HATIRLATMA DOZUNDAN MİTİNGE

MİTİNG: AŞIYA DEĞİL DAYATMALARA KARŞI

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: “2 doz mRNA asısı olan vatandaşlarımızın ikinci doz üzerinden 5-6 ay geçtikten sonra hatırlatma dozuna ihtiyaç duyacakları öngörülmektedir” şeklinde bir açıklama yaptı. ‘Eksik aşılılardan’ sonra sağlık bakanı yine lügatimize katkıda bulunup ‘Hatırlatma Dozu’ şeklinde bir kelimeyi sanırım tıp literatürüne de bize de kazandırdı. Belki bu isimde bir doz vardır da benim haberim yoktur diye düşünüp tıp tarafına girmiyorum. Zaten alanım değil. Bu açıklama ile anlıyoruz ki yapılan her doz mRna (messenger Ribo Nükleik Asit) aşısı kısa bir süre sonra etkisini kaybediyor. Vücudumuzun hatırlaması için ‘hatırlatma aşısı’ olmanız gerekiyor. OlmaNIZ diyorum çünkü ben herhangi bir RNA aşısı olmayı düşünmüyorum.

Tabi önümüzdeki yıllar bize ne gösterir bilinmez ancak böyle giderse 6. 7. 8. dozlar hatırlatma bahanesiyle isteyenlerin vücuduna zerk edilecek. Hatta önümüzdeki sene 6 doz aşı olanlar için 7. Doz uyandırma dozuna ihtiyaç duyacakları öngörülmektedir diyebilme ihtimalleri yüksek olduğu için ‘uyandırma dozu’ kelimesini ben kazandırayım istedim.

Teknik olarak aşı karşıtı değilim. Eğer çok zorunda kalır isem eski teknik ile üretilmiş yani inaktif aşıyı tercih edeceğim. Sanırım dayatmalar böyle giderse aşı olmak zorunda kalacağım. Yine de sonuna kadar bekleyenlerden olacağım. Hem belki o zamana kadar TURKOVAC aşısını çıkarabiliriz de en azından yerlisini oluruz. Turkovac’ın da ekim ayında seri üretime geçeceği müjdesini de verdi sayın bakan. ‘Yiğidi öldür hakkını yeme’ deyiminden teşekkürlerimizi borç biliriz. Her ne kadar kendisi MRNAsever şeklinde görünse de, 3 ayda bir milli aşımızdan da bahsediyor sağ olsun.

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul/Maltepe’de ‘aşı karşıtı olmayan’ ancak ısrarla aşı karşıtıymış gibi dil birliği ile lanse edilen kişiler bir miting düzenledi. Açıkçası ben bu grubu ‘aşıya değil dayatmalara karşı’ şeklinde nitelendirmeyi doğru buluyorum. Çünkü aşı her ne kadar gönüllülük esasına göre denilse de uygulamaları ile tam bir dayatma örneği. Toplum sağlığı söz konusu olduğunda ferdi tercihler göz ardı edilebilir dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ancak, bahsi geçen sıvının çalışmalar henüz tamamlanmadığı için aşı olma vasfını kazanmamış olması meselesi var. Zaten ayrışma da bu noktadan çıkıyor.

Mitinge yaklaşık 300 bin kişi katıldığını öğrendik. Türkiye’de hiç aşı olmayan 18 milyon kişi olduğunu göze alırsak ve bu 18 milyon kişinin yanında en az bir kişinin de zorunda kalarak aşı olduğunu düşünürsek ortaya koskocaman 36 milyon rakamı çıkarabiliriz. Birçok kişi iş kaygısı sebebi ile zorunlu olarak aşı oldu. Ancak bu dayatmalara onlar da karşı. Tabi kimsenin aşı olanlar ile bir sorunu yok. E madem sorunu yok da neden aşı olmayanlar sorun gibi davranılıyor? Burada karşımıza bu konuyu sorun olarak önümüze koyan koca koca bakanlar/doktorlar/siyasiler/medya grupları çıkıyor. Lütfen değerli siyasiler/medya mensupları/doktorlar! 300 bin kişi takdire şayan bir şekilde, gayet medenice, insanca ve hiçbir olay çıkarmadan demokratik itiraz etme hakkını kullandı ve sessizce dağıldılar. Bu insanlardan size zarar gelmez. Lütfen onları ötekileştirmekten, itelemekten, sorunmuş gibi lanse etmekten vazgeçin.

Birde sosyal medya şakşakçıları, paralı trolleri, bilmediği konu hakkında fikir sahibi olanları var. Bu vatandaşlar işi ileriye götürerek HAİN damgası vurmaya kadar getirdiler konuyu. Yapmayın arkadaşlar ayıptır. Sizden farklı düşünen herkese ‘hain’ derseniz yarın aşının rengi değişirse onlar size ne desin istersiniz? Sonra ben İdama karşıyım deyince kızıyorsunuz bana. Vatan haini yaftasının bu kadar rahat vurulabildiği ülkemde, idam cezasına karşı olmak kadar normal bir durum yok benim için.

İtidalli olmakta fayda var. Lütfen kişisel tercihlerimiz için birbirimizi kırmayalım.

Selam ve Dua ile…