Sandra

30.06.2021
A+
A-

1980’lerde Avrupa, 1990’larda da Japonya’da, popüler kültürü hayatlarının merkezine yerleştirenlerin vazgeçilmezlerinden olan Eurobeat, Eurodance’ın daha hareketli versiyonudur ve 18 Mayıs 1962’de Almanya’nın Saarland eyaletinin başkenti Saarbrücken’de dünyaya gelen Sandra bu türün mihmandarıdır.

Asıl adı Sandra Ann Lauer olmakla birlikte sahnede sadece ilk adını kullanan şarkıcı, on iki yaşında katıldığı bir yetenek yarışmasını kazanmasının ardından ilk 45’liğini çıkarmış ve kısa sürede benimsenmiştir.

1979 ile 1984 arasında, kendisi dâhil yedi şarkıcının yer aldığı Arabesque topluluğuyla sadece Almanya’da değil, Japonya’da da konserler vermiş ve baş tacı edilmiştir.

Bu topluluğun Avrupa menşeli olmasına rağmen Japonya’da ilgi odağı hâline gelmesine şaşırmamak gerekir çünkü sözü edilen yıllarda Japonya, 2000’li yılların Güney Kore’si kadar olmasa da popüler kültürü ziyadesiyle içselleştirmeye başlamış insanların ülkesidir.

Topluluk Avrupalıdır ve topluluğun diğer elemanlarından daha fazla ön planda olan Sandra, popüler kültürle göbek bağını koparmamış olsa da Avrupa merkezci söylemin karşısında el pençe divan duran bir isim değildir ama sözü edilen kültürle rotalarını belirleyenler için onun, grubuyla hareketi abartan şarkılar söylemesi önemlidir. Sözleri umursayan yok denecek kadar azdır. Zaten Arabesque, söz ve müzik bağlamında nitelik çıtası yüksek bir grup olamamıştır. Bu adı taşımasına rağmen, oryantalizmin kodlarıyla çözülüp çözülememesi şöyle dursun şarkıları, Doğulu daha doğrusu Asyalı havasını teneffüs ettirememiştir. Asyalılık, popüler kültürle nahoş ilişkiler geliştirmeyen Japonların algısına seslenmektedir. Japonya’nın popüler kültüre eklemlenmiş cenahında kabul görmesinin arkasındaki saik de budur.

Söz, Arabesque’den açılınca akla ister istemez, Carla Bruni’nin selefi, Edith Piaf’ın da halefi olan Jane Birkin’in, Serge Gainsbourg’un Chansonlarını, Orta ve İç Asya enstrümanları eşliğinde yeniden yorumladığı albüm gelecektir. Bu albüm, grupla kıyaslanması imkân haricinde nitelikli, kalıcı çalışmaları bir araya getirmiştir. Zaten Birkin, vasatın altına düşmeyen işlere imza atmış şarkıcı, şarkıcıdan çok sanatçıdır.

Topluluk dağılınca Sandra, müzik merdiveninin basamaklarını kolektiften uzak durarak çıkma kararı almışsa da, Michael Certau, Hubert Kah ve Frank Peterson’la diyalogları tercihini yine kolektiften yana kullanmasını beraberinde getirmiştir.

1980’lerin ortasına gelindiğinde vitrinlerde boy gösteren 45’liği Maria Magdalena, Sandra’nın Türkiye dâhil birçok ülkede tanınmasını sağlamıştır.

Sandra’nın teolojiyle teşriki mesaisinin yoğunluğunu belgeleyen şarkı özelinde albümü, başka nitelikli çalışmaların müjdesini verememiştir çünkü 1980’lerin sonlarında çıtayı düşüren Sandra artık, Michael Certau’nun Enigma projesinin vokallerinden birisidir.

2006’da Certau’yla yollarını ayıran ve Enigma’nın eski üyelerinden Jens Gad’la bir albüm hazırlayan, papanın fotoğrafını parça pinçik etmek gibi refleksif hareketleriyle hatırlanan Sinead O’Connor tarafından desteklenen, 2002’de piyasaya sürülen albümünde, elektronik müziğin çöpsüz üzümü Depeche Mode’un Freelove(Özgür Aşk)ına yeniden hayat veren Sandra, şarkıcılığın yetmediğinin ve sosyal sorumluluk projelerinde de yer almanın gerektiğinin bilincinde olan şarkıcılardandır.

Şarkılarını dinleyenler, sadece ritme kendilerini kaptırmayıp sözlere de sabitlenirlerse Sandra’nın niçin kıymetli bir yerde durduğunu ve 2009’dan beri sesi soluğu çıkmasa da, Maria Magdalena gibi şarkılarının niçin unutulmadığını idrak edebileceklerdir.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.