Kendine vakit ayıranların adresi

MELİKE TİMUR
Bir zamanlar haberlerini yaptığı kişilerin şimdi haber konusu olan, sıra dışı bir kadınla birlikteyiz. Gazetecilik kariyerini bırakıp seramik sanatına gönül veren ve kendi atölyesini kuran Özden Dalkılıç, Aden Atölyesi’nin kapılarını bize açtı. Hem sanatına hem de hayatına dair samimi bir sohbet gerçekleşti.
ÖNCEDEN HABER YAPARKEN, ŞİMDİ HABER KONUSU OLDUNUZ. BUNUN HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Şimdi masanın diğer tarafında geçtim aslında. İlk olarak artık daha çok anlayabiliyorum o insanların neler hissettiğini. İkincisi de gurur verici çünkü herkesle haber yapılmıyor yada herkese gidip röportaj talebinde bulunmuyorsun bunu gelip seninle yapmak istemeleri kıymet veriyor insana o güzel ve gurur verici bir durum. Demek ki diyorum yaptığım şeyi güzel yapıyorum ki böyle bir talep oluyor ve insanlar beni haber yapmak istiyorlar diye düşünüyorum. Demek ki doğru yoldayım yaptığım şeye doğru yerden gidiyorum diye düşünüyorum. Diğer taraftan tabi ki gurur verici ama çok da benim açımdan büyük bir değer atfedeceğim bir durumda değil. Severek yaptığım bir işin takdir görmesi gibi düşünüyorum. Çok sansasyonel bir şey yapmıyorum en azından. Güzel olduğu ve kıymet verildiği için şuanda bu sandalyede oturuyorum diyorum. Bu insanın tabi ki çok hoşuna gidiyor, gurur veriyor.
ATÖLYE FİKRİ NEREDEN GELİŞTİ, EĞİTİMİNİ ALDINIZ MI, ŞUAN DA BURADAKİ PROJELER NEYİ AMAÇLIYOR?
Eğitim için çokça kurslara gittim. Seramik ile ilgili seramik atölyelerine katıldım, seramik kurslarına gittim, belediyelerinkine gittim, özel kurslara gittim ama gittiğim ilk başlarda hiç böyle bir fikrim yoktu tabi. Kendime bir gün atölye açarım da benimde bir seramik atölyem olur diye değil. Dediğim gibi yapmayı çok seviyordum ve o yüzden gidiyordum. Sonrasında işte basın sektörünü bıraktım, çocuğum oldu büyümeye başladı artık ben evde oturmaktan sıkılmaya başladım ondan sonra böyle bir atölye fikri gelişmeye başladı o zaman kulakları çınlasın saygı ve hürmetle andığım Serkan diye bir hocam vardı. Gittiğim bir seramik kursunda tanıştık ve bana hakikaten her konu da çok destek oldu. Şuan da İngiltere de bu işe devam ediyor. Günün hangi saati olursa olsun sürekli arardım, mesaj atardım. Fırın alacağım nasıl bir fırın almalıyım, çünkü evet yeteneğiniz olabilir. Bu işi kendi kendinize öğrenmiş olabilirsiniz bir eğitim almadan ama bir nokta da teknik destek olmak zorunda. En basitinden bir fırının var ve o fırını alırken hangi fırını alman gerektiğini bilmen gerekiyor. Aldın fırını nasıl çalıştırman gerektiğini bilmen gerekiyor. Bir takım teknik detaylar var ve onu öğrenebilecek bir akıl hocası her zaman gerekli bence. Dediğim gibi Serkan hoca bana bu konularda çok yardımcı oldu. Sonrasında akış içerisinde kendin de öğrenebiliyorsun üzerine bir şeyler mutlaka katıyorsun ama yine de elinden tutan birinin olması bence önemli. O yüzden ben atölyeye gelen çok öğrenci geldi gitti, yaklaşık 4 yıl oluyor atölye var. Hobi olarak gelip bir süre sonra ‘ay bende mi atölye açsam’ diyen çok öğrencim oldu. Hiçbirisine hayır demem. Bana ne sorarlarsa, hangi konuda destek isterlerse hepsine varım. Asla bilgimi de saklamam. Asla açarsa bana rakip olur gibi düşünce yok kafamda. Herkesin rızkı kendinedir o bir kere kesin. Bir noktadan sonra iyiyi kötüyü ayırt edebilecek insanlar var. Herkes atölye açsın tamam ama kötü yapıyorsa veya başarısızsa bir nokta da bitecektir. Çünkü benim açmama da vesile olan insanlar olduğu için ben de birilerine vesile olabilirim neden olmasın.
ATÖLYEYE KATILIM NASIL SAĞLANIYOR?
İnstagram üzerinden çok yoğun çalışıyorum. Çünkü artık günümüz sosyal medya üzerinden döndüğü için orada paylaşımlar yapıyorum. Günlük work shop dediğimiz şu aralar çok popüler olan böyle bir çalışma var 3 saatlik bir dilim içerisinde çok fazla work shop var. Ben çok taraftar değilim ona. Nedeni ise tamam 3 saat çok keyifli vakit geçirebilirsin bunu da yapıyorum. Work shop’a katılımlar oluyor. Sonrasında şöyle bir şey olabilir. 3 saat geldin burada çalıştın, ben bunu devam ettireyim diyorsan kursiyer olarak devam ediyorlar. Onun için güzel bir aşama. Yada hiç böyle bir devamlılık düşünmüyorum sadece 3 saat arkadaşlarımla eğlenceli vakit geçirmek istiyorum diyenlerde geliyorlar. Dediğim gibi sosyal medyadan duyuruyorum bunları. Tarih veriyorum, saat veriyorum ve insanların katılım durumuna göre böyle bir etkinlik gerçekleştiriyorum ama hep düzenli kursiyerler benim daha çok potansiyelim.
BURADA BİR ÇOK ESER VAR. BU ESERLERİ HERHANGİ BİR SERGİDE İNSANLARIN BEĞENİSİNE SUNMAK GİBİ BİR PROJENİ, HEDEFİNİZ VAR MI?
Çok istiyorum aslında bir sergi açmayı. İki tür sergi planı var kafamda. Birincisi sadece öğrencilerimin ve kursiyerlerimin yaptığı ürünlerden oluşan bir sergi olmasını hayal ediyorum. İkincisi de sadece kendi yaptığım ürünlerden, objelerden oluşan hayal dilimi var sergi hayalim var ama ikincisi için biraz vakit yaratıp çalışmam lazım. Öyle bir niyetim var istiyorum açıkcası.
ATÖLYENİN BİR HEDEF KİTLESİ VAR MI?
Öncelerde bir hedef kitlesi belirlememiştim kendi kafamda ama ister istemez yol giderken orada o hedef kitle oluşuyor ister istemez. Şuan çok sevdiğim bir hedef kitlem var. Yaş aralığı değil benim için önemli olan ama kendine vakit ayırmayı seven insanlar benim hedef kitlem. Hepimiz günümüz koşullarında çok yoğun çalışıyoruz, herkes bir koşturma içerisinde o koşturma içerisinde kendine haftada bir gün 3 saat bir vakit ayırabilen insanlar en sevdiğim insanlar. Çünkü kendine kıymet verip, kendine vakit ayırıyorsun demektir bu. Benim kursiyerlerimin yüzde 80,90’ı iyi kariyerleri olan, akademisyen, diyetisyen, pedegog, öğretmen her sektörden gelen kursiyer katılımcım var ve akşam gruplarım var özellikle bunlar için. Günün bütün yorgunluğunu, bütün stresini atıyorsun çünkü çamur öyle bir şey. Atölyemin adı Aden oğlumun adı.