KUZEYDEN GELEN ASLAN

Son günlerde büyük tartışma konusu haline gelen, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Türkiye ziyareti ile ilgili komplo teorileri havalarda uçmaya devam ediyor. Kısa bir izahtan sonra, biz farklı bir bakış açısı ile yazmaya çalışalım inşallah.

Devletlerin Dostları Yoktur , Çıkarları Vardır

Ben-i İsrail kavmini sevmemek, düşman olmak için yüz binlerce neden sayabiliriz. Tarih boyunca misafir olarak olsun yada yerleşik olarak kaldıkları yerlerde sürekli bir kaos ve kargaşa ortamının ortasında bulunmaları tesadüf olarak nitelendirilemez. Hatta Peygamber efendimiz zamanından önce gönderilen peygamberlerin büyük bir çoğunluğunun İsrail oğulları kavmine gönderilmesi, ıslahı zor bir millet olduklarını göstermektedir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen 24 bin peygamberin çok büyük bir kısmının İsrail oğullarına gönderildiği, İsrail oğullarının ise neredeyse her gün bir peygamber katlettikleri söylenegelmektedir.

Günümüzde dünya konjonktürü değişmiş olsa da bu kavmin barışçıl davrandığını söylemek doğru bir yaklaşım olmaz. Eğer bir yakınlaşma var ise kesinlikle kendi çıkarınadır.

Kutsal Kitapta Kuzeydeki Aslan

Her ne kadar Tevrat tahrif edilmiş olsada, bazı ayetlerin bozulmamış olduğu öne sürülmektedir.

Tevrat’ın bozulmamış bölümlerinden olan Bab 4’ün Yeremya bölümünde kuzeyden gelen aslanın, Yahudi devletini yıkacağını yazar. “Yehuda’da bildirin ve Yeruşelim’de işittirin; Memlekette boru (siren) çalın. Yüksek sesle bağırın ve deyin : Toplanın da duvarlı şehirlere (sığınaklara) girelim. Siyon’a doğru bayrak kaldırın (ya teslim olun); (ya da) kaçıp sığının. Durmayın! Çünkü ben (Yehova), Şimalden (Kuzeyden üzerinize) bela ve büyük kırgın getireceğim! Arslan yerinden kalktı. Ve milletleri helak edici (kavim) yola düştü. (O), Şehirlerin harap olsun, oturanı kalmasın diye, senin diyarını viran etmek için yerinden kalktı” (Yeremya, Bap 4, Ayet 57).

Bu aslanın ise Türkiye olduğu gerçeği göz ardı edilemez bir gerçektir. Ancak zaman bu zaman mıdır bilinmez. Doğrusunu Rabbim bilir.

Sahih bir Hadisi Şerif’te; “Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82) şeklinde bahsedilir.

Gelelim madalyonun farklı bir yüzüne…

            Türkiye ile İsrail arasında yakınlaşma olacağını bundan 2-3 yıl kadar önce yazanlardanım. Asla müneccimlik iddiam yoktur. Sadece gelişmeleri takip ederek analiz yapmaya çalışıyorum.

Ukrayna ile Rusya arasında başlayan krizin/savaşın/operasyonun (artık siz nasıl diyorsanız) gidişatı yanında bu günlerde Türkiye – İsrail yakınlaşmasına sebep olacağı, aslında Kırım’ın ilhak edilmesinden beri belliydi.

Dünya doğalgaz kaynağının üstünde oturan Rusya’nın, Avrupa’ya “gazı keserim” şeklinde parmak sallamasının yanında, İsrail’e ait olan East-Med boru hattı projesinin Türkiye’nin Libya ile münhasır ekonomik bölge anlaşması ile baltalanması, İsrail’i Türkiye’ye mecbur bıraktı. Tabi ‘devletimizin’ stratejik hamlesi ile ülkemizin transit geçiş hattından elde edeceği ciddi geliri ayrı bir makale konusu olsada, Avrupa’nın Türkiye’ye olan bağımlılığını daha da artıracaktır. Keza iptal edilen Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının faturası Avrupa’ya ağır olacaktır. Bununla birlikte Türk Akım doğalgaz hattı ile Rus gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmektedir. Şimdi birde İsrail gazının Türkiye üzerinden geçecek olması ihtimali de doğalgaz konusunda tam bağımlı hale gelmesine sebep olacaktır.

(İsrail Doğu Akdeniz’de çok ciddi bir rezerv bulduğunu dünyaya duyuralı çok olmadı )

Stratejik Akıl Nerede

İşte tam da burada! Eğer ‘devletimiz’ İsrail’in East-Med projesine balta vurmasa, Rusya ile ilişkileri denge politikası üzerine bina etmeseydi, bugün bu satırları yazabiliyor olmazdık.

İkinci en büyük rezerv ise İran’da olması yakın gelecekte Türkiye ile İran arasında ilişkilerin üst düzeye çıkmasına neden olacaktır. Azerbaycan ile İran arasına nifak sokmaya çalışmalarının nedeni işte tamda budur. Azerbaycan İran ve Suriye ile ilgili olan tüm konuların muhatabı doğrudan Türkiye’dir.

Bağımlılığı gitgide artan Avrupa’ya karşı, tüm transit enerji hatlarının üzerinde bulunan Türkiye’nin elini her geçen gün güçlendirmektedir. Dışa bağımlılık ülkelerin korkulu rüyasıdır. Dışa bağımlı olan bir ülke, rakip devletlerin hegemonyası altında ezilmeye mahkumdur.

Yunanistan başbakanı Miçotakis ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, Herzog’un Türkiye ziyaretinin hemen ardından neden Türkiye’ye gelmek için sıraya girdiğinin yorumunu size bırakıyorum.

#DevletimizeGüvenin

Selam ve Dua ile…