Ceza Hukukçusu Mustafa Yılmaz: “BURSA’DA CİNAYETLER ARTTI”

YASEMİN ÖZKEREM/ÖZEL HABER
Kent Bursa Gazetesi’nin ‘Suç’ ile ilgili sorularını cevaplayan Ceza Hukukçusu Mustafa Yılmaz, cinayetler, davalar, cezalar ve sonuçları hakkında gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.
Bursa’da işlenen cinayetlerin genel istatistiğini değerlendiren Ceza Hukukçusu Mustafa Yılmaz, yıllara göre değişiklik gösterse de Bursa’da ki cinayet vakaların azımsanamayacak düzeyde olduğunu söyledi. Özellikle son beş yıl hakkında konuşan Yılmaz, “Ekonomik kriz, sosyal baskılar ve bireyler arası gerilimler arttıkça, cinayet oranlarında da ciddi bir kıpırdanma gözlemliyoruz. Bu artış sadece sayısal değil, olayların sertliği ve türleri de çeşitleniyor. Eskiden daha çok “aile içi mesele” diye geçen olaylar varken, şimdi sokakta tanımadığın biriyle bile ölümcül bir tartışmaya girilebiliyor” dedi.
“GELİR SEVİYESİ DÜŞÜK YERLERDE CİNAYET ORANI YÜKSEK”
Cinayetlerin en sık işlendiği bölgeler hakkında da konuşan Hukukçu Yılmaz, sosyo-ekonomik faktörlerin etkiliği olduğunu da söyledi. Konuya ilişkin detaylı bilgi veren Yılmaz şunları aktardı: “ Gelir seviyesi düşük, eğitim imkânlarının kısıtlı olduğu bölgelerde cinayet oranları daha yüksek. Bursa’da da bu tarz mahallelerde hem bireysel silahlanma hem de çözülemeyen sosyal sorunlar cinayetleri tetikliyor. Bunu sadece para meselesi olarak da düşünmemek lazım; umutsuzluk da bir sebep.”
“BİRİKEN ÖFKE BİR ANDA PATLAR”
Cinayetlerin işlenme nedenlerinin en yaygın olanları hakkında da konuşan Yılmaz, şunları söyledi: “Cinayet işlenme nedenlerini çok farklı etmenlere dayandırabiliriz. Bu tür davalarda çok çeşitli nedenlerle karşılaşıyoruz. En yaygın olanları arasında kıskançlık, maddi sorunlar, alacak verecek meseleleri, namus anlayışı ve bazen de tamamen ani gelişen öfke patlamaları var. Psikolojik altyapısı ciddi olan birçok olayla da karşılaştım; biriken öfke bir anda patlıyor.”
BİREYSEL MOTİVASYONLARLA İŞLENEN CİNAYETLER ARTTI
En sık karşılaşılan cinayet motifleri hakkında detaylı bilgi veren Hukukçu Yılmaz, “Aile içi şiddet, kıskançlık, borç-alacak kavgaları ve boşanma sürecindeki anlaşmazlıklar başı çekiyor. Özellikle boşanma aşamasındaki eşler arasında yaşanan cinayet vakaları ne yazık ki oldukça sık. Son yıllarda “intikam” ya da “hak arayışı” gibi bireysel motivasyonlarla işlenen cinayetlerde de artış var” şeklinde konuştu.
POLİS-SAVCI-ADLİ MERCİLER ÜÇLEMESİ
Cinayet soruşturmalarında polis, savcı ve adli mercilerin belli aşamalarla çalıştığını anlatan Yılmaz, “Polis ilk aşamada olay yerini güvence altına alır, delilleri toplar, ifadeleri alır. Ardından dosya savcılığa gider, savcı olayın seyrine göre ya doğrudan iddianame düzenler ya da ek delil ister. Cinayet dosyaları titizlikle yürütülür çünkü en ağır cezalardan biri söz konusu. Ancak zaman zaman maddi imkânsızlıklar ve iş yükü, soruşturma kalitesini etkileyebiliyor” dedi. Cinayet davaların genellikle birkaç yıl sürebildiğini belirten Hukukçu Yılmaz, “Delil yoğunluğu, tanıkların temini, adli tıp raporları gibi birçok unsur süreci uzatıyor. Bir dava bazen 4-5 duruşmada biterken, bazen 10’dan fazla celseyi bulabiliyor” diye konuştu. Mahkemelerin cinayet davalarına yaklaşımı hakkında da konuşan Yılmaz, “ Mahkemeler bu tür dosyalarda oldukça hassas. Ancak hâkimlerin yorumu ve kanaati çok önemli. Sanığın pişmanlığı, sabıkası, olayın oluş şekli cezaya doğrudan etki ediyor. Mağdur yakınlarının talepleri ve kamuoyu baskısı da zaman zaman kararları etkileyebiliyor, bunu açıkça söylemek lazım” diye konuştu.
“TEK BİR SAĞLAM DELİL”
Cinayetlerde delilin olmazsa olmazlar arasında olduğunu da vurgulayan Yılmaz, “Delil olmazsa olmaz. DNA, parmak izi, balistik inceleme, olay yeri görüntüleri, tanık beyanları… Hepsi bir bütün. Ama bir şeyi net söyleyeyim: bir cinayet davasında tek bir sağlam delil bile davanın yönünü tamamen değiştirebilir. O yüzden detay çok önemlidir” diye konuştu.
“SANIK BİR BİREYDİR”
Cinayet zanlılarının haklarının da olduğunu söyleyen Hukukçu Yılmaz, şunları söyledi:
“Sanık da bir bireydir. En ağır suçlarda bile adil yargılanma hakkına sahiptir. Masumiyet karinesi esastır. İfade özgürlüğü, susma hakkı, müdafi ile görüşme hakkı gibi güvenceler Anayasa güvencesindedir. Ne kadar ağır bir suçla yargılanırsa yargılansın, bu haklar çiğnenemez.” Cinayetlerin önlenmesi için eğitimin çok önemli bir güç olduğunu belirten Yılmaz, “Eğitim en büyük önlem. Silaha ulaşımın zorlaştırılması da çok önemli. Bir diğer husus da öfke kontrolü ve psikolojik destek. İnsanlar artık duygularıyla değil, tepkileriyle öldürüyor. Aile danışmanlığı, arabuluculuk gibi mekanizmalar da yaygınlaştırılmalı” dedi.
BASIN VE CİNAYET HABERLERİ
Basında yer alan haberlerin bilgi vermekten çok infial yarattığını söyleyen Yılmaz, “Toplumu bilgilendirmek önemli ama linç kültürünü körüklemeden. Herkesin adil yargılanma hakkı var. Özellikle sanık hakkında hüküm verilmeden kamuoyunun yönlendirilmesi çok tehlikeli” şeklinde konuştu.
SANIK YA DA MAĞDUR AVUKATI OLMAK
Bir cinayet davasında sanık ya da mağdurun avukatı olmanın çok zor bir durum olduğunu ifade eden Yılmaz şunları söyledi: “ İkisi de çok zor, duygusal anlamda da hukuki anlamda da… Mağdur vekilliğinde ailenin acısını taşıyorsun, adalet duygusunu temsil ediyorsun. Sanık müdafiliğinde ise toplumun seni yargıladığı ama senin hukukun gereğini yapman gereken bir rolün var. Ben her iki tarafta da görev aldım. Her seferinde omzumda ayrı bir yük hissettim.”
DELİL YETERSİZLİĞİNDEN BERAAT…
Cinayet davalarında verilen cezalar hakkında da konuşan Yılmaz, “Kasten öldürmede genelde müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet cezası veriliyor. Haksız tahrik, iyi hal gibi nedenlerle indirim uygulanabiliyor. Ama özellikle son yıllarda, kamuoyunun da baskısıyla ağır cezaların daha sık verildiğini görüyoruz. Ve ayrıca Delil yetersizliği varsa ya da meşru müdafaa durumu sabitse beraat kararı verilebilir. Cinayet davası olması, illa ceza verilecek anlamına gelmez. Yargı bu konuda maddi gerçeğe ulaşmak zorundadır.