Langston Hughes

19.07.2021
A+
A-

Türkiye’de artık elitist reflekslerin müziği olarak görülmeyen Caz, edebiyatla, gerçek anlamda Francis ScottKeyFirtzgerald’ınCaz Çağı Hikâyeleri adlı eseriyle tanışmıştır.

Türkiye’de Muhteşem Gatsbyisimli romanıyla da bilinen Firtzgerald dışında, James Baldwin’in metinlerinde de bu müziğin tınısını hissetmek mümkündür.

Firtzgerald ve Baldwin gibi, gözlerini Amerika Birleşik Devletleri’nde dünyaya açan ve doğduğu ülkede vefat eden LangstonHughes sayesinde ise Caz, şiirin merkezine oturmuştur.

Afro- Amerikan şairlerin, yirminci yüzyılın başlarında Harlem’de başlattıkları HarlemRönesansı’nın, dikkatleri daha fazla çeken imzalarından Hughes, dizelerinde sadece Caz’ı değil, Blues’u da ağırlamıştır.

Harlem’de yaşanan bu hareketin, Ortaçağ sonrasında kendisini hissettirenindeki gibi geçmişin, zevahiri kurtarmadan incelemeye yaslandığı, gökten zembille inmediği unutulmamalıdır.

1 Şubat 1902’de, MissouriJoplin’de, travmadan travma devşiren bir ailede doğan Hughes, çocukluk yıllarını Kansas’ta büyükannesiyle geçirmiştir çünkü ebeveyni, o tay durma dönemine gelmeden yollarını ayırmıştır.

Büyükannesinin dizinin dibinde dinlediği masallar ve hikâyeler, Hughes’un hem poetikasının zeminini hazırlamış, hem de ona politik bilinç aşılamıştır.

Büyükannesinden ilham alarak Karaderili Tarihi’ni elifi elifine inceleyen; Friedrick Douglas, SojuernerTrouth ve bu çalışmaları gerçekleştirenleri bünyesinde toplayan Crissdergisinin yöneticisi Web Do Bois ile ahbap olan Hughes, artık sadece bu alanda ter dökmeye başlamıştır. Maden Mühendisliği’nde okuduğu Columbia Üniversitesi’nden de soluğunu Crissdergisinin yayımlandığı Harlem’de almak için ayrılmıştır.

1926’da yayımladığı ilk şiir kitabı TheWearyBlues (Yorgun Blues)Harlem’i odağına alan Hughes, Criss’te edindiği birikimle Fire dergisini çıkarmıştır.

Zora NealeHurston gibi kalburüstü kalemleri çatısının altında toplayan Fire’da şiirlerini yayımlamayı sürdüren Hughes, şiirlerinde Karaderili Tarihi’nin izini sürmüş ancak refleksif tavır geliştirmediği için milliyetçilik ve hatta ırkçılığa direksiyon kırmamıştır.

Edebiyatı politikanın içinden okuması, Martin Luther King, Malcolm X ve Nelson Mandela gibi siyasetin içinden gelmekle birlikte politik bilinci önemseyen simaların şiirdeki karşılığı olan Hughes’u siyasi değil, politik duruşlu bir şair aşamasına getirmiştir. Her dizesi belirli bir ideolojik kampın değil, yüzyıllardır süren trajedinin sözcülüğünü üstlenmiştir.

Aktivizmi iliklerinde her daim hisseden, Ben Amerika’nın kırık kalbiyim diyenHughes’unpoetikası cinsiyetçi bir yörüngede de ilerlememiştir çünkü o cinsel kimliğe cinsiyetler ötesinden bakabilmiştir.

Müzik dışında sinematografik okumalara da açık şiirleri Türkçeye; Talat Sait Halman, Melih Cevdet Anday, Ergin Koparan gibi şiire bakışları aynı yerde durmayan isimler tarafından kazandırılan LangstonHughes’unpoetikasına nakışladığı Caz ve Blues’un niçin asla, belirli bir zümrenin müzikleri olamayacağını idrak etmek için Hughes ve onun içli dışlı olduğu kümenin şiirini yeniden ele almak gerekmektedir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.