Hüner Coşkuner

03.03.2021
A+
A-

Osmanlı Musikisi’nin Türk Sanat Müziği oldurulma sürecini tam anlamıyla tartışmayanlar, iddiayı bir tarafa bırakarak bu müziğe hizmet etmeye çalışanları iğne ve çuvaldız yağmuruna tutmakta gecikmemişlerdir. Bu manzara, ikiyüzlülüğün Türkiye’nin milli sporlarından biri olduğunu gözler önüne sermektedir.

4 Şubat 2021’de vefat eden Hüner Coşkuner, rotasını iddianın belirlemesine izin vermeyen isimlerdendir ve sözü edilen müzik için mütevazılığından taviz vermeden ter dökmesine, repertuarında klasik dönem eserlerine de yer vermesine rağmen, Türkiye’ye özgü popüler ve popülist kültürü Türk Sanat Müziği ile buluşturanlar kadar ön planda tutulmamıştır.

Lise yıllarından itibaren müzikle ilgilenmeye başlayan Coşkuner, Emin Ongan yönetimindeki Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne yolunu düşürmüştür.

Bu kurumda müziğin pratiği yanında teorisini de kavrayan Coşkuner’in ders aldığı Ongan’ın adı Üsküdar Musiki Cemiyeti ile özdeşleşmiştir.

Coşkuner, sert üslubuyla bilinen Ongan dışında, Kalamış Kültür Musiki Cemiyeti’ni 1985 yılında kuran, TRT’de koro şefi olarak da çalışan Melahat Pars; tamburi Kamuran Yarkın ve bestelediği eserler Neveser Kökdeş’in eserleri gibi ritmik olan Feriha Tunceli’nin rahle-i tedrislerinden geçmiştir.

Sıralanan isimlerin geçmişi reddetmemekle birlikte geleceğin öneminin altını çizmeleri Coşkuner’i etkilemiştir.

Klasikler başlığını taşıyan iki albüm çıkaran Coşkuner, aslında, Lale ve Nerkis Hanımları Özdal Orhon’a bağlayan zincir içinde yer almayı istemiştir ama mihmandarlarının geçmiş kadar geleceği de zevahiri kurtararak ele almaları onun iğneyle kuyu kazmasını engellemiştir.

Popüler Türk Sanat Müziği olarak adlandırılabilecek türe ait çalışmaları da yorumlasa da, Coşkuner, bu türe tam anlamıyla dâhil edilemez çünkü klasik onu modernden daha fazla cezbetmiştir.

Emel Sayın örneğinden hareketle Popüler Türk Sanat Müziği solistleri oyunculuğu denemek için sinemada arz-ı endam ederlerken Coşkuner böyle bir tercihi aklının ucundan bile geçirmemiştir. Geçirmemesinde, popülerle yüzgöz olmak istememesinin payı büyüktür.

Yeşilçam Klasikleri adını verdiği albümüne, oyunculukta da performans sergilemek istemesinin değil, sinemaya izleyici olarak sevgi beslemesinin ürünü olarak bakmak gerekir.

Hayırseverliği solistliğinin gölgesinde kalmayan Coşkuner, sosyal sorumluluk projelerinde yer almış ve bu hareketiyle solistliğin tek başına yetmediğini anlatmak istemiştir.

İddiasız ve mütevazı duruş, neoliberal düzeneği bağrına basmakta gecikmeyen Türkiye’nin; kültür, sanat ve edebiyat ortamının simalarının da unuttukları hasletlerdendir. Etkili bir sese sahip olamasa da Hüner Coşkuner, hasleti baş tacı etmesiyle, kıymetin hakikaten bilincinde olanlarca her daim hatırlanacaktır.

Başka değerler gibi hasleti de metalaştıran ve nakde çevirme derdinde olanlaraysa; kültür, sanat ve edebiyat, yedi yabancı gibi bakmaktan kurtulamayacaktır.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.