Bursa’da yaya olmak zor zanaat!
Aydınlanma Çağı’nın en etkili isimlerinden biri olan Montesquieu der ki:
“Kanunlar, uygulanmadıkça sadece kâğıttan ibarettir.”
Nereden mi geldi bu söz aklıma?
Anlatayım…
2019 yılının Şubat ayıydı.
İçişleri Bakanlığı, 81 ilde eş zamanlı bir kampanya başlattı:
“Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın!”
Bursa’da da büyük bir tören düzenlendi.
Hatta Bakan Yardımcısı bile geldi.
Yaya geçitlerine dev harflerle “Yaya Öncelikli Yol” yazıldı.
Beyaz çizgiler itinayla çekildi.
Tabelalar dikildi.
Broşürler bastırıldı, kameralar karşısında çocuklara dağıtıldı.
Sürücülere gülücükler atıldı.
Alkışlar yükseldi.
Sonra mı?
Sonrası sessizlik.
Sonrası unutkanlık.
Sonrası geçitlerin kaderine terk edilişi.
Bugün Bursa’da o geçitlerden bir geçmeyi deneyin de görün.
Yaya geçitlerindeki çizgiler silinmiş.
Çoğu sürücü yaya önceliği kavramını çoktan unutmuş.
Yaya geçidine adım attığınızda, aracın durmasını değil…
Geçebilmek için onun hızlanmasını ve alanı terk etmesini bekliyorsunuz.
Frene değil gaza basıyorlar yayayı görünce.
Çünkü sürücü için siz bir öncelik değil, engelsiniz.
Düşünebiliyor musunuz?
Yaya geçidinde durmayan aracı değil…
Geçmeye çalışan yayayı suçlayan bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Yaya geçidinden geçmeye çalışan vatandaşa bakış şu:
“Burada ne işin var?”
“Arabayı görmüyor musun?”
“Sen yaya değil misin, sabret biraz!”
Bu nasıl bir anlayış?
Yaya suçlu, sürücü haklı.
Kurallar kitapta yazılı ama direksiyon başında geçerli değil.
***
Sayın Yerel Yöneticilerimize Bir Hatırlatma
Geçitleri çizmekle iş bitmiyor.
Boyası silinmiş geçitleri yeniden işaretleyin.
Ama sadece boya da yetmez.
Bu yollar gerçekten yaya öncelikli hale getirilmeli.
Bursa’da insanlar yaya geçidinden geçerken hâlâ nefesini tutuyorsa…
Bu sistem çalışmıyor demektir.
Önce belediyeler adım atmalı.
Ama bu da yetmez.
Sayın Bursa Valimiz…
Sayın İl Emniyet Müdürümüz…
Sayın Trafik Şube Amirlerimiz…
Denetimleri artırmadan bu iş yürümüyor.
Sivil ekipler, resmi ekipler…
Birlikte çalışın ki vurdumduymaz sürücüler,
yayaları düşman değil, hak sahibi olarak görsün.
Unutmayın…
Yaya hakları da anayasa kadar ciddi bir güvenlik meselesidir.
***
Yayaya da Bir Çuvaldız Gerek
Hadi gelin, iğneyi yayalara da batıralım.
Yaya geçidi hak veriyor diye,
yoldan geçiş hakkını “podyuma çıkış törenine” çevirmeyelim.
Engeli olmayan, yaşlı ya da çocuk olmayan yayaların…
Bu geçitleri hızlıca ve dikkatlice kullanması gerekmez mi?
Sallana sallana…
Telefonla konuşa konuşa…
Araçlara kafa tutar gibi değil!
Kural hepimiz için.
Saygı da karşılıklı.
***
Dipnot Gibi Ama Önemli
Madem konuyu trafikten açtık,
naçizane bir olayı da paylaşayım…
Geçtiğimiz haftalarda bir sürücü, aracını otopark çıkışına bırakmış.
Zor bela buldum kendisini.
Yanıma geldiğinde söylediği şu:
“Telefonla arasaydın ya!”
Yetmedi…
Camın önündeki kartı gösterdi:
“Ben her yere park edebilirim!”
Kim vermiş bu yetkiyi?
Bu kart hangi yasa gücüne sahip?
Üstüne bir de pişkinlik:
“Fotoğrafını çek istersen, kartı da veririm sana! Bana kimse bir şey yapamaz, ceza da yazamaz.”
Çektim.
Plaka, kart, araç… Hepsi elimde.
Trafik Şube Müdürlüğü’nü aradım.
İhbarımı yaptım.
Telefonumu da bıraktım.
Dedim ki: “İsterseniz belgeleri gönderirim.”
“İlgileneceğiz beyefendi,” dediler.
Aradan geçti bir aydan fazla…
Ne arayan oldu, ne soran.
Eee… adam haklı!
İhbar olduğu hâlde kimse bir şey yapmıyorsa,
kafasına estiği yere park eder tabii.
Fahri polis muhabiri ya!
***
Sayın Bursa Emniyet Müdürümüz’e Açık Mesajdır
İhbarların takibi, en az kural kadar önemlidir.
Bir yerlerde kendine “fahri polis muhabiri” ya da “olay yeri inceleme” kartı basıp,
sonra da “trafikte kral benim” diyen bu tipler,
çakar takan yasa dışı sürücülerden farksızdır.
İçişleri Bakanlığı bu konuda hassas.
Siz de öyle olun.
İstiyorlarsa hâlâ, o fotoğraflar, o belgeler bende duruyor.
Çünkü mesele kişisel değil… kamusal!