BİR ÇOCUĞUN GÖZLERİNE BAKMAK… 

21.10.2022
A+
A-

Herkes kendi evladını sever mutlaka. Ama bir başkasının yavrusunu kendi evladı gibi kucaklayabilmek öyle herkesin harcı değil maalesef.

Ayakkabılarının bağları çözüldüğünde eğilip bağlayabilmek ama söylenmeden, incitmeden, hele bir de gözlerine bakıp onu yetişkin gibi ciddiye alarak, sohbet ederek bunu yapmak.. 

Bazı alışkanlıklar kitaptan, teorik bilgilerle edinilmiyor. Gözlemlenerek kazanılması ve bunun önemli olduğunu içselleştirerek kendisine katması gerekiyor. İşin sırrı detaylarda gizli..

İlkokul öğretmenimden çok şey öğrendim şüphesiz. Ama onun en sevdiğim yanı sanırım hiçbir öğrencisini ayırmada, her birimize birey olarak davranmasıydı. Gözlerimizin içine rahatsız etmeden bakarak konuşurdu bizimle. Hassas bir zeminde yürür gibi. 

Sınırları vardı elbette ama o çocuk yüreğimizle bize saygı duyduğunu hissettirerek öğretti her öğrettiğini bize. 

Bilin bakalım bir çocuğu saygıyla, birey olarak kabul ettiğinizde ne olur? 

Çocuklar samimiyet dedektörü gibidir. Kim onu sevecenlikle güldürmeye çalışıyor, kim vicdansız hemen algılar, hem de daha bebeklikten. Henüz daha dünyayı tanımadan içgüdüleriyle yapar bunu. 

Evet, doğru bildiniz. Birey olduğunun kabullenilmesi çocukta öncelikle özsaygı gelişiminde birincil ihtiyaç. Öğretmeniyle aralarında güven bağlarının oluşumu için en kritik mesele bence. Niye biliyor musunuz? Samimiyetsizlik sırıtır. Son derece yapaydır. Mış gibi yapamazsınız bir çocuğa. Sizi yakalar. Bir daha da asla güvenmez. Güven yoksa, istediğiniz kadar saygıdan, nezaketten, başarıdan bahsedin. Hikaye olarak dinler, zorunda olarak dinler sizi. Ama asla güvenerek dinlemez, duymaz, algılamaz, karakterine dahil etmez sözlediklerinizi. 

Teorik kaynaklarda yazmaz belki ama karakteri sağlam bir öğretmenin şefkatli sözlerinde gizlidir çocuğun özsaygısı, güveni, kendini öğrenmeye açması…

Göz aydınlığı tüm öğretmenlerimize sevgiler…

YORUMLAR

  1. Kemal dedi ki:

    Çok severim Bursa şehrini buram buram tarih kokar…