Nedir Bu İstanbul Sözleşmesi?

25.03.2021
A+
A-

İstanbul Sözleşmesi, Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair bir avrupa konseyi sözleşmesidir. Bu sözleşmeye kaynaklık eden olayı tekrar hatırlamak isteyecek olursak olay şu şekildedir:  Nahide Opuz şiddet gördüğü, defalarca tehdit aldığı kocasını tam 36 kez devlet makamlarına şikayet etmiş fakat herhangi bir koruma kararı çıkarılmamıştır. Kendisini koruyamadığını iddia ederek devlete karşı 15 Temmuz 2002’de avrupa insan hakları mahkemesinde dava açmıştır. Verilen kararda ise Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşını koruyamamıştır. Kısacası İstanbul Sözleşmesinin derinlerinde Nahide Opuz davası yatmaktadır. Bunun üzerine Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi İstanbul’da toplanır ve ev içi şiddet, kadına şiddet nasıl son bulur diye düşünürler. Türkiyenin öncülüğünde uluslararası bir insan hakları sözleşmesi hazırlama kararı verilir. Sözleşmenin taslağından itibaren bu sözleşmede Türkiye etkili bir rol oynayacaktır. 11 Mayıs 2011’de sözleşme İstanbul’da imzaya açılır ve adını imzaya açıldığı şehirden almaktadır. Sözleşmeye ilk olarak dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu imza atar. Sözleşme meclise de sunulur. Türkiye vatandaşını koruyamıyor damgası yememek için yürülüğe en hızlı şekilde koyulması amaçlanır. 246 kabul 0 ret oyu ile sözleşme mecliste onaylanır ve böylece 4 Mart 2012’de sözleşmeyi ilk onaylayan ülke Türkiye olur. Sözleşme kadına yönelik şiddeti, ayrımcılığı bir insan hakkı olarak kabul eder ve devlete bazı sorumluluklar yükler. Bunlardan bazıları ise; Şiddete uğrayan bir kadının güvende olması için yeterli sayıda sığınma evi açacaksın, günün her saati ücretsiz telefon yardım hattın olacak, mağdurlara koruma hakkı sağlayacaksın, töre, gelenek, namus gerekçelerini şiddet eyleminin bahaneleri olarak kabul etmeyeceksin, eğitimin her kademesinde eşitliği ele alan konuları ders müfredatına dahil edeceksin. Hedef kadınerkek arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmaktır. İstanbul Sözleşmesi 4.madde 3.bölüme bakacak olursak madde aslında bize Sözleşmenin hükümleri cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi görüş, köken, cinsel yönelim, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü, gibi herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını ifade eden bir maddedir. Açıklanmak istenen asıl şey ise, tarafsız bir şekilde, mağdura ayrımcılık yapmadan haklarını kullanmasını sağlamaktır. Kısacası “Şiddetin ayrımı olmaz, mağdur haklarını arayacak ve mağduriyete sebep olan şahıs da cezasını çekecektir.” cümlesinin adeta vücut bulmuş halidir 4.madde 3.bölüm. Her insanın hür iradesiyle verdiği kararlara, cinsel eğilimine saygı duymak şarttır. Gay, lezbiyen vb. ayrımlar yapmaksızın herkesin özgürce yaşama hakkı vardır. Ulusun, fikirleri eleştiri süzgecinden geçirerek kabul etmesi olaylara at gözlüğüyle bakmaması en büyük temennimdir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.