Kent Bursa’dan ulusal ekrana: Genç haberci Sevda Yaman’ın başarı öyküsü

Kent Bursa’dan ulusal ekrana: Genç haberci Sevda Yaman’ın başarı öyküsü
15.10.2025
A+
A-

YASEMİN ÖZKEREM / RÖPORTAJ

Kent Bursa Gazetesi’nde staj yaptıktan sonra kariyer yolculuğuna Show TV ve Star TV gibi kurumlarda devam eden genç ve başarılı haberci Sevda Yaman, bu kez Kent Bursa Gazetesi mikrofonuna konuştu. Kariyer yolculuğunu, karşılaştığı zorlukları ve bundan sonraki hedeflerini anlatan Bursalı Gazeteci Sevda Yaman, ayrıca genç meslektaşları için verdiği tiyorlarda gençlerin, hayallerinden asla vazgeçmemeleri gerektiğini söyledi.

Bursa’ya olan özlemini dile getirirken, neredeyse 81 ilde haber yaptığını belirten Yaman, Bursa Medyası’nın Bursa için daha fazla haber yapması gerektiğini de ifade etti. Kent Bursa Gazetesi’nin sorularını cevaplayan Yaman,  “Bursa daha fazlasını hak ediyor” dedi.

Meslek kariyeri yolculuğun nasıl başladı ve sonrasında neler yaşadın?

Henüz üniversitedeyken başladım mesleğe. Özel bir okulda okudum. Benim gibi bir arkadaşım çalışıyordu okulda. Onlar hem çalışıyorlardı hem okuldan burs alıyorlardı. Ben özel üniversiteyi tam burslu kazanmama rağmen, mesleği öğrenmek, mesleğe bir an önce adım atmak adına herhangi bir karşılık almadan üç yıl boyunca gönüllü olarak asistanlık yaptım. Okulun medya biriminde başladım. Çok izledim çok bekledim, sıram geldiğinde o mikrofonu ilk tuttuğumdaki yüzümde oluşan o gülüş hala katıldığım tüm canlı yayınlarımda mevcut. Üniversite bitiş tarihi ne yazık ki pandemi dönemine denk geldi. Bu süreçte akademisyen olarak kalmalı mıydım ki hocalarımın benden isteği buydu yoksa içimdeki o özgür ruhu yaşamalı mıydım işte en çok ikilemde kaldığım kısım burası oldu. Ben tüm hocalarıma rağmen özgürlüğü yaşam sahanın kokusu dedikleri o kokuyu tadabilmek için üniversite bittikten sonra Türkiye’ye geri döndüm. İlk stajımı Kıbrıs’ta diğer stajımı ise kendi memleketim olan Bursa’da ki “Kent Bursa Gazetesi’nde gerçekleştirdim. Staj süreleri hep bilerek uzatmak istedim ve öyle de oldu. Yerel gazetede ilk kez staj yaparken o kadar heyecanlıydım ki o özel haberler o çekimlerim bana ait olması bütün sözcüklerin benim kalemimden çıkması beni inanılmaz mutlu ediyordu. Staj sürecim bittikten çok kısa bir süre sonra yine kent Gazetesi’nde ilk kez gazeteci kimliğimle işe başladım. Çok yoruldum çok savaştım ama mücadeleden hiç vazgeçmedim. Kendi gazetesinde sadece muhabir olarak değil yeri geldi sosyal medya haberciliği yeri geldi editörlük yaptım. Gazetenin o tozlu sayfalarını ciğerlerime sindirdim. Matbaaya gözüm alana kadar baktım. O gün kendime ‘işte buradayım ve başlıyoruz’ dedim. Kent Bursa Gazetesi’nde bir süre çalıştıktan sonra İstanbul’da Show TV’de yayınlanan gündüz kuşağı programından bir teklif aldım. “Didem Arslan Yılmazla Vazgeçme”.  Son kelime benim hayattaki varoluş sebebim. Yaklaşık 3 buçuk yıl Show TV bünyesinde çalıştım. Kısa bir dönem istihbarat masasındaydım ve ardından piştikten sonra elbette bu defa Show TV’nin mikrofonunu elime aldım ve sahaya çıktım. Ulusal basında ilk anonsu mu unutmak mümkün değil. Program bir gündüz kuşağı programıydı ve faili meçhul: kayıp dosyalar ile ilgileniyorduk. Aslında bizim sektör de bu alan insan psikolojisinin çok fazla kaldıramayacağı bir alan. Ama direndim çünkü umutlarım vardı, vazgeçmemem gerekiyordu. Çünkü her şeyden önce Bursa’daki hayatımı bırakıp yepyeni bir hayat inşa etmek için İstanbul gibi bir yere gelmiştim. Belki bunu okuduğunuz da İstanbul deyince gülüp geçeceksiniz ama bir valizle koca şehirde kalmanın ne demek olduğunu yaşadığınız da büyüyorsunuz aslında. Tüm bunlar yaşanırken yaşım henüz, 24 idi.  Benim yaşımdaki birçok arkadaşım farklı hayaller peşindeydi. Ama ben iş için mücadele etmeye aslında 19 yaşında başladım. Çok uzun bir süre Show TV’de çalıştıktan sonra kısa bir habercilikten deneyimim oldu. Tüm İstanbul’un tek muhabiriydim haber kanalında. Ardından çok kısa bir süre sonra Star TV’de yayınlanan farklı bir gündüz kuşağı programında yer almam teklif edildi. Yeni bu günün kuşağı programında da faili meçhul dosyalar ağır hayatlar çok dinlemeler fazlasıyla SORUNLAR vardı. Ancak elimde tuttuğum mikrofonum bir kapıyı açacağına emindim.

ULUSALDA DİŞİ DİŞİNE MÜCADELE

Ulusal ile yerel haberciliğin arasındaki farkları, olumlu ve olumsuz şekilde karşılaştırarak, anlatır mısın?

Nereye gitmek istediğini ve bu yolculuk esnasında kim olmak istediğini biliyorsan kimliğini ona göre belirliyorsun. Yerel basınında çalışırken haberler ertesi güne yetişeceği için bir nebze olsun içim rahattı ama hep o gazete matbaaya gitmeden önce son dakika takibi yapılması gerekiyor. Tabi bununla birlikte yerel gazetede çalışırken her zaman özel olanın peşindeydim özel haberi ben bulmalıydım ve ilk kez benim yer aldığım gazetede yapılmalıydı bu haber. Aslında haberciliğin hem ulusal hem yerel anlamda heyecanını yitirmemesi de bundan kaynaklı. Yerel basınında çalışırken daha çok bildiğin yerler daha fazla gördüğün insanlar daha fazla hâkimiyetin oluyor bu en şanslı olunabilecek konulardan biri.  Ancak ulusal basınında haber atlatmak gittiğim yerde senin gibi birçok muhabir arkadaşının olması ve onlardan farklı bir haber yapman tamamıyla dişi dişine mücadele. Ancak ulusal basınında da gittiğin her kapıda bir noktada kolaylık bulabiliyorsun.

“DEFALARCA KEZ SÖZLÜ VE FİZİKİ ŞİDDETE MARUZ KALDIM”

Kadın bir haberci olarak ulusal yayınlarda ve habercilikte ne gibi zorluklar yaşadın?

Aslında tüm kadın meslektaşlarım gibi defalarca kez sözlü ve fiziki şiddete maruz kaldım. Faili meçhul dosyalarla ilgilenirken insanların psikolojisini anlamak adına birçok kimliğe bürünebiliyorsun. Ancak büründüğünü her kimlikte unutmaman ve kaybetmeme gereken tek şey “kadın bir gazeteci olman.” Sözlü ve fiziki şiddetlerin yanı sıra gittiğim bölgelerde ne yazık ki toplum ahlak yapısından kaynaklı olarak yeri geldi aşağılandım. Ancak bunların hiçbiri beni ait olduğum kimlikten çıkarmadı. Dosyaların yanı sıra hayatımın döngü noktası olan 6 Şubat depreminde kadın olmanın ne kadar zor olduğunu ilk kez o gün anladım. Bilinçli olarak gördüğüm ilk faciaydı bu. Ölümler kayıplar beni bu kadar etkilemiyorken 6 Şubat depremi denildiğinde hala yutkunurum.

Özellikle yeni nesil gazetecilik eğitimi alan meslektaş adaylarına ve mesleğe yeni başlayan meslektaşlarına neler söylemek ve ne önerilerde bulunmak istersin?

Eğer gerçekten birinin hayatını değiştirebileceğinize inanıyorsanız lütfen vazgeçmeyin. Çünkü ben bu yola bu niyetle başladım. Ve dokunduğum her insanın hayatını değiştirdiğime inanıyorum. Anlatmaktan önce dinlemeyi bilin. Çünkü karşımızdakilerin söylemleri aslında bizi harekete geçirir karşımızdakinin ne istediği ne istemediği, gerçeğin ne olduğu yalnızca onları dinlemekle geçer. Bir kalıba sığmayan hep daha fazlasını yapabileceğinize inanın. Mücadele edin çünkü o dipsiz kuyunun sonundaki ışığı yalnızca siz görürseniz kuyu anlamını yitirir.

“BURSA BUNDAN DAHA FAZLASINI HAK EDİYOR”

Bundan sonraki kariyer hedeflerin neler olacak?

Yine sahada olmak yine insanlara dokunmak istiyorum. Yaklaşık 5-6 yıl kadar daha sahadan alacaklarım var diye düşünüyorum. Alacaklarım tamamıyla insanlara bir şeyler vermek, onları anlamak dinlemek. Çünkü bizler birilerinin sesiyiz kimin sesi ya da kimlerin sesi olursak rotamız oraya çevrilir.

Son olarak Bursa’yı yerel basın anlamında değerlendirdiğinde neler söylersin?

Bursa benim doğduğum ancak doyamadığım şehir. Neredeyse 81 vilayeti gezdim ve elbette herkesin memleketi kendine özeldir. Ama Bursa bir başkadır nefes almaktır yaşamaktır varlığını hissetmektir Bursa. Tüm meslektaşlarımın elinden geldiğince Bursa’yı anlattığını haberlerde ve meslektaşlarımla kurduğum ilişkilerde görüyorum. Ancak Bursa bundan çok daha fazlasını hak ediyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.