Thomas Mann ve Buddenbrooklar/Bir Ailenin Çöküşü-13

21.03.2022
A+
A-

Terlerini Atonal Müzik için döken kompozitörler ve onların teorik zeminlerini hazırlayan Adorno gibi teorisyenlere göre Aydınlanma Çağı, Ortaçağın skolastik ve dogmatik anlayışının karşısına modernizmi koymuştur.

Yeniçağ da kendinden önceki dönemde olduğu gibi insanları kalıpların içine sıkıştırmaktadır. Dönem ve isim değişmiştir ama zihniyet değişmemiştir; değişmemesini de doğal olarak; eğitim, kültür, sanat ve edebiyata borçludur çünkü modernizmin temellerini sağlamlaştırmak isteyenler, insanları belli bir kalıba koymadan önce, sözü edilen unsurların derinliklerine modernizmi enjekte etmişlerdir. İnsanlar böylece kalıplara girecekleri için, enjekte edenlerin de işleri kolaylaşacaktır.

Müzikle edebiyatın bu yıllarda yaşadığı içli dışlılık, sadece Mann gibi yazarları ve dirseklerini Atonal Müzik için çürüten kompozitörleri değil, Felsefe Tarihi’nde çığır açan, etkisini bugün de hissettiren Frankfurt Okulu gibi bir hareketin de tanınmasında yardımcı olacaktır.

Sözü edilen okul; Hegel, Kant, Marx ve onların hem halef, hem de seleflerinin metinlerini yeniden okurken; modernizm, semitizm faşizm, kapitalizm gibi ideolojilerle hesaplaşmayı da ihmal etmemiştir. Erich Maria Remarque, HeinrichBöll, BertoltBrecht gibi edebiyatçılar,HannsEisler, Kurt Weill gibi kompozitörler de seslerini duyurmalarını bu ortama borçludurlar.

Bu topraklarda, on dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başlarında zuhur eden Alman sempatizanlığı, özellikle 1910’dan sonra makro milliyetçilikle bağ kurmaktan çekinmeyen İttihat ve Terakki’yi, bu fırkanın önderlerinin benimsettiği, Kayzer Wilhelm’den mülhem Wilhelmvari bıyığı, stratejik hatalar sonucunda yaşanan ölümleri, Almanya’dakiyle aynı hızda ilerleyen ırkçılığı ve bunları haslet olarak gören bir kültür, sanat ve edebiyatı doğurmuş ve bugünlere kadar getirmiştir.

Mann, TonioKrögerözelinde, eserlerinde, sevginin kutsallaştırılmasını da sorgulamıştır. Kutsallaştırmanın şiddeti katalize edeceğini vurgulayarak, ondan sonra şiddet ve kutsalı ortak paydada buluşturan RéneGirard’a malzeme sunmuştur.

Mann’a göre edebiyat ve müzik, laf olsun diye sevildikleri ve idealize edildikleri müddetçe, ifrat ve tefrit arasında mekik dokumaktan ve kendilerine yer bulma sorunu yaşamaktan kurtulamayacaklar ve böylece burjuvazinin sesinin daha fazla çıkmasına engel olamayacaklardır. Bu yüzden de Mann; edebiyat, kültür ve sanatın, idealize edilenin değil; atipik, anormal ve immoral olanın izini sürmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu şekilde davranan edebiyatçı ve sanatçının idealizasyondan ve modernizmden olabildiğince uzak duracağını hatırlatmıştır.

Tonio’nun Doktor Holm’un on altı yaşındaki kızı İnge’ye ilgisini anlatırken de Mann, müziğin desteğiyle ilerlemiştir. Bu müzik, yoğun duyguyu iliklerde hissettiren klasik dönem müziği değildir. Anlatım, klasik ve romantik kalıbı kullanarak, reel hatta sürreelbir noktaya doğru akışı hızlandırmıştır.

Kalbini melodilerle dolduran aşk, Tonio’yu huzursuz etmektedir çünkü notalar, kendisini idealize ederek hayatının anlamını artıracağını sanan Tonio’ya ıstırap yüklü ezgiler mırıldanmaktan imtina etmemişlerdir.

Bale dersini Fransız öğretmen Knaak’tan alan İnge de, Mazurka ve Kadril ritimlerinde profesyonelleşmeye çalışmıştır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.