Cansel Elçin ile Sinema sohbeti

13.08.2022
A+
A-

Seviyorum, evet sanatı seviyorum. Sanat derken bu birinin adı değil zaten,  siz anlamışsınızdır ama açıklıyayım. Resim, heykel, müzik, sinema daha bir çok sanat dalı sayabilirim. Kimse bu sanat dallarında uzman olamaz, sadece biraz daha tecrübeli olabilir daha çok emek harcamış olabilir hatta ustası da olur. O zaman, yaptığı sanat dalını daha güzelleştirir. Sanatı seviyorum dedim, sanat hakkında, sanatı dert edenler ile ustalaşanlar ile konuşmayı bilgi alış verişi yapmayı, ufkumu genişletmeyi seviyorum.

Cannes’te sahilde değerli oyuncu, yönetmen ve yazar Cansel Elçin ile roportaj yapma şansı yakaladım. Daha önce İstanbul’da Distopya film festivalinde karşılaşmıştık ama etraflıca sohbet etme fırsatımız olmamıştı.

M.Haluk Yalçınkaya: Sinema sanatına bakış açınızı yorumlar mısınız? Sinema sizin için neyi ifade ediyor?

Cansel Elçin:  1998’de Cannes Film Festivaline ikinci gelişimdi, Ferzan Özpetek ile “Harem Suare” filmi için festivale gelmiştik. Çok sevdiğim rahmetli Sakıp Sabancı,  Carlton Hotel’in cafesinde otururdu ve bütün Türk sinemacılarını davet ederdi. Otelin cafesinde muhabbet ederdik, beraber her şey den konuşurduk.  Carlton’un  kafesinde ve Sakıp Beyin çok özel bir sohbet gerçekleştirdik. “Sen, ne iş yapıyorsun?” dedi, “ben de  “oyuncuyum” dedim, “çok güzel bir meslek, insanlarla iletişim kurmak için” dedi ve ekledi “en kısa yol sanat ve spordur” dedi. Şimdi buradayız mesela, Cannes’dayız görüyorsunuz.

M.Haluk Yalçınkaya: Evet

Cansel Elçin:  Milyonlarca kişi var ama burada ortak bir dil konuşuluyor, tek dil, sinema.

M.Haluk Yalçınkaya: Evet.

Cansel Elçin:  Quebec’liler, Hintliler var ve hepimiz bir salona giriyoruz bir Hint filmi izliyoruz,  tek bir dil, tek bir derdimizi anlatıyoruz ve iletişim kuruyoruz aynı salonda. Dünyanın en güzel dili sanattır. Mesela çocuğunuzu dünyanın öbür tarafına gönderirsiniz, orada o dili bilmez, o yerin kültürünü bilmez. Bir partiye gider, bir bakar orada bir piyano vardır ve sizin çocuğunuz orada piyano çalar, hemen etrafına insanlar toplanır ve ortak bir dilde konuşurlar, o da müziktir. O yüzden Sakıp Sabancı’nın  söylediği cümle benim aklımda kaldı.  O da dedi ki “çok şanslısın, çok güzel bir meslek yapıyorsun.” dedi. dedi. Osmanlı kaligrafilerini koleksiyonuna topluyordu ve onları Louvre Müzesi’nde sergilemişti. Ben de şansıma Louvre Müzesine gitmiştim, onları görmüştüm kaligrafileri, dedim ki “ben o sergiye gittim onları gördüm, izledim” dedim, o da çok sevindi.

M.Haluk Yalçınkaya:  Evet, ne güzel bir anı.

Cansel Elçin:   Dediniz ya, sinema sizin için ne ifade ediyor? Sinema bir sanat. İçinde işte tiyatro, görsel, resim, müzik, ses var, tabii komple bir sanat olduğu için onun da işte güzelliği bu ama zorluğu da bu sanatları içinde barındırmasından dolayı. Çünkü bir çok sanat var içinde, onları bir araya getirip bir hikaye, öykü anlatmak zor bir şey, tabi öyküye kendi yorumunuzu da eklemeniz lazım.

M.Haluk Yalçınkaya:  Hocam sinemanın neresinde görüyorsunuz kendinizi?

Cansel Elçin:  Ben parçasıyım, ben oyuncusuyum. Oyunculuğun, öyküye hizmet eden bir element olduğunu düşünüyorum ama sinema yönetmenindir, yönetmen sizi uçurur, siz de o karakterin içinde, o rolün içinde performans sergilersiniz. Ve benim bir öğretmenim vardı, Çok güzel yorumu vardı,  derdi ki; “iki oyuncuya bir senaryo verin, bir oyuncu diğerinden daha iyi oynar değil,  daha doğru oynar, niye daha iyi oynar başka bir oyuncuya göre çünkü çok daha iyi hayatı biliyor”. Yani bilmeniz gerekiyor, ne kadar çok biliyorsanız, hayatta tecrübeniz varsa, o kadar çok role, oynamaya hazırsınız. O yüzden ne yapmanız gerekiyor? Biriktirmeniz gerekiyor. Yani her gün bir film, bir tiyatro oyunu, bir kitap, bir merak uyandırmanız lazım. Tabii bir de şans var, şans da gelecek, o da bir yönetmen. Yönetmen sizi alıp en güzel hikayesinin içine dahil edecek ve sizi uçuracak.

M.Haluk Yalçınkaya:   Hocam tiyatro çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Cansel Elçin:   Frankenstein, Çıplak Vatandaşlar, Closer. Bir de ben Albert Camus’nün Yabancı’sını hem Fransızca hem Türkçe sahneliyorum, okuma olarak. Ama tiyatro, sinemanın  tam tersi oyuncu sahneye çıktığı andan itibaren orası oyuncuya aittir, oyuncunun alanıdır.  Tabii ki orada bir yönetmen, prodüksiyon var ama tiyatro sahnesi oyunucunun alanıdır.

M.Haluk Yalçınkaya:   Sinema sanatı ve Cannes film festivali içinde gerçekleşen “French Riviera Film Festivali’nde “En iyi Erkek Oyuncu” ödülünü aldınız biraz bundan bahseder misiniz ?

Cansel Elçin:  Sinema, buraya French Riviera Film Festivali için geldim, en iyi erkek oyuncu ödülünü aldım.

M.Haluk Yalçınkaya:   Tebrik ederim.

Cansel Elçin:  Down From The Clouds filmi, Cansu Boğuşlu’nun‘Bulutlardan Aşağı’ filmi için geldim,ama o filmdeki benim ödül almam önemli değil çünkü filmin asıl çok güzel bir film olduğu ortaya çıktı. Bence o film sadece Cannes’da burada açılış yaptı, prömiyer yaptı, bence bir sürü festivallerde yarışacak, dolaşacak. Burada tabi açılması, ilk defa gösterilmesi bizim için çok güzel, bir de üstüne tabii benim ödül de harika oldu. Çok teşekkür ederim.

M.Haluk Yalçınkaya:   Hocam peki sinemaya, sanata gönül verenler için ya da gençler için vereceğiniz bir mesaj var mıdır?

Cansel Elçin:  Sadece oyuncuğu sevsinler, oyunculuk çok zor bir meslek. Ama şöyle bir şey var oyunculuk üzerine gitsinler sadece çalşsınlar, insanların şöhret, ün ile kafaları dağılıyor.. Cannes Film Festivaline gelince, bu işin dünya da ne kadar ciddiye alındığını önemsendiğini anlıyorsunuz, bunun ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz çünkü burası böyle, bir kaos yaşanıyor burada sinema sanayi var.

M.Haluk Yalçınkaya:  Kurtlar sofrası gibi tabiri caizse.

Cansel Elçin:  Tabii, burada kendinize geliyorsunuz. Buraya her oyuncunun belki buraya mesleğe başlamadan önce buraya gelmesi lazım. Bu iş profesyonel bir iş, çünkü burada insanlar niye böyle birdenbire büyük bir gerçekle karşılaşıyor. Çünkü hayal kuruluyor ama buraya geldiğinizde bunun ne kadar bir meslek olduğunu ve bunun ne kadar profesyonel bir iş olduğunu anlıyorsunuz. Evet öyle, bir metodu var bunun, bunun kuralları, prensipleri var,

M.Haluk Yalçınkaya:  Gençler sinema sanatını ciddiye alsın.

Cansel Elçin:  Çalışmak lazım, sürekli kendinizi geliştirmeniz lazım. Neden? Çünkü bir gün kapınız çalacak, o şans gelecek o şansı da değerlendirmeniz lazım, hazır olmanız lazım. Yönetmen size bir filmin, belki izlediğiniz belki izlemediğiniz bir filmin bir sahnesinden bahsedecek ama izlediyseniz o zaman önden gitmiş oluyorsunuz, hazırsınız. Her zaman bilmekte fayda var.

M.Haluk Yalçınkaya:   Teşekkür ederim, çok güzel sohbet oldu.

Sinema çalışmaları devam ediyor. İyi Seyirler.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.