Sunay Akın ile Atatürk, kültür ve Bursa üzerine

Sunay Akın ile Atatürk, kültür ve Bursa üzerine
25 Kasım 2025 10:54
A+
A-

İREM ERBAŞ / ÖZEL HABER

Şair, yazar ve araştırmacı Sunay Akın ile Atatürk’ü anlamak, kültür ve Bursa üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Akın, konuşmasında bir ülkenin geleceğinin sağlam ve doğru kültür politikaları üzerine kurulmasıyla mümkün olabileceğini belirterek, Atatürk’ün kültür temelli Cumhuriyet anlayışından uzaklaşıldığını ifade etti.

Cumhuriyetin temeli kültürdür”

-Mustafa Kemal Atatürk 

Şair, yazar ve araştırmacı Sunay Akın ile Bursa’da gerçekleştirdiği gösterisi öncesinde Atatürk ve Bursa üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sunay Akın, Atatürk’ün düşüncelerinin bugünkü Türkiye’de en çok hangi alanda yaşatılması gerektiği sorusuna Atatürk’ün şu sözü ile yanıt veriyor, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” Bu nedenle bu alanın ‘kültür’ olması gerektiğini belirten Akın, Atatürk’ün bu sözü doğru anlaşılsaydı, “Demokrasi, insan hakları, ekonomik kalkınma, çevre sorunları, sağlık ve eğitim politikaları çok daha doğru olabilirdi. Çünkü bir ülkenin geleceği sağlam ve doğru kültür politikaları üzerine kurulmasıyla mümkün olabilir” ifadesinde bulunuyor.

“ATATÜRK’ÜN KÜLTÜR TEMELLİ CUMHURİYET ANLAYIŞINDAN UZAKLAŞTIK”

Akın sözlerine şöyle devam ediyor, “Atatürk cumhuriyetin ilk yıllarında bankalara bile Sümerbank, Etibank adını vermişti. Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’un ilk semtlerinin adları Akatlar, Etilerdi yani Anadolu’nun en eski medeniyetlerine kadar uzanan bir hafıza, bir bellek oluşturma düşüncesindeydi. Bunu başardı aslında ama ne yazık ki biz 1950’li yıllardan sonraki politikalarda Atatürk’ün bu düşüncesinden kültür temelli Cumhuriyet anlayışından uzaklaştık.”

“Kültürü temel yapsaydık” diyen Akın, “O zaman kadın ve erkek eşitliği, çalışan emekçi insanların hakları, öğrencilerin hakları yani toplumun her kesiminden insanın haklarından söz edebilirdik, o zaman daha adil ve adaletli bir toplum olabilirdik. Bugün ülkemizde yaşanan adalet konusundaki sorunlar, demokrasi konusundaki sorunların ya da eğitim, sağlık alanındaki çevre konusundaki sorunların kökeni Mustafa Kemal Atatürk’ün oluşturduğu kültür politikalarını geliştirememiş olmamızdır” sözlerini sarf ediyor.

“Beni görmek demek bedenimi görmek demek değildir, düşüncelerimi ve duygularımı hissediyorsanız, anlıyorsanız bu yeterlidir.” –Mustafa Kemal Atatürk

“EDEBİYAT TOPLUMU OLMALIYIZ”

Atatürk’ü sadece tarihçilerin anlattığı bir insan olarak görmemek gerektiğini ifade eden Akın, onu anlamanın duygulardan geçtiğini belirtiyor. “Atatürk’ün duygularını hiç konuşmadık biz” diyen Akın, sözlerine şu şekilde devam ediyor, “Bunun nedeni tarih toplumu olmamızdır, oysa edebiyat toplumu olmalıyız. Çünkü bir kültürün duyguları edebiyatındadır. Tarih bunu önemsemez. Tarih önemlidir, fakat yeterli değildir.”

Tarihin her zaman bilginin merkezine iktidarı, sarayı, zaferleri, savaşları koyduğunu belirten Akın, “Uygarlık o değil. Duygu, insanın duygusunu çok iyi anlamamız gerekiyor. Edebiyat toplumu olmalıyız çünkü edebiyat fakültesi altında tarih bölümü vardır. Siz bana Tarih Fakültesi, Edebiyat Bölümü gösteremezsiniz. Rus kültürünü tanımak istiyorsanız ‘Dostoyevski’ okumalısınız. Edebiyat daha geniş bir kavramdır. Bu yüzden edebiyat toplumu olmalıyız” ifadesinde bulunuyor.

“GAZETECİLER HİÇBİR ZAMAN SUSMAZ, SUSTURULAMAZ”

Sunay Akın, gazetecilerin gerçek habercilik üzerine üstlendikleri sorumluluk nedeni ile gözaltına alınması ve tutuklanmasını “Tam bir kara mizah” diyerek ifade ediyor. Akın, “Doğru haber yapmak, gerçeği aramak, araştırmak, korkmamak, üstüne gitmek, biat etmemek, itaat etmemek, düzenin, sistemin, güçlünün yanında yer almamak. Sorular sormak, toplumu aydınlatmak gibi değerlere sahip gazeteciler kamuoyuna karşı bir sorumluluk üstleniyorlar. Bunu yaptıkları için de onlar tutuklanıyor, gözaltına alınıyor. Bizde işte adliye saraylarında koşuyoruz onlar için. Tam bir kara mizah. Bir zamanlar bu ülkede gazetelerin başında yazarlar vardı. Şimdi gazetelerin başında yazar kasalar var. Hal böyle olunca gazetecilerin işi gerçekten daha da zorlaşıyor. Ama gazeteciler hiçbir zaman susmaz, susturulamaz. Bugün de gazeteciliği hakkıyla yapan çok değerli arkadaşlarımız var zaten onların taşıdıkları ışıkla biz yolumuzu aydınlatıyoruz” sözlerini sarf ediyor.

(Emrullah Ali Yıldız)

ULUDAĞ’IN RÜZGARLARI

İstanbul, Trabzon, Edirne ve Bursa’nın müthiş bir kültür geleneğine sahip olduğunu belirten Sunay Akın, Bursa’nın pek çok hikayesi olduğunu ifade ederek, “Öncelikle Uludağ’ın rüzgârlarından söz etmeliyiz” diyor ve anlatmaya başlıyor, “Cumhuriyetin ilk yıllarında hayallerini Uludağ’ın rüzgârlarına açan bir delikanlı vardı. Kendi yaptığı Planörle Uludağ’ın eteklerinde uçuyordu bu delikanlı ve buna Bursa yelkenlisi diyordu. Öyle ki, otuzlu yıllarda dünyada planörle havada kalma rekoru bir Almana ait. Galiba 18 saat 35 dakika. Bu Bursalı delikanlı Emrullah Ali Yıldız, kendi yaptığı ve Uludağ’ın rüzgarlarıyla öğrendiği uçma kabiliyetiyle o Alman rekortmenin rekorunu elinden aldı. Hala rüzgarlar esiyor değil mi Uludağ’da. Peki, Bursa’da yaşayan kaç insan Emrullah Ali Yıldız’ı hatırlıyor? O büyük hayalleri olan ve ileride pilot olan, Türkiye hükümetinin yapmış olduğu uçakları deneyen, onların deneme pilotu olan… Bunlar arasında da THK-5 vardır. THK-5 bizim yurtdışına sattığımız uçaktır. Türkiye Cumhuriyeti, kendi uçağını yapan ve dünyaya uçak satan bir ülkedir. Bunun en önemli oyun aktörlerinden biri de bir Bursalı delikanlıdır.”

ULUDAĞ’IN 100. YILI

Akın, bu yılın önemli bir yıl olduğunu ve sadece Bursa için değil Türkiye için de önemi olduğunu ifade ederek Türkiye’nin bunu ıskaladığını söylüyor. Peki, neydi Türkiye’nin ıskaladığı bu önemli olay? Bu yıl Uludağ’ın ismini alışının 100. yılıydı. Akın, Uludağ’ın isim hikayesini şöyle anlatıyor, “1925 yılında cumhuriyetin ilk dağcıları o zamanki adıyla Keşiş Dağı’na çıkıyorlar. Aralarından biri olan Osman Şevki Bey diyor ki, “Ne Keşiş Dağı, bu dağın adı artık Uludağ olsun.” Ve Osman Şevki Bey soyadı kanunu çıkınca ‘Uludağ’ soyadını alıyor. Osman Şevki Uludağ bir hekim, Verem Savaş’ta yıllarca doktorluk yapmış ve tıp tarihimizi yazan çok değerli bir araştırmacıdır. Ve bu yıl yüzüncü yılıydı Uludağ’a Uludağ adının verilişinin. Türkiye’de bu hak ettiği gibi hatırlandı mı, anıldı mı?”

Ancak son zamanlarda Bursa’da çok güzel işler yapıldığını da vurguluyor Sunay Akın ve sözlerini şöyle sürdürüyor, “Bursa’da şu anda Deniz Dalkılınç ve Güney Özkılınç isimli arkadaşlarımız, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile birlikte çok güzel işlere imza atıyorlar. Uludağ’ın 100. yılı ile ilgili bir sergi açtılar, keza ondan önce Cemal Nadir Güler ile ilgili bir sergi açtılar. Bursa’nın belleğini oluşturmaya başladılar. Bundan sonra çok daha güzel şeyler yapacaklarına eminim bu 2 değerli arkadaşın.”

Son zamanlarda en çok okunan kitaplardan birisinin de Bursa’dan çıktığını ifade eden Akın, bu kentten sanatın her alanında gerçekten çok başarılı isimler çıktığını belirtiyor.

Eczacı Araştırmacı Yazar Sinem Us ‘Eczanedeki Kırmızı Dolap’ isimli kitabında eczacılık kültürünü birbirinden güzel öyküler ile anlatıyor.

Sunay Akın, Bursa’nın kültürümüzün en köklü yerleşim yerlerinden birisi olduğunu yeniden vurgulayarak sözlerini tamamlıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.