Osman İşmen

31.03.2021
A+
A-

Vefatının ardından Ahmet Kaya’ya odaklanan çalışmalarda onu etkileyen birçok isimden söz edilmiş ancak iki imzanın katkısı es geçilmiştir. Onlardan biri Sezer Bağcan, diğeri de Osman İşmen’dir. Bağcan ile İşmen’in haklarının Kaya tarafından teslim edilmemesi kabul edilemez çünkücem’i cümlenin Kaya’yı benimsenmesini sadece, lümpenliğin esaretinden kurtulmayan, daha doğrusu kurtulmak işine gelmeyen sözler ve müzik değil, düzenlemelerin de katalize ettiği hatta düzenleme devre dışında bırakıldığında müziğin kendisini dinletmediği unutulmamalıdır. Kaya’nın resitallerini öylesine dinlemeyen kulak sözü edilen hakikatin altını çizmekte gecikmeyecektir.

İşmen’i hiçe sayan kuşkusuz sadece Kaya değildir. Natuk Baytan ve Zeki Alasya’nın çektiği sinema filmlerinde düzenlemeleri sıklıkla kullanılmasına rağmen, jenerikte adına yer verilmemesini ancak vefasızlık açıklayabilir.

Çalışmalarına bigâne kalmayanların onu Müzik Sihirbazı olarak tanıtmaları boşuna değildir. Zira İşmen’in müziği, dinleyicinin gözünün önüne, beklenmedik bir anda şapkadan tavşan çıkarır ve bu tavşan zerrece taviz vermediği çevikliğiyle yedi iklim, dört bucak turlama perdesini aralar.

Dinleyici bu manzarayı yaşamasını, Funk ve Soultürlerinden istifade edilmesine borçludur. Bilindiği gibi bu iki türün kullanıldığı müzik, dinleyicisinin ruhunu dipdiri ve capcanlı tutmayı amaçlar.

Caz’ın türevi olarak kabul edilen Funk ve Funk’ı besleyen Soul’uİşmen, Türk Halk Müziği’nin eserleriyle buluşturduğunda, dejenerasyon ipi göğüslememiştir çünkü kaynağın birikiminin bilincindeki bir müzisyen onların üstündeki ölü toprağını temizleyerek repertuarına dâhil etmiştir.

Çocukluk yıllarında klasik piyano eğitimi alan İşmen’den söz açılınca akla gelen albümleri; Diskomatik Kâtibim ve Disko Madımak adlarından da anlaşılacağı üzere buluşturmanın ürünleridir ve buluşturma sentez kavramıyla açıklanamaz çünkü türler, laubali olunmamasına özen gösterilerek bir araya getirilmişlerdir

1965 yılında Grup Senkop’u kuran ve grubun ismini çalışmalarında kullanan İşmen’in dinleyiciyi müzikle artistik patinaja davet eden bir müzisyen olduğu da söylenebilir çünkü çalışmalar, tozu dumana katmayan, kaygan bir zemine oturtulmuştur.

Estetiğe dış kapının mandalı muamelesini reva görmeyen artistik tavır, makyaj kabul etmeyerek bu aşamaya gelmiştir.

Askerlik sırasında tanıştığı Ali Kocatepe’nin müzik ortamına tanıttığı İşmen, kurduğu ve şefliğini üstlendiği orkestrasıyla orkestra kavramına farklı bir boyut kazandırmıştır.

Orkestra şefi, besteci, piyanist, klavyeci ve aranjör olarak bilinse de Osman İşmen, müzik tarihine aynı zamanda düzenlemeci olarak geçecektir.

Düzenlemenin müziğin her şeyi olduğunun idrakine varanlar, onu ve eli yüzü düzgün düzenlemelere imza atan müzisyenleri unutma zaafına saplanmadıkları müddetçe müzik aşama kaydetmeyi sürdürecektir.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.