PREBİYOTİK Mİ PROBİYOTİK Mİ?

29.04.2021
A+
A-

Uzmanına Sorduk IV

Doç. Dr. Aslı Özkırım yanıtladı

Değerli Kent Medya okurları, ne yazık ki yarından itibaren tekrar bir tam kapanma sürecine giriyoruz. Ancak vaka sayıları bu şiddette devam bu gidişatın önüne geçmek için daha akılcı bir çözüm yok gibi görünüyor. Dünyanın bu virüsle tanışmasının üstünden neredeyse 1.5 yıl geçti ama hâlâ virüsü tam olarak tanıyabilmiş değiliz ve bağışıklığımızı kuvvetli tutarak yakalanmamaya çalışıyor ya da hafif atlatmayı umuyoruz.

Bu haftaki yazımı sizlere Ankara’dan ulaştırıyorum ve “Uzmanına Sorduk” serimizde çok kıymetli bir isim ağırlıyorum. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü hocalarından, aynı zamanda benim de yüksek lisans danışman hocam Doç. Dr. Aslı Özkırım’a sizler için pandemi döneminde ilaç gibi gelecek bazı sorular sordum:


  • Prebiyotik ve probiyotik çok karıştırılan terimler, ikisinin farklarından bahseder misiniz?

Probiyotik mikroorganizma demek, prebiyotik ise o mikroorganizmanın üzerinden beslendiği besinler demek. Prebiyotik dediğimizde aklımıza gelmesi gereken şey besinlerken; probiyotik dediğimizde canlı organizmanın kendisinden bahsederiz.

  • Hâla pandeminin olumsuz koşullarını üzerimizde hissediyoruz. Durum böyleyken toplum kendilerini hastalıktan koruma iç güdüsüyle takviye kullanımlarına ağırlık veriyor. Sizin tavsiyeniz bu süreçte prebiyotiklerden yana mı yoksa probiyotiklerden mi?

Prebiyotik kullanımını tavsiye ediyorum. Çünkü; prebiyotikle vücudunuza alacağınız şey besin, yani sizin immün sisteminize direk müdahale eden bir şey değil. Probiyotikler normal, sağlıklı bir süreçte immün sisteminizi uyaran, kuvvetlendiren mikroorganizmalardır, ama şu anda immün sistemimizin uyarılmaya değil, immün sisteme geçiş olan bariyerlerin kuvvetlenemeye ihtiyacı var. Dışardan aldığımız probiyotikler, vücuduma ait bir mikroorganizma olmadığı için yabancı olarak algılanılacak ve ona karşı bir savunma geliştirilecek. Halbuki prebiyotikle beslenirseniz, aldığınız besinler vücudunuzda zaten var olan mikroorganizmaların sayısını artırır ve dolasıyla dışardan gelen besin yabancı olarak algılanmayacağı için bir savunma mekanizması da ortaya çıkmaz. Aynı zamanda bağırsak sistemi ve diğer tüm giriş yollarında bariyer sağlanarak immün sisteme daha az iş düşmüş olur. Böylece immün sistemin gücünün bölünmesi yerine daha az iş düşmesi sağlanır ve immün sistem patojenlere karşı daha efektif çalışabilir.

  • Prebiyotik açısından zengin, kullanımını önerdiğiniz besinler nelerdir?

Prebiyotik açısından zengin ürünler; karbonhidratlar. Genellikle, diyetlerimizde kullanmadığımız hep kaçındığımız karbonhidratlar aslında prebiyotik açısından zengin besinlerdir. O yüzden bu besinleri gündüz kuşağında mutlaka tüketmemiz gerekir. Ancak bu karbohidratların da prebiyotik niteliğinde olanlarını yani; patates, kereviz, pırasa gibi selülotik karbonhidratların yani lifli olanların tercih edilmesi gerekiyor. Karbonhidrattan kastımız burada kesinlikle baklava, börek değil. Örneğin; haşlanmış patates ya da fırında yapılmış patates en güzel prebiyotik örneklerinden biridir ya da özellikle ramazan ayında da iftar sofralarında tükettiğimiz tarhana içindeki tüm bileşenleriyle bir prebiyotik örneğidir. Bunun dışında yaygın olarak bilinenin aksine ev yoğurdu probiyotik değil prebiyotiktir. Çünkü; yoğurt yapan bakteriler mide asidine dayanamayarak ölür ve probiyotik olarak faydalanamayız. Değinmemiz gereken bir başka nokta da yeşilliklerin çiğ tüketilmesi gerektiği yani kerevizin yemeğini değil de salatasını yapmak prebiyotik anlamında yararlanmak için daha doğru olacaktır.

  • Sinbiyotikler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Sinbiyotikler, probiyotik ve prebiyotiklerin karışımıdır. Yani hem besinle vücuttaki mikroorganizmaları çoğaltıyorsunuz hem de bu besinlerin içinde onlarla bütünleşmiş probiyotikler var. Bunlarda fermente ürünler oluyor; turşu, kefir, boza…  Örneğin; kefir pandemi döneminde özellikle tüketmemiz gereken ürünlerin de başında geliyor. Çünkü, içinde çok fazla prebiyotik zenginliği barındırıyor ve içindeki mikroorganizmaların hemen hepsi bağırsak sistemimize ait bu sayede dışardan mikroorganizma almaktansa bunu bir besin içinde alıyoruz ve besindeki doğal mikro habitat sayesinde çok daha fazla yarar sağlayabiliyoruz.

Değerli hocam Doç. Dr. Aslı Özkırım’a verdiği önemli bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Bir dahaki yazımda görüşünceye dek sağlıcakla kalın.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.