Milli kültürünü kaybeden dilimiz

18.02.2021
A+
A-

Cumhuriyet tarihinin başlarında yeni Türkçe’mizi harslaştırdık derken 21. yüzyılda süregelen, dilimizin içerisine yabancı kelimeler ve dil bilgisi sokma sevdası… Osmanlı Döneminde kullanılan Osmanlı Türkçesi Arapça, Farsça ve Türkçe’yi içinde barındırarak bizler yani Türkler için kadim bir dil olmaktan öte imparatorluk diliydi. İslamın kabulünden sonra arapçayı öğrenen Türkler zaman geçtikçe İslam kültürünü değil de Arap kültürünü benimsemeye başladılar. Bu da kendi harsımızın içine farklı medeniyetlerin kültür anlayışlarını katmamız için yeterli oldu. Lisanımızda, Osmanlı edebiyatının soktuğu fazla ve zararlı birçok sözler, kipler, tamlamalar ve edatlar vardır. Bunların yerine Türk edatları, kipleri ve tamlama kurallarıyla yeni kelimeler yaratmaya çalışmalıyız. Örneğin Cumhurbaşkanının uzay projelerinden bahsederken “Astronot” yerine Türkçe bir isim bulunmasını istemesi gayet yerinde ve desteklenmesi gereken bir istektir. Göktürk ismi “Astronot” sözcüğünün yerine geçebilecek en görkemli isimlerden birisidir. Atam Mustafa Kemal’in de dediği gibi “Ülkesini yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Milli lisanımızı vücuda geçirmek için izlenmesi gereken adımlar: 1-) Osmanlı lisanı ve benzeri diğer diller hiç yokmuş gibi bir tarafa atmalı, Türk dilini aynen kabul edip İstanbul türkçesiyle okumalı ve yazmalıyız. 2-) Eş anlamlısı bulunan Arapça, Farsça, İngilizce , Fransızca kelimeleri atmalı, sadece tam olarak aynı anlama gelmeyen, ufak farkları olan kelimeleri muhafaza etmeliyiz. 3-) Halk lisanına geçip söyleniş yahut anlam bakımından galatat adını alan Arapça ve Acemce kelimelerin tahrif olunmuş şekillerini Türkçe kabul etmeliyiz. 4-) Türkçede yabancı tüm lisanların kapitülasyonlarını ortadan kaldırarak bu lisanların ne kipleri ne edatları ne de sözcükleri dilimize aktarılmalıdır.  5-) Yerlerine yeni kelimeler konulduğu için fosil haline gelen eski Türkçe kelimeleri diriltmeye çalışmamak. 6-) Türk halkının bildiği ve kullandığı her kelime Türkçedir. Halk için alışılmış olan ve yapay olmayan her kelime millidir. Ziya Gökalp’in de dediği gibi “Bir milletin lisanı, kendisinin cansız köklerinden değil canlı tasarruflarından kurulan canlı bir organizmadır.”

YORUMLAR

  1. Hatice Aras Aydın dedi ki:

    Genç yazarımız Ahmet Kaanı tebrik ederim yazılarını çok beğeniyorum .başarılarının devamını dilerim