Zeki Ökten ile Umur Bugay’ın Kemal Sunal’ı

06.08.2021
A+
A-

Kemal Sunal, İnek Şaban tiplemesinden, Zeki Ökten’le kurtulmuş ve böylece kendisini bulmuştur. Sözü edilen tiplemeyi, Osman Fahir Seden’den sonra, ticari sinemanın alanını genişletmesi için elinden gelenin fazlasını yerine getiren Ertem Eğilmez, Sadık Şendil’le Yeşilçam’a tanıtmışlardır. Kaynağı Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı adlı romanıdır ama romandaki karakterle uzaktan yakından bir bağlantısı olmadığı için, söz ondan açılınca akla Eğilmez ve Şendil gelmelidir.

İnek Şaban; sadece yaratıcısı Ilgaz’ın değil; Kemal Tahir, Orhan Kemal, Kemal Bilbaşar, Reşat Enis Aygen gibi isimlerin, eserlerinde çuvaldız yağmuruna tuttukları köylü kurnazlığından beslenen, yeri geldiğinde saflığın yörüngesinde de turlamasını bilen bir tiplemedir. Eğilmez, diğer işlerinde onun yanına, aynı özellikleri taşıyan başka tiplemeleri de yerleştirmiştir ama izleyicinin gözü her daim İnek Şaban’ı aramıştır hatta Eğilmez’e kâr getirmediği için kaşlarını çatarak hatırladığı Canım Kardeşim’e odaklanan izleyici, Sunal’ın, kendisiyle özdeşleşen tiplemesine ihanet ettiğini düşünerek onu ciddiye almamaya başlamıştır.

Eğilmez çekmişse de, Canım Kardeşim’i, Ökten’in Sunal’a nefes aldırmaya başladığı film olarak görmek gerekir çünkü Ökten, Sunal’ı kamera önüne davet ettiği ilk sinema filmi Hanzo’da Canım Kardeşim’deki anti karakterden istifade etmiş ancak antiliğin altı sivri bir kalemle çizildiği için izleyici bu sinema filminden haz almamıştır.

Aslında Ökten Hanzo’yla riskten avantaj devşirebileceğini düşünmüştür ama antiliğin dozu yükselince evdeki hesap çarşıya uymamıştır.

İnek Şaban’ı tersyüz etme girişimi olarak da görülebilecek Hanzo’dan sonra yönettiği Şaşkın Damat’ta  yine anti ama İnek Şaban’dan izler taşıyan bir karakteri canlandıran Sunal, Ökten’le çalıştığı sinema filmlerinde, artık, iki karakter arasında mekik dokumaya başlamıştır.

Ökten, Şaşkın Damat’tan sonraki Sunal’lı çalışmalarında, Umur Bugay’ın senaryolarından hareket etmiştir.

Bizimkiler dizisinin arketipi olan Kapıcılar Kralı, Osman Fahir Seden’in senaryosunu yazıp yönettiği Bekçiler Kralı’ndan önce çekilen, onu gölgede bırakan Çöpçüler Kralı ve Davacı Sunal’ı iki merkezde tur attıran sinema filmleridir.

Sunal, Ökten’in 1986’da yönettiği Yoksul ve 1988 yılına kayıtlı Düttürü Dünya’da ise merkezleri elinin tersiyle iten ve kendisini tam anlamıyla bulan bir oyuncu olarak izleyicisinin karşısına çıkmıştır.

Sözü edilen sinema filmleri, sadece Sunal değil, kamera arkasında ve önünde ter döken ekip hesaba katıldığında, özel bir yerde durmaktadırlar.

Bugay, Yoksul ve Düttürü Dünya’nın senaryolarını kaleme alarak, Türkiye’nin iki binli yıllardan itibaren yaşamak zorunda kaldığı bunalımların kaynağının 1980’lerde aranması gerektiğini vurgulamış, Ökten de eleştiriyi estetize eden yönetmenlik anlayışıyla senaristinin cümlelerini, elifi elifine görüntüye taşımıştır.

Bu iki filmin, Sunal’ın, Bugay ve Ökten’le güzelleştiği eserler olduğunu söylemek mümkündür. Zaten Ökten, diğer sinema filmlerinde de çirkinleşmeden, antipatikleşmeden estetiği hiçe saymadan güzelliğin izini sürmüştür.

1992 yılında Star TV için çekilen Saygılar Bizden adlı televizyon dizisiyle taçlandırılan, benzerine sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında da kolay kolay tesadüf edilemeyen; Zeki Ökten, Umur Bugay ve Kemal Sunal birlikteliğinin, sıradan olsun, olmasın, izleyici tarafından tam anlamıyla idrak edildiği söylenemez.

Zaten iki binli yılların izleyicisi için idrak, dış kapının mandalından farksızdır.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.