğimizi başkaları hep kullanmış, istismar etmiştir. İnsan duyduklarına çok çabuk kanıyor.

Bir anlayışa dayanmayan şey uzun zaman devam edemez. Kısa bir süre sonra ondan bıkılır ve bırakılır.  Kişi neyi niçin yaptığını bilmeli ve ondan zevk almalı, hayatında bir değişiklik yaratmalıdır. Bir özenti olarak yapılan şey sürdürülemez. Baskı ve zorlama ile hiçbir şey insanda yerleşemez. Anlamsız tekrarlar bir davranışın bizde kalıcı olmasına yetmez. Gerçek disiplin bir şeyi anlamaktan doğar.

Bir sözü veya yazılı bir metni okuyanların her biri onu farklı anlayacaktır. İnsanların bir konuyu aynı şekilde anlamaları mümkün değildir çünkü tecrübe ve görgüleri farklıdır. Herkesin eğitimi, çevresi ve koşulları farklıdır. Yaşadığı çağ ve devir farklıdır. İnsan yaşadıkça anlayışı değişir. Metin orada olduğu yerde duruyor fakat siz değişmişsiniz, şimdi ona farklı gözlerle bakıyorsunuz. Bazen öyle olur ki kırk sene önce öğrendiğiniz bir sözün anlamı şimdi size yeni bir şekilde görünür.

Anladığınız şeyi kendinize mal etmişsiniz. Dünyanın bütün kuvvetleri toplansa dahi anladığınız şeyi bir daha anlamamış yapamaz.  Bilinçte daralma olmaz. Bilincin sahası daima genişler. Ancak anlayışınız daha üst bir seviyeye çıktığında evvelkilere de içinde yer verir. Anlayışsız adamın zihin sahası çok dardır. Aykırı bir şey gördüğünde köpürür, taşar. Kimseye anlamadığı şeyi söylememek lazımdır.

Victor Frankl’a gece yarısı bir bayan telefon eder, intihar etmek istediğini söyler. Frankl onu saatlerce dinler. Sonunda bayan ona “teşekkür ederim ben intihardan vazgeçtim” der. Doktor sevinerek bunun sebebini sorunca kadın der ki: “vallahi söylediklerinizin hiç biri beni ikna etmedi. Sözlerinizden etkilenmedim fakat bu gece yarısı beni dinleyip ilgilenmeniz düşüncemi değiştirdi. Dünyada insana değer veren bir insanın varlığından haberdar oldum ve yaşamanın daha güzel olduğuna inandım”.