ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLMALI?

20.11.2021
A+
A-

 

Her yıl yaşanan asgari ücret tartışmaları diğer yıllara nazaran bu yıl biraz erken başladı. Her kafadan bir ses, her kesimden bir talep patlaması yaşanıyor haliyle. Dünya covid19 ile sınanırken, ülkemizde gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsün krize soktuğu ekonomilerle ile birlikte, aynı sınava tabi tutulmuştur. İmtihanı verip veremediğimiz tartışılır ancak görünen o ki virüs sadece insanlara değil cüzdanlara da bulaştı.

Açalım konuyu…

Pandemi başladı başlayalı öncelikle gıda olmak üzere tüm ürün fiyatlarında ciddi bir artış gözlemlendi. Market alışverişlerinde birbirini takip eden aylara bakınca bir öncekin aydan daha da yüksek faturalara maruz kaldık, kalmaya da devam ediyoruz. Bu süreçte işinden olan işçilerimiz, dükkanından olan esnaflarımız oldu. Zaten büyük çoğunluğu kredi borcu içerisinde olan halkımız, pandeminin açtığı yaralarla yaşamını idame ettirmeye devam ediyor. Garibanın mutfağında kriz, gittikçe derinleşmektedir. Değerli bir büyüğüm demişti ki; “Bir insanın kendi evladı aç kalmakla karşı karşıyaysa, bu insanın kapısının önüne altından yol yapsan umurunda olmaz” Ne kadar da haklı bir söz değil mi?

Drama değil hakikatleri yazıyorum.

Birde bu zinciri boynumuza ve cebimize dolamış marketler var. Hükümetin, fahiş fiyat artışı ile mücadele kapsamında bir nevi savaş açtığı zincir marketler, sanırım şu sıralar serbest piyasa ekonomisi etkisiyle kazandıkları zaferlerini kutluyorlardır. Çünkü sayın yetkilileri 2,7 milyar TL tutarında ceza kestiğinden beri ne makarnanın ne çayın nede ayçiçek yağının fiyatı, ceza kesildiğinden önceki fiyatı aratacak türden. Tabi hükümet cezayı marketlere kestiğini zannederken, zincirlerin bu tutarı bizden alacaklarının hesabını yapmadılar sanırım. Niye yapsınlar ki? Sonuçta onlar ceza kestiler ve bir kesim insanı “adamlar daha ne yapsın” egosuna yükselttiler sadece.

Pandemik ülkemde yatırım aracı olarak ayçiçek ile zeytinyağını daha avantajlı görmekteyim. Hatta belki benzinlikten gidip 5-10 litre akaryakıt almalıyım. Ne altın ne gümüş böyle hızlı yükselmedi zaar.

Tabiki bütün bu eleştiri tadındaki sözlerin altında yatan en büyük neden, asgari ücretin kendi yazılışındaki ‘asgari’nin bile altında kalması. Tüm fiyatlar %100 oranında artış gösterirken, asgari ücrette kimsenin 1 senedir sözleşmişçesine sesini çıkarmaması en büyük handikaptır. İşçi her yıl sonunu büyük bir hevesle beklerken, sene sonunda aldığı sus payını mecbur kabul etmektedir. Çünkü başka seçeneği yok.

Tüm bu yazılanlar ışığında şahsi kanaatim net 4500 tl’nin altında kalan tüm rakamlar yetersizdir. Değerli idarecilerede tavsiyem, zam yapacakları zaman Türkiye’de tüm ürünlerde fiyat artışı yüzde kaç olmuş bakıp ona göre karar versinler.

Son Söz

İş asgari ücrete ciddi bir zam yapmakla bitmiyor. Bu zammı yaparken ürün fiyatlarını sabit tutabiliyor musun? Hayır! Vergi dilimini düşürebiliyor musun? Hayır! Bence bilhassa gıda ürünlerinde birazcık diktatörlük faydalıdır sayın yetkililer. Tavan ve taban fiyat uygulamasına geçilmelidir. Yoksa su almaya başlayan gemi batmak üzere. Kapıcının arabaya icra gelmiş. Hani bilin isterim.

Selam ve Dua ile…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.