Esma Redzepova

07.04.2021
A+
A-

Emir Kusturica’nın 1989 yılında çektiği Time of theGypsies (Çingeneler Zamanı); yönetmeninin geliştirmeyi arzuladığı farklı sinema dili, senaryosu, oyuncularının performansı ve özellikle GoranBregović’in imza attığı müzikleriyle dikkat çekmiş ancak kare atlamadan ve ayrıntıları es geçmeden bu çalışmayı izleyenlerÇingeneliğin Avrupamerkezci söylemin kodlarıyla çözüldüğünü idrak edememişlerdir.

Bu manzara, Kusturica’nın sadece sözü edilen sinema filmi için geçerli değildir, zaten kendisi Avrupamerkezci söylemin ipi her daim önde göğüslemesi için kamera arkasına geçmiştir.

Çingeneler Zamanı’ndan dokuz sene sonra, TonyGatlif’in yönettiği GadjoDilo (Çılgın Yabancı) ise, onun tuzağına düşmemiştir çünkü bu sinema filmi, kendisi de Çingene olan, aslını inkâra kalkışmamakla birlikte içinden geldiği kültürün ötekileştirme mekanizmasına tâbi tutulmasını kabullenmeyen bir ismin eseridir.

Yönetmenin, Rona Hartner’la hazırladıkları müzikleri de Bregović’inkilere göre daha doğal ve samimi olan Çılgın Yabancı’daÇingenelerin Kraliçesiolarak kabul edilen Esma Redzepova’nın sesi de kullanılarak doğallık ve samimiyetin altı, ucu keskin kalemle çizilmiştir.

Gözlerini dünyaya Makedonya’nın başkenti Üsküp’te açan,  son nefesini verinceye kadar eşi StevoTeodosievski’yle sahnelerde arz-ı endam eden Redzepova, Çingeneliğin sosyokültürel arka planının arkeolojisine giriştiği ve bu arka planı özünü dejenerasyona uğratmadan dinleyicileriyle paylaştığı için her daim el üstünde tutulmuştur.

Meteliğe kurşunun sıkıldığı bir ortamda büyüyen Redzopova’ya göre müzik yoksulların lüksüdür. Bir esere hayat vermek, insanı olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır.

Bu cümlelerin izini Redzopova, 2013 yılında gerçekleşen Eurovision Şarkı Yarışması’nda Makedonya’yı, VlatkoLozonoski’yle temsil ettikten sonra da sürmüş, böyle bir etkinlik içinde yer almak popüler kültüre alet olmasını beraberinde getirmemiştir.

Annesi Müslüman olan Redzopova’nın büyükannesi Yahudi, büyükbabası Katolik’tir ama bu dinsel daire onun, “Dans ederken açlığı unutursunuz.” cümlesini kurmasını engellememiştir.

Redzopova’nın müziğini özümseyerek dinleyenler onun, devrimin kendisi olmayı,  devrimci olmaya ve devrim yapmaya yeğleyen Ursula K. Le Guin’le ortak paydada buluştuğunu düşünmekte gecikmeyeceklerdir çünkü Redzepova, müziğini, her türlü kalıbın, klişenin olabildiğince uzağında durarak konumlandırmıştır.

Dini geleneğin, geleneği de dinin içinden okumayan annesi ve abileri tarafından desteklenen, bir ara Hindistan’a yolunu düşürerek Çingeneliğin kökenini araştıran Redzepova, enternasyonal perspektif geliştirmek için sesini yükseltmiştir.

Doğduğu Üsküp’te, 11 Aralık 2016 tarihinde vefat eden Esma Redzepova, kendisine Kraliçe gibi Avrupa’ya özgü bir sıfat yakıştırılsa da, hem Avrupailiğe hem de Çingeneliğin makyajı olan Romanlığa icazet vermemiş bir isimdir.

Onun müziğinin hakkını teslim etmek için Avrupailik ve Romanlık tuzağına düşmeden ilerlemek gerekmektedir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.