Serotoninime sağlık: Dinginliğin kimyası

06.09.2025
A+
A-

Koşarken yorulan beden değil, aslında durmayı unutan ruhtur.

​Geldim sevgilim… Başka bir kentin denizindeyim. Yazın son demleri. Yamacında demli bir çayla demleniyorum ben de. Güneşin kızıllığı denizin üzerine seriliyor, dalgalar sahili usulca öpüyor. Çayın sıcaklığıyla gökyüzünün serinliği birbirine karışıyor. Akışta akıyorum, zaman kayıp ve hatırlıyorum tüm koşturma, bu sessizlik için…

Şehir geride gürültüsünü sürdürürken, burada sadece renkler konuşuyor. Çayın dumanı, rüzgârın tenime dokunuşu, ufka vuran ışık… Duyabilirsen gözünün değdiği her yer konuşuyor.

Küresel sistemin çarkında, metropol hayatında koşarken yorulan beden değil, aslında durmayı unutan ruhlarımız.

İnsan bir keşmekeşte kendini unutunca değil, kendine dönünce yaşıyor.

Hayatın hızına kapıldığımızda kayboluyoruz; oysa gerçek yolculuk, böyle anlarda başlıyor. Bir çayın buğusunda, denizin kokusunda, gün batımının sessizliğinde ruh bedeni yakalıyor.

Ve belki de bütün mesele, her şeyin sustuğu bu anlarda kalabilmek: Zamanın akışını izlemek, kendine demlenmek, hayatı olduğu haliyle kucaklamak, sevmek.

Bilim de söylüyor; zihnin dinginleştiği, nefesin derinleştiği anlarda, stres hormonu kortizolün seviyesi düşerken, serotonin ve dopamin gibi mutluluk nörotransmitterleri artıyor. Bu, sadece bir duygu değil, parasempatik sinir sistemimizin devreye girmesiyle bedene işleyen bir şifa. Beynimiz bu anlarda beta dalgalarından alfa ve teta dalgalarına geçiyor, bu da derin bir huzur ve yaratıcılık sağlıyor.

Belki de bu yüzden, gerçek ders şu: Koşarken değil, durduğumuzda güçleniyoruz.

Hayat, varmaya değil; fark etmeye yazılmıştır.

Ve insan, sadece durduğunda kendi sesini duyabiliyor.

Bir çayın buğusu, bir dalganın sesi, bir nefesin dinginliği…

Bütün bir ömrün özeti, aslında bu anların içinde saklı.

Durmayı bilen, yaşamı bilir.

Yaşamı bilen, kendini bilir.

Kendini bilen, dünyayı değiştirir.

Hadi dön kendine, yavaşla…

Her ne yapıyor olursan ol, neredeysen dur. Omuzlarını serbest bırak. Şu an neyin içindeyse, ne görüyorsan, ne hissediyorsan sadece fark et.

Yürüyorsan adımlarını duy, ayaklarının yere basışını hisset.

Su içiyorsan tadı var, hafızası var. Boğazından akışını, içindeki yolculuğunu hisset.

Bedenin hareketli olsa da, zihnin yavaşlayabilir.

Sadece nefesine odaklan. Derin bir nefes al burundan. En derine kadar çek. Verirken tüm yorgunluğu, telaşı, gereksiz her şeyi bırak. Bir kez daha al derin bir nefes. Göğsün, karnın nasıl şişiyor hisset. Ve nefesi verirken tüm ağırlıklarından kurtul.

Şimdi sadece anın içindesin. Kendini dinle. İçindeki sesi duy. Çünkü bütün cevaplar, bütün şifalar orada saklı.

Unutma, hayat varmaya değil, fark etmeye yazılmıştır. Ve insan sadece durduğunda kendi sesini duyabilir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.