İsmet Özel-1

10.05.2021
A+
A-

Poetikasını 60’lı yıllarda biçimlendirmesine rağmen, 70’li ve 80’li yıllarda adından söz ettiren ve çocuk merkezli dili propagandist söylemin alanına taşıyan Ergin Günçe, evin her türlüsünden kaçma hakkını kullanan politik duruşlu çocuğun şiirini kaleme almıştır.

Politik duruşlu çocuk imgesi, ithal edilmiş “Ortodoks Marksizm”i kalkan olarak kullanan “Toplumcu-Gerçekçi” şairlerce kabul görmemiştir çünkü bu şairler için aslolan politik değil siyasi bir söylem geliştirmektir. Bu söylem de, ithal edilmiş “Ortodoks Marksizm”den nasiplenmelidir. Bilindiği gibi, İthal olsun olmasın “Ortodoks Marksizm” sınıfsal bir mücadeleyi önemsediği için, mücadelesini kurgusal alana taşıyan, sadece edebiyatın değil, sanatın da bu ilkeden sapmamasını istemiştir. Ergin Günçe, propagandist söylemini, siyasi bir kulvarda ilerlettiğinde, ithalat düşkünü “Ortodoks Marksist”lerle verimsiz tartışmalara gireceğinin farkında olduğu için siyasi kulvar yerine politik alanı tercih etmiştir. Zaten belirli bir kampın değil, insanın gerçeğini anlatma derdi onu politik alana taşımakta gecikmemiştir.

“Geceleyin Bir Koşu” adını verdiği ilk şiir kitabını, 1966 yılında yayımlayan İsmet Özel ise, politik duruşlu çocuk imgesini benimsemekle birlikte, çocuğun eksikliklerini gidermek düşüncesiyle politik delikanlı imgesini poetikasının merkezine yerleştirmiştir.

Politik çocuk evin her türlüsünden kaçma hakkını kullanırken, politik delikanlı, kaçmadan önce, babanın arada bir göründüğü, annenin ise her daim başköşedeoturduğu evi iyice özümsemeyi istemiştir.

Politik delikanlının şiirlerini olgunlaştırmaya başladığı yılların “Toplumcu-Gerçekçi” dünyası evi reddederek sokağa çıkmış, kendisini bu şekilde tanımlamayan edebiyat ise evde konaklamayı tercih etmiştir. Bu edebiyat için sokak travmanın başladığı yerdir. Sokağa çıkarak tedavisi mümkün olmayan rahatsızlıklar yaşamamak için yıllardır gerçekleştirdiği fiilin üzerinde ısrarla durmuş, adımını evin dışına atmamıştır. Evden çıkması gerektiği zamanlarda yöneldiği yerlerin de evin huzurunu hissettirecek yerler olmasına dikkat etmiştir.

Sokağın her noktasını arşınlayan politik delikanlıya evi özümsettiren saik, evin vazgeçilmezliği değildir. O, sokakta söyleyeceklerinin yerini bulması için, yolunun önce evden geçmesi gerektiğine inanmaktadır. Yoksa sokakta da, evi reddedenlerle aynı safta bulunmadığı gibi, ev huzurunu sokakta arayanların yanında bulunmak gibi bir anlayışın peşinden de koşturmamıştır.

Sokakta da ev huzuru arayanlar, ona göre, evin sadece salonunda soluklanmışlardır. Evi her yeriyle özümseyerek, bedenini ve ruhunu sokağa bırakan politik delikanlı ise, evde olduğu gibi sokağın da her yerini özümsediği için, sokağın eve benzemesini beklememiştir. Politik delikanlıya ev, GastonBachelard’ın vurguladığı gibi her mekânın kendisine özgü bir poetikası olduğunu kavrattığı için sokakta bir ev arama çabasını harcamamış, sokağı, sokak olarak konumlandırma mesaisine girişmiştir.

Politik delikanlı, sokaktan önce evin her yerini kolaçan ederken başköşede oturan annesi, onu yönlendirmemiştir. O, evi, annesinin niçin başköşeye oturtulduğunu sorgulamak değil, anlamak için kolaçan etmiştir.

Annesi başköşeye, sadece, arada bir görünen babanın yokluğunun hissettirilmemesi için oturtulmamıştır. Arada bir göründüğü için, babası olarak değil, sadece baba olarak gördüğü erkeğin yerini dolduran aslında politik delikanlıdır. Politik delikanlı, baba sıklıkla görünmese de annesinin kendisine yeteceğini düşündüğü için ona başköşeyi layık görmüştür. Baba, onu, annesiyle dünyaya getirmekle işinin nihayete erdiğini düşündüğü için, arada bir değil de sıklıkla görünecek olsa da, babası olarak değil sadece baba olarak kalmıştır. Annesi ise, onu, sokakta ya da evin salonunda değil, salona açılmayan odaların birinde dünyaya getirdiği, yolunu sokağa düşürse de, bir an önce evinin yolunu tuttuğu için politik delikanlı tarafından, sorgulanmadan başköşeye oturtulmuştur.

Politik delikanlının selamı sabahı eksik etmediği in-sanların birçoğu mürekkep yalamış, rahle-i tedristen geçmiş insanlar oldukları halde söz, evden açıldığında sadece salondan söz ettikleri halde, annesi, mektep görmemiş haliyle, evin, salon dışındaki yerlerinden daha çok söz ettiği için annesinin yerinin başköşe olduğuna karar vermiştir.

O, annesinin siyasi değil politik delikanlısıdır. Annesi de onun gözünde politiktir. Onu dünyaya getirmesi, evin salon dışında yerlerinin olduğunu, o yerlerin de salon kadar işe yaradığınıhatta salondan daha kullanışlı olduğunu, salonun zeminini hazırladığını bilmesi, politikayı ne kadar özümsediğini net bir şekilde göstermektedir.

Kanının deli gibi akması onu siyasi kulvarlara savurmamıştır çünkü çocukluğu da bu savrulmalarla yüzgöz olmaması için, annesinden politik bilinç özümseyerek geçmiştir.

Babanın, arada bir görünmesine rağmen evde kurduğu otorite bile, annesinin bu otorite karşısında çocuğunu, dolap çevirme anlamında değil, strateji belirleme bağlamında politik olması için dizinin dibinden ayırmaması, onun siyasi kulvarda soluk almasını engellemiştir.,

Babayı sokaktan önce evde sorgulaması için evi, her yönüyle tanımayı annesinin, hem kendisi, hem de hayat karşısındaki duruşuyla kavrayan politik delikanlı, adımını sokağa attığında, her cümleyi, aslında, annesini anladığını, babayı ise sorguladığını gözler önüne sermek için kurmuştur.

Bünyesinde totaliterliğe de dar sayılamayacak bir yer ayıran otoritesiyle baba, yani paradigma, annesi yani gelenek gibi her yerdedir ancak, her yeri, istediği gibi hareket edeceği, olabildiğince geniş bir salon olarak tasavvur etmektedir. Evin herhangi bir odasında ya da her hangi bir yerinde totaliterliği kuşanmış otoritesini, sorun yaşamadan kullanabileceği halde, illaki salonu tasavvur etmekte diretmesi, sadece klostrofobiyi değil, arada sözümona rahatlığı da sağladığını, karşısındakilerinin gözüne sokabilmek içindir.

Bedeninde ve ruhunda politik delikanlıyı konumlandıran İsmet Özel, çıktığı sokakta, arada bir varlığını hissettiği paradigmayı, yine arada bir görecek ve özümsediği geleneğin sayesinde, paradigmanın uzantılarıyla değil, bizzat paradigmayla hesaplaşanların safına geçerek politik delikanlılığının zaaf yutkunmaması için elinden geleni yapacaktır.

Aynı safta yer aldığı isimlerden sözgelimi Ergin Günçe gibi şairlerin dinsel bağlamda sessiz kalmaları, paradigmanın her uygulamasına karşı tavır takındıkları halde, dinsel bağlamda ağızlarını bıçak açmaması Özel’i bulunduğu saftan ayırmıştır.

Burada özellikle vurgulanması gereken, Özel’in “Ortodoks Marksizm”in her türlüsünü çuvaldızlayan isimlerden özellikle, dinsel bağlamda ayrı düştüğüdür. Yoksa, Özel, “Toplumcu”luğun propagandaya açılan kapısını kapatmayı aklının ucuna hiçbir zaman getirmiş değildir. Dinsel bağlamı Özel, “Toplumculuk”a manevi bir boyut katmak, manevi boyut elde edince söylemini benimsediği hareketin kuvvet ve dirayet kazanacağına inandığı için gündeme getirmiştir.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.