İlişkilerde psikolojik sınırlar
İlişkiler üzerine konuşurken en sık duyduğum cümlelerden biri: “Onu çok seviyorum ama çok yoruluyorum.” Bu durum, bir çelişki değil. Sevgi, bir ilişkiyi başlatabilir ama sürdürebilmek için sadece sevgi yetmez. Ruhsal sağlamlık, karşılıklı denge ve özellikle psikolojik sınırlar, sağlıklı ilişkilerin temel taşıdır.
SEVİYORUM AMA YORULUYORUM
Psikolojik sınırlar, kişinin duygusal ve zihinsel alanını koruma kapasitesidir. Kimin ne kadar yaklaşabileceğine, neyi paylaşmak istediğimize, hangi yükleri alıp hangilerini alamayacağımıza karar verdiğimiz görünmeyen çerçevelerdir. Ve evet — en çok da sevdiklerimizle kurmakta zorlanırız bu sınırları.
İYİ NİYETLE BAŞLAYAN YIPRANMA
Partnerini mutlu etmek isteyen, onu anlamaya, destek olmaya çalışan kişi bir süre sonra kendini tükenmiş hissedebilir. Neden mi? Çünkü sınır koymadan verilen her destek, bir noktadan sonra yük hissi yaratabilir. Bir ilişkide sadece “vermek” varsa, zamanla “tükenmek” de olur.
HAYIR DEMEK, REDDEDİLMEK DEĞİLDİR
Sınır koymak, karşımızdakini sevmediğimiz anlamına gelmez. Aksine, ilişkiyi daha sürdürülebilir kılmak için “kendini koruma” halidir. Bazen yorulduğumuzu söylemek, yalnız kalmak istemek, sessizleşmek; ilişkiyi bitirmez, nefes aldırır.
BAĞLILIK MI, BAĞIMLILIK MI?
İlişkide sınırlar belirsizleştiğinde, bireyler kendi kimliğinden uzaklaşabilir. “Onu üzmemek için her şeye katlanıyorum.” “Ben susarsam daha az kavga oluyor.” Bu cümleler, sevginin değil, sınır kaybının işaretidir.
SINIR KOYMAK ÖĞRENİLEN BİR BECERİDİR
Bazı bireyler çocukluklarından itibaren hep “uyumlu, fedakâr, sessiz” olmaya yönlendirilmiştir. Bu kişiler için sınır koymak bencilce görünür .Oysa gerçek şu: Kendini gözetmeyen biri, uzun vadede başkasını da gözetemez. Sınır koymak, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir.
YERİNE: SEVGİNİN DE BİR ALANI OLMALI
İlişkilerde tükenmişlik yaşamak; sevgisizlikten değil, sınır eksikliğinden kaynaklanır. Bir ilişki ancak iki birey kendi içsel alanlarına sahip çıkabildiğinde sağlıklı kalabilir. Çünkü sevmek, başkasını “içeri almak” kadar, kendinde kalabilmeyi de içerir.