MANEVİYAT

17.07.2023
A+
A-

Maneviyat, iç huzur, mutluluk…

Günümüzde kaçımız bunları düşünüyoruz?

Daha doğrusu hayatın akışından, yaşam stresinden, gelen zamlardan, geçim derdinden hangimiz bunları düşünmeye fırsatı oluyor?

Artık aldığımız ücretle ay sonunu zor getiriyoruz. Kredi kartı ve temassız kullanan kullanana…

Bilmiyorum maddi açlık ve mücadeleden, maneviyatımızı doyurmaya fırsatımız gerçekten kalmıyor gibi insanoğlu olarak…

Hissiyatın getirdiği o yaratılış düşüncesinin insan ile baş başa kalırkenki yaşamı sorguladığı an…

Bir an yaptıklarımızın boşa geliyormuş hissi sizde de oluyor mu sevgili okur?

‘’Ne için kavga, ne için savaş, ne için amaç, ne için mücadele’’

İç dünyamızdaki felsefe…

Olmaz kadar az sorgulama…

Maneviyatın getirdiği o huzur peki?

Huzurun getirdiği o anlam…

Anlamın getirdiği mücadele isteği…

Özellikle ülkemizde maneviyat deyince aklımıza ilk gelen tabirlerden din geliyor. Din, insanoğlunun yaratılışından itibaren hep bir yanında istekle beraber ihtiyacı olduğu maneviyatı oluşturan yaratılışın temeli, özü…

Hiç gittiniz mi bilmiyorum, sevgili Bursalılar, sevgili yurttaşlar; Bursamızın en eski yapılarından Ulucamii’ye…

İnsanın girdiği zaman içini bir huzur kapladığı, dua ederek, ibadetin Yaradan’la baş başa hissi, su sesini dinlediğinde Enel Hakk’ın huzurunda bir iç huzur, insanın kendisi ile baş başa kaldığı an…

İşte böyle bir yer Ulucami…

Sadece yerli turistlerin değil, ayrıca yabancı turistlerin de gelip gördüğü zaman hayran kaldığı Ulucami…

Bursa’mızın maneviyat kapılarından Ulucami’nin önünden o kadar geçerken hiç tarihini merak ettiniz mi?

Bugünkü yazımda biraz da o konuda bilgilendirmek istiyorum.

Bursa Ulu Camii Bursa’da I. Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılmış camidir.

Bursa’nın tarihi sembollerinden olan cami, Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. Yirmi kubbeli yapı, Türkiye’deki iç cemaat yeri en geniş camidir. Mimarın Ali Neccar veya Hacı İvaz olduğu sanılmaktadır. Caminin kündekari tekniği ile yapılmış minberi Selçuklu oyma sanatından Osmanlı ahşap oymacılığı sanatına geçişin en önemli örneklerinden biri kabul edilen değerli bir sanat eseridir.

Caminin duvarlarında bulunan 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında farklı hattatlar tarafından yazılmış 192 adet hat levhası ve duvar yazısı, hat sanatının özgün örnekleri arasında gösterilir.

Caminin iç mekanında tepesi açık bir kubbenin altında bulunan şadırvan, Ulu Cami’nin dikkat çekici özelliklerindendir.

Cami yapıldığı dönemlerde toplum tarafından çok itibarlı addedilmiş ve diğer medreselerin hocaları burada ders vermeyi bir şeref bilmiştir. Sonraki yüzyıllarda caminin iç mekânını süsleyen ve alışılmışın dışında büyük ebatlı yazılar toplumsal ilgi ve itibarın nedenlerinden biri olmuştur.

İnşasından kısa bir süre sonra Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı’nda esir düşmesinin ardından Timur’un Bursa’yı işgali sırasında ve Fetret Devri’nde Karamanoğlu Mehmed Bey’in Bursa kuşatmasında (1413) cami, dış cephelerine odun yığılarak yakılmaya çalışıldı. Bu yangınlar sonucu dış cephe kaplaması tahrip oldu. Ortaya çıkan moloz duvar dokusu kalın sıva ile örüldü; bu durum 1950’lerdeki restorasyona kadar böyle devam etti.] 1958 Büyük Çarşı yangınında kuzey avlusunun da yanmasından sonra gördüğü tadilat sırasında sıva kaldırılmıştır.

Dile kolay tam 600 yıl…

600 yıllık tarihi, manevi, İslami eser…

Gitmeyen varsa gidip kesinlikle görmeli, siz de etkisinde kalacaksınız…

 

 

 

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.